SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 830 >>

بَاب مَا يُجْزِئُ الْأُمِّيَّ وَالْأَعْجَمِيَّ مِنْ الْقِرَاءَةِ

134-135. Okuyup Yazma Bilmeyen Veya Dili Dönmeyen Kimselere Namazda Yeterli Olan Kıraat

 

حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ بَقِيَّةَ أَخْبَرَنَا خَالِدٌ عَنْ حُمَيْدٍ الْأَعْرَجِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْكَدِرِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ خَرَجَ عَلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَنَحْنُ نَقْرَأُ الْقُرْآنَ وَفِينَا الْأَعْرَابِيُّ وَالْأَعْجَمِيُّ فَقَالَ اقْرَءُوا فَكُلٌّ حَسَنٌ وَسَيَجِيءُ أَقْوَامٌ يُقِيمُونَهُ كَمَا يُقَامُ الْقِدْحُ يَتَعَجَّلُونَهُ وَلَا يَتَأَجَّلُونَهُ

 

Cabir b. Abdillah (r.a.)'dan; demiştir ki; İçimizde Arab da Acem de bulunduğu halde Kur'an okuyorduk, (Bunu gören Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem): "Okuyunuz, (bu okuyuşlarınızın) hepsi de güzeldir. (İleride öyle) kavimler gelecektir ki, onu ok gibi dosdoğru okuyacaklar (ama karşılığını) dünyada alacaklar da ahirete bırakmayacaklardır" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Ahmed b. Hanbel, III, 146, 153, 357, 397; V, 338     

 

AÇIKLAMA:    

 

Hadiste geçen "a'rabî" çölde yaşayan göçebe arab demektir.Bilindiği gibi göçebe arablar çölde okuma-yazma imkanı bulamadıklarından umumiyetle Kur'an okumaktan aciz kimselerdir. Hadis-i şerifte de "göçebe arab" sözüyle Kur'an okumayı pek beceremeyen arablar kast edilmiştir.

 

A'cemî kelimesi ise, Arab olmayan kimseler için kullanılır ki, hadis-i şerifte arabçaya aşinalıkları olmadıkları için Kur'an okumayı beceremeyen kimseler kast edilmiştir. Netice olarak A'rabî ve A'cemi kelimeleriyle Kur'­an okumayı pek iyi beceremeyen kimseler ifade edilmek istenmiştir.

 

Buna göre hadis-i şerif Arabça gramerine ve tecvid kurallarına tam manasıyle uygun olmasa bile riyadan ve suma'dan uzak, içten gelen fevkalade bir sevgi ve istekle Kur'an okumanın Allah ve Resulü yanında büyük bir ecir taşıdığını beyan etmekte ve ileride gerek tecvîd kurallarına ve gerekse Arab-ca gramerine uygunluğu bakımından fevkalade düzgün adeta ok gibi dos­doğru Kur'an okuyan, fakat gösteriş, şan, şöhret ve dünyevî maksatlar için okuduklarından bu okumalarının karşılığını dünyada alıp arihette eli boş, Allah ve Resulünün hoşnutluğundan uzak kalacak bir toplumun ortaya çı­kacağını haber vermektedir.

 

Bu hadis-i şerif, aynı zamanda Kur'an-ı Kerim'i tecvîd kurallarına göre okuyamayan kimselerden yanlış okumanın sorumluluğunu kaldırmakta ve Kur'an okumakta maharet sahibi olan kimseleri de Kur'an-ı Kerim'i şan, şöhret ve dünyevî maksatlarına alet etmemeleri için ikaz etmektedir. Çünkü sadece dünyevî maksatlarla Kur'an'ı okumaya gösterilen çabada şeytanın hilesi vardır.

 

Bu gibi kimseler okuduklarının karşılığını dünyada alacakları için bun­ların okuyacakları Kur'an'ı sevabını ölülerin ruhuna bağışlamak da müm­kün değildir. Çünkü bunların okumalarına karşılık bir sevab yoktur.

 

Günümüzde ölülerin ruhuna bağışlamak maksadıyla pazarlık ederek ha­tim okuyan kimselerin durumu bu hadis-i şerifin ışığında değerlendirilmelidir.