SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 687 >>

DEVAM: 101. Namaz Kılanın Önüne Koyması Gereken Sütre

 

حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ حَدَّثَنَا ابْنُ نُمَيْرٍ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ عَنْ نَافِعٍ عَنْ ابْنِ عُمَرَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ إِذَا خَرَجَ يَوْمَ الْعِيدِ أَمَرَ بِالْحَرْبَةِ فَتُوضَعُ بَيْنَ يَدَيْهِ فَيُصَلِّي إِلَيْهَا وَالنَّاسُ وَرَاءَهُ وَكَانَ يَفْعَلُ ذَلِكَ فِي السَّفَرِ فَمِنْ ثَمَّ اتَّخَذَهَا الْأُمَرَاءُ

 

İbn Ömer (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bayram günü namaz kılmağa çıktığı zaman (önüne) bir kargı (dikilmesini) emrederdi. Kargı dikildikten sonra insanlar da arkasında oldukları halde ona doğru namaz kılardı. Seferde de böyle yapardı. Bu yüzden emirler de bunu adet edindiler.

 

 

Diğer tahric: Buharî, salat; Tirmizî,,mevakitu's-salat; Nesaî, salat; ibn Mace, ikame

 

AÇIKLAMA:     Hadis-i şerifte geçen "bu yüzden emirler de bunu adet edindiler” sözü, îbn Mace'nin rivayetinde yoktur. Ali b. Müshir bu hadisle ilgili açıklamasında, bu sözün aslında Nafi'e ait olduğunu ifa­de etmiştir. Bu sözle ifade edilmek istenen şudur: Resul-i Ekrem (s.a.v.) bayram namazında musallada önüne bir harbe (kargı) dikildiği için müslüman dev­let adamları, bayram namazlarında yanlarında harbe taşımayı adet edinmiş­lerdir. Harbe kısa mızrak tarzında bir silahtır.[Mütercim Asım Efendi, Kamus Tercemesi, I, 106; Pakalın, M.Z., Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, I, 737]

 

Resul-i Ekrem'in önüne dikilen bu harbenin Nebi'e nereden ve kim­den geldiği söz konusu olmuş ve bu mevzuda çeşitli rivayetler ortaya atıl­mıştır. Bazılarına göre bu harbeyi Habeş Kralı Necaşî hediye etmiştir. Ömer b. Şeybe'nin Ahbaru'l-Medinc'de rivayet ettiği bir habere göre Necaşî, Resülullah'a bir harbe hediye etmiş, Efendimiz de bunu bir hatıra olarak sak­lamıştı. İşte sözü geçen harbe bu harbedir.

 

Bazıları da "Bu harbe, Zübeyr b. el-Avvam'ın Uhud'da öldürdüğü bir müşrikten kalmıştır. Resul-i Ekrem bunu yanında taşır ve namaz kılarken önüne dikerdi" demişlerdir.

 

Bütün bu rivayetlerin çeşitliliğine bakarak şunu söylemek mümkündür. Necaşî'nin gönderdiği harbe gelmezden önce Efendimiz (s.a.v.) Uhud Harbinde ele geçen harbeyi sütre olarak kullanmış, Necaşî'nin gönderdiği harbe eline geçtikten sonra sütre olarak onu kullanmıştır. Sütrenin eni ve boyu hakkın­daki görüşleri bir önceki hadisin şerhinde açıkladığımızdan burada tekrara lüzum görmüyoruz. Sütrenin hükmü hakkında Merhum Ahmed Naim Efendi şöyle diyor: "Aslında duvarsız yerde namaz kılan kimsenin önünden geçilmesinden korkulması halinde, orada namaz kıldığına alamet olmak üzere bir sütre dik­mesinin mendub olduğunda ittifak vardır. Kimsenin geçmeyeceğinden emin olunan yerde namaz kılan kimse de imam Malik ile Şafiî'ye göre -bu mevzu-daki hadislerin çokluğundan dolayı- yine sütre dikmekle mükelleftir. Bununla beraber Ata, Salim b. Abdullah, Kasım b. Muhammed, Şa'bî, Hasan el-Basrî gibi tabiunun ileri gelenlerinin kırda sütresiz namaz kıldıkları rivayet olunu­yor. İmamın sütresi cemaat için de geçerlidir.[Ahmed Naîm, Tecrid Tercemesi, II, 439]