DEVAM: 143-144. Rüku'
Ve Secdede Belini Düz Tutmayan'ın Namazı
حَدَّثَنَا
وَهْبُ بْنُ
بَقِيَّةَ
عَنْ خَالِدٍ
عَنْ
مُحَمَّدٍ
يَعْنِي
ابْنَ عَمْرٍو
عَنْ عَلِيِّ
بْنِ يَحْيَى
بْنِ خَلَّادٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ
رِفَاعَةَ
بْنِ رَافِعٍ
بِهَذِهِ الْقِصَّةِ
قَالَ إِذَا
قُمْتَ
فَتَوَجَّهْتَ
إِلَى
الْقِبْلَةِ
فَكَبِّرْ
ثُمَّ اقْرَأْ
بِأُمِّ
الْقُرْآنِ
وَبِمَا
شَاءَ اللَّهُ
أَنْ
تَقْرَأَ
وَإِذَا
رَكَعْتَ فَضَعْ
رَاحَتَيْكَ
عَلَى
رُكْبَتَيْكَ
وَامْدُدْ
ظَهْرَكَ وَقَالَ
إِذَا
سَجَدْتَ
فَمَكِّنْ
لِسُجُودِكَ
فَإِذَا
رَفَعْتَ
فَاقْعُدْ
عَلَى فَخِذِكَ
الْيُسْرَى
Rifa'a b. Rafi'den bir
önceki hadiste geçen olay rivayet edilmiştir. Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurmuştur: (Namaz'a) kalkıp da kıbleye yöneldiğin zaman tekbir
getir. Sonra Fatiha ve istediğin kadar Kur'an oku. Rüku'a vardığın zaman
avuçlarını dizlerinin üzerine koy, sırtını dümdüz hale getir. Secdeye
vardığında (alnınla beraber) secde yerine (ellerini de) koy, (Başını secdeden)
kaldırdığın zaman, sol kalçanın üzerine otur"
Diğer tahric: Nesaî,
iftitah, tatbîk, sehv; Tirmizî mevakît
AÇIKLAMA:
Bu hadis-i şerifte
namazın sıhhati için kıbleye yönelmenin şart olduğu ifade edilmektedir. Hadis
sarihleri metinde geçen "tekbir getir" sözünden maksadın
"iftitah tekbiri" olduğunu söylüyorlar.
Bu hadis-i şerif
namazda Fatiha okumanın farz olduğunu söyleyen kimselerin lehine, aksi görüşte
olanların da aleyhine bir delildir. Namazda Fatiha okumak farzdır diyenlere
göre, Fatiha'nın farz olmadığım ifade eden hadis-i şerifler mücmeldir. İzaha
muhtaçtır. Bu hadis-i şerif ise, o mücmel hadisleri açıklayıcı mahiyettedir.
Biz namazda Fatiha okumanın hükmüyle ilgili görüşleri 818 - 825 numaralı
hadis-i şerifleri açıklarken ve 856 numaralı hadisin izahında beşinci maddede
incelediğimizden burada tekrara lüzum görmüyoruz.
"Secdeye vardığın
zaman secde yerine koy" sözünün anlamı, İbn Ha-cer'e göre "Alnını
secde yerine yerleştir" demektir. Tîbî ise, "ellerini yere koy"
diye mana vermiştir. Biz tercememizde her ikisine de kavis içinde işaret
etmekle yetindik. Bu hadise ve benzerlerine bakarak Şafîîler namazda alınla
beraber ellerin de secde anında yere konmasının farz olduğunu söylerler. Hanefî
ulemasına göre ise, elleri yere koymak sünnettir, alnı koymak farzdır. Pamuk
üzerine, un veya buğday yığını üzerine secde etmek caiz değildir. Çünkü bunlar
alnın, yerin sertliğini hissetmesine engel olurlar.
"(Başım secdeden)
kaldırdığın zaman, sol kalçanın üzerine otur" sözündeki
"secde"den maksat, hadis sarihlerine göre birinci secdedir. Buna göre
birinci secdeden kalkınca, nasıl oturulacağına dair ulema arasındaki ihtilaf
bu hadis-i şerifle aydınlığa kavuşmuş oluyor. Bu durumda İbn Hacer'in de dediği
gibi sol kalçanın üzerine oturulacak diğer hadislerin açıkladığı şekilde sağ
ayak dikilecektir.
Hanefî uleması da bu
hadisle amel ederek birinci secdeden kalkınca, sol ayağı yere serip kalçayı
onun üzerine koyarak oturmanın sünnet olduğunu ve Resul-i Ekrem'in birinci
secdeden kalkınca ayakların ökçeleri üzerine oturduğunu ifade eden hadis, 845
numaralı hadisin rahatsızlık veya ihtiyarlık haliyle ilgili olduğunu
söylerler. Tadil-i erkanla ilgili tafsilat için 855 - 856 numaralı hadislerin
açıklamalarına bakılabilir.