SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 861 >>

DEVAM: 143-144. Rüku' Ve Secdede Belini Düz Tutmayan'ın Namazı

 

حَدَّثَنَا عَبَّادُ بْنُ مُوسَى الْخُتَّلِيُّ حَدَّثَنَا إِسْمَعِيلُ يَعْنِي ابْنَ جَعْفَرٍ أَخْبَرَنِي يَحْيَى بْنُ عَلِيِّ بْنِ يَحْيَى بْنِ خَلَّادِ بْنِ رَافِعٍ الزُّرَقِيُّ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ عَنْ رِفَاعَةَ بْنِ رَافِعٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَصَّ هَذَا الْحَدِيثَ قَالَ فِيهِ فَتَوَضَّأْ كَمَا أَمَرَكَ اللَّهُ جَلَّ وَعَزَّ ثُمَّ تَشَهَّدْ فَأَقِمْ ثُمَّ كَبِّرْ فَإِنْ كَانَ مَعَكَ قُرْآنٌ فَاقْرَأْ بِهِ وَإِلَّا فَاحْمَدْ اللَّهَ وَكَبِّرْهُ وَهَلِّلْهُ وَقَالَ فِيهِ وَإِنْ انْتَقَصْتَ مِنْهُ شَيْئًا انْتَقَصْتَ مِنْ صَلَاتِكَ

 

Rifa'a b. Rafi'den rivayet edildiğine göre, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu (bir evvelki) (860.) hadiste (şöyle) buyurmuştur: "Allah'ın sana emrettiği şekilde abdest al, sonra ezan oku, (veya: Abdestten sonra "eşhedu en la ilahe illallah..." sonra kaamet getir, sonra tekbir al. Eğer ezberinde Kur’an varsa oku, yoksa "el hamdu lillah, Allahu ekber la ilahe illallah"  de. Eğer bunlardan birini yapmayacak olursan namazını eksik kılmış olursun."

 

 

Diğer tahric: Tirmizî, mevakît; Nesaî, tatbik, sehv, Ahmed b. Hanbel IV, 340.

 

AÇIKLAMA:    

 

Hadiste geçen "Allah'ın sana emrettiği şekilde abdest al" cümlesinde şu ayet-i kerimeye işaret vardır:

 

"Ey mu’minler! (Abdestiniz yok iken) namaz kılmak istediğinizde yüzünüzü, dirseklerle beraber kollarınızı yıkayınız, başınıza da meshediniz. Ayaklarımızı topukla­rınıza kadar (yine yıkayınız)"

 

Bu da gösteriyor ki, hadisteki bu cümle, namaz kılmadan önce abdest almanın, namazın şartı olduğuna sünnetten bir delildir.

 

Netice olarak diyebiliriz ki, 856 numaralı hadisten mevzumuzu teşkil eden bu hadise kadar bütün hadisler Hallad b. Rafi' olduğu zannedilen bir kişi­nin namazını eksik kılması sebebiyle Resul-i Ekrem'in ona namazla ilgili tav­siye, talim ve telkinlerini ihtiva etmektedirler. Bunların hepsi de aynı hadiseyi değişik yönlerden ele aldıkları için "Müsî' Hadisi" yani "namazını tam kılamayan kimse ile ilgili hadîs" diye bilinirler. Esasen "Müsî' hadisi" çok mühim bir hadis olup ulema tarafından pek çok namaz meselelerinin ispatlanmasında tekrar tekrar müracaat edilen bir kaynaktır. Çünkü bu hadis bizzat Resül-i Ekrem'in ağzından çıkan emirleri ihtiva etmektedir. Bir meselenin isbatmda en büyük delil ise, elbette bu mahiyetteki emirlerdir. Namazla ilgi­li bazı görüşlerin asılsızlığını isbat için de yine ulema bu hadis-i şerifi delil getirirler. Çünkü burada Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazdaki vacibleri talim etme durumundadır. Bu durumda namazla ilgili bazı vacipleri talim etmeden bı­rakmış olsa, ihtiyaç anında gerekli olan açıklamayı yapmamış ve dolayısıyla tebliğ görevinde ihmal göstermiş olur ki, bu onun için muhaldir. Çünkü pey­gamberlerde bulunması vacib olan tebliğ sıfatına aykırıdır. O halde bu ha­diste beyan edilmeyen bir şeyin farz olmadığı hükmüne varılabilir. Eğer bu hadisin delalet ettiği vucub veya adem-i vucub daha kuvvetli bir delille çeli­şecek olursa, tabii ki, o zaman daha kuvvetli olan delille amel edilir. Şayet bu hadisin ihtiva etmediği bir şey hususunda emir sigasiyle bir haber gelirse, emrin mendub manasında kullanıldığına bu hadis karine teşkil eder. Bu­nunla beraber zahirine bakarak vücub manasında kullanıldığı da düşünüle­bilir. Bu hadiste geçen meselelerin hükmüyle ilgili açıklama 856 numaralı hadiste geçtiğinden burada tekrar lüzum görmedik.