SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 794 >>

DEVAM: 123-124. Namazda Kısa Okumak

 

حَدَّثَنَا الْقَعْنَبِيُّ عَنْ مَالِكٍ عَنْ أَبِي الزِّنَادِ عَنْ الْأَعْرَجِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ إِذَا صَلَّى أَحَدُكُمْ لِلنَّاسِ فَلْيُخَفِّفْ فَإِنَّ فِيهِمْ الضَّعِيفَ وَالسَّقِيمَ وَالْكَبِيرَ وَإِذَا صَلَّى لِنَفْسِهِ فَلْيُطَوِّلْ مَا شَاءَ

 

Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz bir topluluğa namaz kıldıracak olursa, kısa kessin. Çünkü onların içinde zayıf olanı, hasta olanı, yaşlı olanı, iş-güç sahibi olanı vardır. Fakat yalnız kıldığı zaman, istediği kadar uzatsın."

 

 

Diğer tahric: Buharî, ilim; ezan; Müslim, salat: Tirrmizî, salat; Nesaî, imamet; İbn Mace ikamet

 

AÇIKLAMA:     Bu mevzuda rivayet edilen hadis-i şeriflerin tümü beraberce mütalaa edildiği zaman, imam için namazı çok uzatmadan kıldırmanın mendub olduğu anlaşılır. Hatta bunun vacib olduğunu söyleyen­ler bile vardır. Fakat imamın uzun sure okumasını isteyen seçkin bir cemaate namaz kıldıran imamın uzun sureler okumasında, rüku ve sücudda tesbihle­ri artırmasında ise, herhangi bir sakınca yoktur. Nitekim aleyhissalatü ves­selam Efendimiz Hazretlerinin, sahabîlerin bu meseledeki aşırı istek ve rızalarını bildikleri için çok kere sureleri uzattığı ve tesbihleri çoğalttığı bili­nen bir gerçektir. Fakat şurası da muhakkak ki namazı kısa kıldıracağım di­ye namazın erkan ve adabına riayet etmemek de son derece tehlikeli bir harekettir. Çünkü Resul-i Ekrem rüku' ve sücudunu tam olarak yapmayan bir kimseye "dön de namazını yeniden kıl, çünkü sen namaz kılmış değilsin" buyurduğu gibi [bk. 856 no'lu hadis] diğer bir hadisinde de: "Rüku ile sücudda belini dümdüz etmeyen kimsenin namaz borcu düşmez"[311] buyurmuştur. Namazı çok uzat­madan kıldıranlardan biri Enes b. Malik Hazretleridir. Sa'd b. Ebî Vakkas (r.a.)'da mescidde namaz kılarsa rüku' ve secdeleri kısa tutardı. Evinde kıl­dığı vakitlerde ise, namazı, rüku ve sücudu uzatırdı. Niçin böyle yaptığı ken­disinden sorulunca şu cevabı vermiştir: "Biz imamız bize uyulur" demiştir. Zübeyr b. el-Avvam ile Ammar b. Yasir de namazı kısa kıldırırlarmış. Ken­dilerine bunun sebebi sorulduğu vakit, "şeytan vesvese vermeden namazı bitirmek" gayesiyle böyle uzatmaktan kaçındıklarını ifade ederlermiş. Ebu Hureyre Hazretlerine; "Namazı niçin böyle kısa kıldırıyorsun? Resulullah da böyle kısa mı kıldırırdı?" denildiği zaman; "Evet, bununla beraber ben, büsbütün onun namazına benzetemiyorum" diye cevap vermiştir. Ömer (r.a.) şehadetine sebep olan yaraları aldığı zaman Abdurrahman b. Avf Kevser Nasr süreleriyle namazı kıldırmıştır.[Tecrîd Tercemesi II. 553.] Netice olarak:

 

1. Şafiîlere göre, imamın kıraati uzatması, cemaatin buna razı oldukla­rını açıkça söylemeleri şartı ile sünnettir. Sabah namazı ile cuma namazı bu­nun dışındadır.. Bu namazlarda cemaatin rızası şart değildir.

 

2. Malikîlere göre şu şartlar bulunursa, imamın uzatması mendubtur:

 

a. Camide fazla kalabalık bulunmamalıdır.

 

b. Cemaatin buna razı olduğu ya hallerinden bilinmeli ve yahutta bunu istediklerini açıkça ifade etmiş olmalılar.

 

c. Cemaatten birinin özrü bulunmamalı.

 

3. Hanefîlere göre ise, cemaate ağır gelmeyeceğini bilirse, imamın kıra­ati uzatması sünnet, ağır geleceğini bildiği halde uzatırsa mekruhtur. Hane­fîlere göre, Hucurat'tan Buruc'a kadar olan sureler sabah ve öğle namazlarında okunur. Yalnız öğle namazında sabahkinden biraz daha kısa tutulur. Büruc'dan Beyyine Suresine kadar olan sureler ikindi namazlarında okunur. Beyyine'den aşağısı da akşam namazında okunur. Bu mevzuun ge­niş izahı 806 numaralı hadisin şerhinde gelecektir. Ayrıca 791 no'lu hadisin açıklamasında da mevzumuzla alakalı malumat vardır. Mufassal ve kısa su­relerle ilgili bilgi için de 786 no'lu hadisin şerhine bakılabilir.