DEVAM: 137-138.
Birinci Ve Üçüncü Rekatlardan Sonra Ayağa Nasıl Kalkılır?
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
هُشَيْمٌ
عَنْ خَالِدٍ
عَنْ أَبِي
قِلَابَةَ
عَنْ مَالِكِ
بْنِ
الْحُوَيْرِثِ
أَنَّهُ رَأَى
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِذَا كَانَ
فِي وِتْرٍ
مِنْ صَلَاتِهِ
لَمْ
يَنْهَضْ
حَتَّى
يَسْتَوِيَ
قَاعِدًا
Malik b. el-Huveyris
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre, O, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'i namazının tek rekatlarında iken tam oturuş haline gelinceye kadar
doğrulmadıkça ayağa kalkmadığını görmüştür.
Diğer tahric: Buharî,
ezan, Tirmizî, salat
AÇIKLAMA:
Bu hadis-i şerifte
birinci ve üçüncü rekatlarda ikinci secdeden sonra kalkarken Resul-i Ekrem'in
birazcık oturduğu ifade edilmektedir. İstirahat celsesi diye bilinen bu
celsenin hükmü ulema arasında ihtilaflıdır. Şafiî uleması bu hadis-i şerifi
delil getirerek birinci ve üçüncü rekatlarda, ikinci secdeden sonra ayağa
kalkmadan birazcık oturmanın miistehab olduğunu söylerler. et-Temhîd ve Muğnî
isimli eserlerde ve Hanefî ulemasından Aynî'nin Umdetü'l-kaarî isimli eserinde
deniliyor ki; "fıkıh alimleri secdeden kıyama nasıl kalkılacağı mevzuunda
ihtilaf etmişlerdir."
İmam Malik, el-Evzaî,
es-Sevrî, Ebu Hanife (rahmetullahi aleyhim) Hazretlerine ve taraftarlarına
göre birinci ve üçüncü rekatlarda ikinci secdeden sonra kıyama kalkarken
oturmak yasaktır. İkinci secdeden hemen sonra ayak uçlarına basılarak ayağa
kalkılır. Nitekim İbn Mes'ud, İbn Ömer, İbn Ab-bas (r.a.)'den de rivayet edilen
budur. Tabiîn ulemasından Nu'man b. Ebî Ayyaş da bu mevzuda şöyle demektedir:
"Ben pek çok sahabî ile karşılaştım, bunların hepsi de birinci rekattan
ikinci rekata ve üçüncü rekattan dördüncü rekata kalkarken ayaklarının ucuna
basarak kalkarlardı ve asla oturmazlardı,"
Ebu'z-Zinad, Ahmed b.
Hanbel ve îbn Rahuye gibi kimseler de ikinci ve dördüncü rekata bu şekilde
oturmadan kalkmanın sünnet oludğunu söylemişlerdir. İmam Ahmed (r.a.)
buyuruyor ki: "Bu mevzudaki hadislerin büyük çoğunluğu, sözü geçen
rekatlarda ayağa kalkarken oturulmayacağını ifade etmektedir." Nitekim
Esrem de Ahmed b. Hanbel'i ikinci secdeden sonra oturmadan ve ayaklarının ucuna
basarak kıyama kalkarken gördüğünü ifade etmektedir. Ancak el-HalIal, imam
Ahmed'in sonradan bu görüşünden döndüğünü zikretmiştir. Bununla beraber
ulemanın büyük çoğunluğu istirahat oturmasını benimsememişlerdir. İmam
Ahmed'in rivayet ettiği bu hadisi Tirmizî de rivayet etmiş ve sonra da;
"İlim ehlinin ameli bu hadis üzeredir" demiştir. Ayni hadisi İbn Ebî
Şeybe de Musannef'inde Hz. Ali, İbn Ömer, İbn Zübeyr ve İbn Abbas'dan
nakletmiştir.
Bu mevzuda Hanefi
ulemasından Tahavî de şunları söylüyor: "Ebu Da-vud'un rivayet ettiği 733
no'lu Ebu Humeyd hadisi namazda istirahat celsesinin olmadığını ifade
etmektedir. Halbuki yine Ebu Davud'un rivayet ettiği bu 843 numaralı hadiste
ise aksi ifade edilmektedir. Bu durumda Malik b. Huveyris'in bir rahatsızlığı
sebebiyle ikinci secdeden kıyama kalkarken böyle oturmak mecburiyetinde kalmış
olduğu söylenebilir. Öyleyse istirahat celsesi sünnet değildir. Zaten eğer
sünnet olsaydı, istirahat celsesiyle ilgili özel bir bölüm hadis kitaplarında
yer alırdı. "Kirmanî ise, "asıl olan özürsüzlük halidir" diyerek
istirahat celsesinin sünnet olduğunu ve Malik İbn Huveyris'in bu hadis-i
şerifi bu maksatla rivayet ettiğini söylemiş ve Malik b. Huveyris'in
"Sallu kema reaytümuni "Benim nasıl namaz kıldığımı gördüyseniz, siz
de öyle kılınız”[Buharî, edeb; ezan; ahad; Darimî, salat; Ahmed b. Hanbel, V,
53.] hadisinin ravisi oluşunu da sözlerine delil olarak getirmişse de
"Ben artık yaşlandım rüku ve secdelere benden önce varmayınız"
mealindeki 619 no'lu hadis-i şerif Kirmanî'nin "asıl olan özürsüzlük
halidir" sözünün isabetsizliğini ortaya koymaktadır. Nitekim İbn Kayyim
el-Cevzî de Zadü'l-Me'ad isimli meşhur eserinde namazda istirahat celsesinin
bulunmadığını isbat etmiştir.
Avnu'l-Ma'bud sahibi de
bu hadisi açıklarken "bu hadis garibtir.Garib olmadığı kabul edilse bile,
istiraat celsesinin sünnet-olduğuna değil, caiz olduğuna delalet eder"
demiştir.