SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 796 >>

بَاب مَا جَاءَ فِي نُقْصَانِ الصَّلَاةِ

Namazın Sevabını Azaltan Hususlar

 

حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ بْنُ سَعِيدٍ عَنْ بَكْرٍ يَعْنِي ابْنَ مُضَرَ عَنْ ابْنِ عَجْلَانَ عَنْ سَعِيدٍ الْمَقْبُرِيِّ عَنْ عُمَرَ بْنِ الْحَكَمِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَنَمَةَ الْمُزَنِيِّ عَنْ عَمَّارِ بْنِ يَاسِرٍ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ إِنَّ الرَّجُلَ لَيَنْصَرِفُ وَمَا كُتِبَ لَهُ إِلَّا عُشْرُ صَلَاتِهِ تُسْعُهَا ثُمْنُهَا سُبْعُهَا سُدْسُهَا خُمْسُهَا رُبْعُهَا ثُلُثُهَا نِصْفُهَا

 

Ammar b. Yasir (r.a.) demiştir ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken işittim: "Kişi namazı bitirirde kendisine ancak namazının onda biri (sevab) dokuzda biri, sekizde biri, yedide biri, altıda bi­ri, beşte biri, dörtte biri, üçte biri, yarısı (gibi namazdaki ihlasına göre sevab) yazılır"

 

 

Diğer tahric: Darimi, salat; Ahmed b. Hanbel, 111-427.

 

AÇIKLAMA:     İnsanların namazdan kazandıkları sevap, namazdaki ihlas ve huşuları nisbetindedir.Namaza bütün kalbiyle yönelen ve kendini veren kimse namazın en küçük adabına varıncaya kadar riayet edeceği için eksiksiz sevab alacaktır. Fakat namazın farzlarına, vaciblerine, sünnet ve adabına rivayette kusur eden kimsenin sevabı ise, ona göre olacaktır. Ni­tekim İmam Ahmed'in rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Sizin içinizden bazı kimseler namazlarını tam olarak kılarlar, bazıları yarı­sını, bazıları üçte birini, bazıları dörtte birini, bazıları beşte birini kılarlar" dediği ve onda bire kadar saydığı" rivayet edilmiştir. [Ahmed b. Hanbel, III, 427]

 

Bu bakımdan in­san namazda iken Allah Teala'nın huzurunda bulunduğunu bilmeli, okudu­ğu ayet ve duaların manasını iyiden iyiye düşünmeli, Cenab-ı Hak'tan gayrisini kalbine getirmemeli ve huşu içinde bulunmalıdır. "Namazda huşulu olmalıdır" demek, namaz kılan kimsenin kendini bütün varhğıyle namaza verip Allaha yönelmesi demektir ki, bunun zahirî ve batıni şartları vardır.

 

Zahirî şartları: Namaz kılan kimsenin sakin olması, ayakta iken secde yeri­ne rüku'da iken ayakları ucuna, secdede burnunun ucuna, otururken de ku­cağına bakmak, sağa-sola bakınmamak, elini yanlarına salmamak, namazın dışında bîrşeyle meşgul olmamak ve imamın önüne geçmekten sakınmakla gerçekleşir.

 

Batınî şartlar ise, namaza durunca insanın kendisini Allah Teala'nın huzurunda düşünerek okuduğu ayet, dua ve tesbihlerin manasını dü­şünerek, manevî bir ürperişle ilahî bir atmosferin kendisini sarmasıyla gerçekleşir. Ulemanın büyük çoğunluğuna göre namazın tam olması huşu'-nun bulunmasına bağlıdır. Huşu'suz namaz eksiktir. Huşu' azaldıkça na­mazın sevabı da hadis-i şerifte ifade edildiği gibi sıfıra doğru düşüş kayd eder. Bazıları "huşu namazın bir rüknüdür" demişlerse de, gerçekte huşu, nama­zın sıhhatinin şartı değil, ancak sevabının şartıdır.