SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 852 >>

بَاب طُولِ الْقِيَامِ مِنْ الرُّكُوعِ وَبَيْنَ السَّجْدَتَيْنِ

142-143. Rüku'dan Sonraki Kıyam Ve İki Secde Arasındaki Oturuş Süresi

 

حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ الْحَكَمِ عَنْ ابْنِ أَبِي لَيْلَى عَنْ الْبَرَاءِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ سُجُودُهُ وَرُكُوعُهُ وَقُعُودُهُ وَمَا بَيْنَ السَّجْدَتَيْنِ قَرِيبًا مِنْ السَّوَاءِ

 

Bera (r.a.)'den, Resul-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve selIem)'in sücudunun, ruku'unun ve iki secde arasındaki oturuşu (süre olarak) birbirine çok yakın olduğu rivayet edilmiştir.

 

 

Diğer tahric: Buharî, ezan; Müslim, salat; Tirmizî, salat. Nesaî, tatbîk

 

AÇIKLAMA:    

 

Bu hadis el-Münzirî'nin Muhtasar'ında şeklinde geçtiği halde Hind nüshasında ise şeklinde diğer bir nüshada da  kelimesinden sonra gelen ber vav harfi ile geçmektedir. Biz tercümemize vav'siz olan Hind nüs­hasını esas aldık. Çünkü her ne kadar nüshaların pek çoğunda vav bulunu­yorsa da, gerek müellif Ebu Davud'un bir numara sonra gelecek olan Enes'den rivayet ettiği 853 numaralı hadis ve gerekse Buharî'nin aynı senedle rivayet ettiği hadis, aslında bu vav'ın bulunmadığım göstyermektedir. Bu durumda vav harfinin müstensihler tarafından yanlışlıkla ilave edilmiş olduğu söyle­nebilir. Şayet bu vav'ın varlığı kabul edilirse, o zaman hadise şöyle mana vermek gerekir; "Resul-i Ekrem (sallellahü aleyhi vesellem)in sücudu, rü-ku'u, ilk teşehhüd için oturuşu (veya selam vermesi ile namazdan çıkması arasında geçen zaman içerisindeki oturuşu) ve iki secde arasındaki oturuşu neredeyse birbirine eşitti" yani vav'ın kabulü ile ortaya çıkan "Kuud (otu­ruştan maksat ya ilk teşehhüd için oturuştur veya selam ile namazdan ayrıl­ma arasında geçen oturuştur. Bu oturuştan maksat son oturuş olamaz. Çünkü Buharî'nin rivayetinde birbirine eşit olmaya yaklaşan ve mevzumuzu teşkil eden bu fiiller sayılırken son oturuşla, kıyam bunlardan istisna edilmiştir.

 

Bu hadis-i şerif, rüku ve sücudda ve onlardan doğrulunca organlar iyi­ce sükunet buluncaya kadar yeterince beklemeye delalet etmektedir.

 

"Birbirine eşit olmaya yakındı" cümlesi bu fiillerin tamamen birbirine eşit olmadığını, bazılarının bazılarından biraz daha uzun olduğunu gösterir. Buharî'nin istisnasından anlaşıldığına göre, kıyam hali ile son oturuş hali bunların hepsinden uzundur. Çünkü daha önce de "ifade ettiğimiz gibi Resu-Iullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sabah namazlarında altmıştan yüze kadar ayet okurdu. Öğle na­mazında da Secde Suresini okurdu. O namaza durduğu vakit cemaatten biri Bakî' tarafına kaza-yi hacete gider sonra evine dönerek abdest alır, mescide gider ve ilk rekatta yetişebilirdi. Nitekim 810 ve 811 numaralı hadiş-i şerifler Resulullah (sallellahü aleyhi vesellem)in akşam namazında "Tur" ve "Miirselat" surelerini, 812 numaralı hadiste de "A'raf" ve ona benzer su­reler okuduğu beyan edilmiştir. Bunlar gösteriyor ki, Resulullah (sallellahü aleyhi vesellem) zaman zaman kıraati uzatırmış.

 

“Ku’ud" kelimesinden sonra "vav" harfinin bulunduğunu kabul ede­rek mana verirsek kelimesiyle "Resulullatı'ın selam vermesi ile na­mazdan çıkması arasında geçen zaman içerisindeki oturuşu" anlaşılır ki, bu da Resulullah (s.a.v.)'m selam verdikten sonra yerinde bir müddet daha otur­duğuna delalet eder.