DEVAM: 93. Safların
Düzeltilmesi
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
وَكِيعٌ عَنْ
زَكَرِيَّا
بْنِ أَبِي
زَائِدَةَ
عَنْ أَبِي
الْقَاسِمِ الْجُدَلِيِّ
قَالَ
سَمِعْتُ
النُّعْمَانَ
بْنَ بَشِيرٍ
يَقُولُ
أَقْبَلَ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ عَلَى
النَّاسِ
بِوَجْهِهِ
فَقَالَ
أَقِيمُوا
صُفُوفَكُمْ
ثَلَاثًا
وَاللَّهِ
لَتُقِيمُنَّ
صُفُوفَكُمْ
أَوْ
لَيُخَالِفَنَّ
اللَّهُ
بَيْنَ
قُلُوبِكُمْ
قَالَ فَرَأَيْتُ
الرَّجُلَ
يَلْزَقُ
مَنْكِبَهُ
بِمَنْكِبِ
صَاحِبِهِ وَرُكْبَتَهُ
بِرُكْبَةِ
صَاحِبِهِ
وَكَعْبَهُ
بِكَعْبِهِ
Nu'man b. Beşir şöyle
demiştir: (Birgün) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cemaat'e yönelerek
üç defa: "Saflarınızı düzeltiniz-' buyurdu (ve sonra şöyle devam etti):
"Vallahi ya saflarınızı düzeltirsiniz, yahutta Allah kalblerinizi başka
başka taraflara çevirir."
(Ravi Nu'man b. Beşîr)
dedi ki: Ben (Resul-i Ekrem'in bu sözünden) sonra gördüm ki herkes omuzunu
arkadaşının omuzuna, dizini arkadaşının dizine, topuğunu (da) arkadaşının
topuğuna yapıştırıyordu.”
Diğer tahric: Müslim:
salat; Tirmizi, mevakît, Nesaî, tatbîk; sehv; imame; cenaiz; Ahmed b. Hanbel
II, 98, 314; III, 103,182, 263; IV, 276; Beyhakî, S.kübra, I, 76.
AÇIKLAMA: Bu hadis-i şerifin zahirine göre buradaki
safların düz ve sık tutulmasına dair emrin farziyet ifade etmesi gerekir. Çünkü
böyle yeminle birlikte şiddetli tehdid bildiren emirlerin hükümleri farziyet
ifade eder.
İbn
Hazm bu hadis-i şerifin zahirine sarılarak namazda safları düz tutmanın farz
olduğuna hükmetmiştir, İbn Hazm ayrıca Hz. Ömer'in, safların düz tutulması için
Ebu Osman en-Nehdî'nin ayağına vurduğuna dair rivayet edilen hadis ile ve bir
de Süveyd b.Ğafle'den rivayet edilen, "Bilal bizim omuzlarımızı bir hizaya
getirir ve namazda ayaklarımıza vururdu" mealindeki hadis-i şerifle amel
etmiş ve Hz. Ömer ve Bilal farzın dışında herhangi bir fiili terk etmekten
dolayı kimsenin ayaklarına vurmamışlardır, demiştir.
Ulemanın
büyük çoğunluğuna göre ise, namazda safları düzgün tutmanın hükmü sünnettir.
Hatta bazı kimseler safları namazda düz tutmanın hükmünün sünnet olduğuna dair
icma bulunduğunu iddia etmişlerdir. Bu hükmü benimseyen kimselere göre hadis-i
şerifteki yeminle te'kid edilmiş olan şiddetli tehditler farziyyet için değil,
safların düzgün tutulmasına teşvik ve buna uymayanları bu hareketlerinden
sakındırmak içindir.
Aynı
şekilde Hz. Bilal ve Hz. Ömer'in, safların düzenini bozan kimselerin
ayaklarına vurmaları da safları düz tutmanın farz olduğunu ifade etmez. Çünkü
bu zatların, sünnetin terkinden dolayı da ta'zir cezası gerektiği görüşünde
oldukları bilinmektedir.
Hadis-i
şerifte geçen "Allah'ın kalbleri başka başka tarafa çevirmesi*' sözüyle
kasd edilen mana ise kalblerin kin, düşmanlık ve öfke ile dolması, cemaatin
kalbine müslümanlığın ekmiş olduğu esvgi ve merhamet duygularının, yerlerini
bu süflî duygulara terk etmesi demektir. Çünkü dış organlarla yapılan
fiillerin kalbteki ve iç dünyamızdaki tesiri büyüktür. Dışarıdaki her hareketin
içte kendine göre bir tesiri vardır.