DEVAM: 143-144. Rüku'
Ve Secdede Belini Düz Tutmayan'ın Namazı
حَدَّثَنَا
عَبَّادُ
بْنُ مُوسَى
الْخُتَّلِيُّ
حَدَّثَنَا
إِسْمَعِيلُ
يَعْنِي ابْنَ
جَعْفَرٍ
أَخْبَرَنِي
يَحْيَى بْنُ
عَلِيِّ بْنِ
يَحْيَى بْنِ
خَلَّادِ
بْنِ رَافِعٍ
الزُّرَقِيُّ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ جَدِّهِ
عَنْ رِفَاعَةَ
بْنِ رَافِعٍ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَقَصَّ
هَذَا
الْحَدِيثَ
قَالَ فِيهِ
فَتَوَضَّأْ
كَمَا
أَمَرَكَ
اللَّهُ
جَلَّ
وَعَزَّ ثُمَّ
تَشَهَّدْ
فَأَقِمْ
ثُمَّ
كَبِّرْ
فَإِنْ كَانَ
مَعَكَ
قُرْآنٌ
فَاقْرَأْ
بِهِ
وَإِلَّا
فَاحْمَدْ
اللَّهَ
وَكَبِّرْهُ
وَهَلِّلْهُ
وَقَالَ
فِيهِ وَإِنْ
انْتَقَصْتَ
مِنْهُ شَيْئًا
انْتَقَصْتَ
مِنْ
صَلَاتِكَ
Rifa'a b. Rafi'den
rivayet edildiğine göre, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu (bir evvelki)
(860.) hadiste (şöyle) buyurmuştur: "Allah'ın sana emrettiği şekilde
abdest al, sonra ezan oku, (veya: Abdestten sonra "eşhedu en la ilahe
illallah..." sonra kaamet getir, sonra tekbir al. Eğer ezberinde Kur’an
varsa oku, yoksa "el hamdu lillah, Allahu ekber la ilahe
illallah" de. Eğer bunlardan birini
yapmayacak olursan namazını eksik kılmış olursun."
Diğer tahric: Tirmizî,
mevakît; Nesaî, tatbik, sehv, Ahmed b. Hanbel IV, 340.
AÇIKLAMA:
Hadiste geçen
"Allah'ın sana emrettiği şekilde abdest al" cümlesinde şu ayet-i
kerimeye işaret vardır:
"Ey mu’minler!
(Abdestiniz yok iken) namaz kılmak istediğinizde yüzünüzü, dirseklerle beraber
kollarınızı yıkayınız, başınıza da meshediniz. Ayaklarımızı topuklarınıza
kadar (yine yıkayınız)"
Bu da gösteriyor ki,
hadisteki bu cümle, namaz kılmadan önce abdest almanın, namazın şartı olduğuna
sünnetten bir delildir.
Netice olarak
diyebiliriz ki, 856 numaralı hadisten mevzumuzu teşkil eden bu hadise kadar
bütün hadisler Hallad b. Rafi' olduğu zannedilen bir kişinin namazını eksik
kılması sebebiyle Resul-i Ekrem'in ona namazla ilgili tavsiye, talim ve
telkinlerini ihtiva etmektedirler. Bunların hepsi de aynı hadiseyi değişik
yönlerden ele aldıkları için "Müsî' Hadisi" yani "namazını tam
kılamayan kimse ile ilgili hadîs" diye bilinirler. Esasen "Müsî'
hadisi" çok mühim bir hadis olup ulema tarafından pek çok namaz
meselelerinin ispatlanmasında tekrar tekrar müracaat edilen bir kaynaktır.
Çünkü bu hadis bizzat Resül-i Ekrem'in ağzından çıkan emirleri ihtiva
etmektedir. Bir meselenin isbatmda en büyük delil ise, elbette bu mahiyetteki
emirlerdir. Namazla ilgili bazı görüşlerin asılsızlığını isbat için de yine
ulema bu hadis-i şerifi delil getirirler. Çünkü burada Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
namazdaki vacibleri talim etme durumundadır. Bu durumda namazla ilgili bazı
vacipleri talim etmeden bırakmış olsa, ihtiyaç anında gerekli olan açıklamayı
yapmamış ve dolayısıyla tebliğ görevinde ihmal göstermiş olur ki, bu onun için
muhaldir. Çünkü peygamberlerde bulunması vacib olan tebliğ sıfatına aykırıdır.
O halde bu hadiste beyan edilmeyen bir şeyin farz olmadığı hükmüne
varılabilir. Eğer bu hadisin delalet ettiği vucub veya adem-i vucub daha
kuvvetli bir delille çelişecek olursa, tabii ki, o zaman daha kuvvetli olan
delille amel edilir. Şayet bu hadisin ihtiva etmediği bir şey hususunda emir
sigasiyle bir haber gelirse, emrin mendub manasında kullanıldığına bu hadis
karine teşkil eder. Bununla beraber zahirine bakarak vücub manasında
kullanıldığı da düşünülebilir. Bu hadiste geçen meselelerin hükmüyle ilgili
açıklama 856 numaralı hadiste geçtiğinden burada tekrar lüzum görmedik.