DEVAM: 68. İmamın
Oturarak Namaz Kıldırması
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ حَرْبٍ
وَمُسْلِمُ
بْنُ
إِبْرَاهِيمَ
الْمَعْنَى
عَنْ
وُهَيْبٍ
عَنْ
مُصْعَبِ
بْنِ
مُحَمَّدٍ عَنْ
أَبِي
صَالِحٍ عَنْ
أَبِي هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِنَّمَا جُعِلَ
الْإِمَامُ
لِيُؤْتَمَّ
بِهِ فَإِذَا
كَبَّرَ
فَكَبِّرُوا
وَلَا
تُكَبِّرُوا
حَتَّى
يُكَبِّرَ
وَإِذَا
رَكَعَ
فَارْكَعُوا
وَلَا
تَرْكَعُوا
حَتَّى
يَرْكَعَ وَإِذَا
قَالَ سَمِعَ
اللَّهُ
لِمَنْ
حَمِدَهُ
فَقُولُوا
اللَّهُمَّ
رَبَّنَا
لَكَ
الْحَمْدُ
قَالَ مُسْلِمٌ
وَلَكَ
الْحَمْدُ
وَإِذَا
سَجَدَ فَاسْجُدُوا
وَلَا
تَسْجُدُوا
حَتَّى يَسْجُدَ
وَإِذَا
صَلَّى
قَائِمًا
فَصَلُّوا قِيَامًا
وَإِذَا
صَلَّى
قَاعِدًا
فَصَلُّوا
قُعُودًا
أَجْمَعُونَ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
اللَّهُمَّ
رَبَّنَا
لَكَ
الْحَمْدُ
أَفْهَمَنِي
بَعْضُ أَصْحَابِنَا
عَنْ
سُلَيْمَانَ
Ebu Hureyre (r.a.)'den;
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (şöyle) buyurmuştur; "İmam
ancak kendisine uyulmak için (imamlığa geçirilmiş) dir. Bu sebeple imam tekbir
alınca siz de tekbir alınız. O tekbir alıncaya kadar (sakın) siz tekbir
almayınız. O ruku'a varınca, siz de rükua varınız. O rüku'a varıncaya kadar
sakın siz rÜku'a varmayınız. İmam Semi'Allahu limen hamd" dediği zaman,
siz de ‘’Rabbena leke’l-hamd’’ deyiniz.
(Ravi) Müslim (b.
İbrahim) bu cümleyi .... şeklinde rivayet etti.] Secde ettiği zaman, secde
ediniz, o secde edinceye kadar (sakın) secde etmeyiniz. Ve o namazı ayakta
kıldığı zaman siz de ayakta kılınız, oturarak kılarsa siz de hepberaber
oturarak kılınız"
Ebu Davud dedi ki:
Allahumme Rabbena lekel hamd…… cümlesini arkadaşlarımdan biri Süleyman (b.
Harb) den naklen bana bildirmiştir.
Diğer tahric: Buharî,
salat; ezan; taksîrü's-salat; sehv, merza; Müslim, salat; Tirmizî, salat;
Nesaî, eimme; iftitah; tatbîk; İbn Mace, ikame; Darimî, salat; Muvatta, nida;
cemaa; Ahmed b. Hanbel 230, 314, 341,
376, 411, 420
AÇIKLAMA: "İmam tekbir alınca siz de tekbir
alınız" cümlesindeki tekbîrden maksat, iftitah (başlama) tekbiridir. Bu
ifadeden cemaatin iftitah tekbirini imamın tekbirinden sonra alması gerektiği
anlaşılıyor. Malik , Şafiî ve Hanbelî alimleri ile Ebu Yusuf ve Muhammed bu
hadis-i şerifi delil getirerek, "İmam tekbir alıncaya kadar cemaatin
tekbiri geciktirmesi farzdır. Eğer cemaat imamdan evvel veya imamla beraber
tekbir alırsa namazları fasit olur" derler. Bunlara göre "İmam tekbir
alınca siz de tekbir alınız" cümlesindeki kelimesinin başında bulunan fa-i
ta'kibiyyedir. Ve bu cümle "imamın tekbiri biter bitmez tekbir alınız"
anlamına gelir.
İmam
Ebu Hanife'ye göre ise, cemaatin tekbirleri imamın tekbirine mukarin olmalı.
Yani imamın tekbiri ile cemaatin tekbiri aynı zamanda alınmış olmalıdır. Çünkü
bunda, ibadette acele etme fazileti fardır. Geciktirilirse bu faziletten mahrum
kalınır. Ancak imamdan evvel tekbiri bitirmemesi gerekir.
"İmam
ruku’ya varıncaya kadar, sakın rüku'a varmayınız" cümlesine bakarak bazı
alimler; "imamla beraber veya imamdan önce rüku'a varmak haramdır. İmam
rükua varıncaya kadar rüku'u geciktirmek farzdır" denıiş-Ierse de Şafiî,
Malikî ve Hanbelî alimlerine göre, imamla rüku'a varmak mekruhtur.
Ulemanın
büyük ekseriyetine göre imamdan önce rükua varmak men edilmiş olmakla beraber
namazı bozmaz. İbn Ömer (r.a.)'e ve bir rivayette Ahmed b. Hanbel'e göre namaz
esnasında imamdan önce hareket eden kimsenin namazı fasit olur. Zahiriye'nin
görüşü de budur.
Bu
hadis-i şerifte selam verirken imama uymaktan söz edilmemiştir. Malikî ve
Hanbelî mezhebine göre selamda imama uymanın rüknü aynen iftitah tekbirinde
imama uymanın hükmü gibidir. Eğer cemaat imamla beraber veya imamdan önce
kasden selam verirse, namazı fasit olur. Eğer yanılarak selam verirse, imam
selam verdikten sonra bir kere daha selam vermesi gerekir. Yoksa namazı fasit
olur. Şafiîlere göre ise, eğer cemaat imamdan evvel selam verirse, namazı
fasit olur. İmamla beraber (aynı anda) selam verirse bu hususta iki görüş
vardır. Birinci ve sahih olan görüşe göre, namaz mekruh olur. İkinci görüşe
göre ise, namazı fasit olur.
Hanefi
alimlerine göre de imamla selam verme konusunda iki görüş vardır: 1) Cemaat
imamla beraber aynı anda selam verir. Bu görüş imam Ebu Hanife (r.a.)'nin
görüşüdür. 2) Cemaat imamdan sonra selam verir. Bu görüş imam Ebu Yusuf ve
Muhammed'e aittir. Hanefî mezhebinde muteber olan görüş budur.
Hanefi
mezhebinde cemaatin imama uymasıyla ilgili ayrıntılar Nimet-i İslam isimli
eserde şöyle ifade edilir: "Cemaat rüku ve sücutta, imamdan önce başını
kaldırırsa, geriye dönüp tekrar rükua ve sucuda varması gerekir.
Bu
mevzuda İbn Abidîn (r.a.) şöyle diyor; "Tatarhaniye'de bu mesele beş
vecihle zikredilmiştir:
1.
Rüku ve secdeyi imamdan önce yapan kimse bir rekat kaza eder.
2.
Rüku ve sücudu imamdan sonra yapan kimsenin namazı tamdır.
3.
Cemaatin imamla birlikte rüku' edip secdeyi ondan önce yapması halinde iki
rekat kaza eder.Çünkü ikinci rekattaki secdeleri ilk rekattaki rükuna karışır.
Bu sebeble ilk rekattaki rükuu muteber idi. İkincideki rükuu hükümsüz kalır.
Zira ilk rükuundan sonra secdesiz olarak vuku bulmuştur. Üzerinde bir rekat
kalır. Sonra üçüncü rekatta imamla birlikte yaptığı rükuu muteberdir. İmamla
birlikte dördüncü rekatindeki secdesi buna katılır. Böylece ikinci ve dördüncü
rekatların secdeleri boynuna borç kalır. Bunları iki rekat olarak İcaza eder. Zira
birinci rekattaki secdesi hükümsüzdür. Binaenaleyh ikincisinin secdesi birinci
rekata intikal eder ve ikinci rekat secdesiz kalarak batıl olur. Çünkü bir
kıyamla bir rükudan ibaret kalmıştır. Secdesi yoktur. Sonra üçüncü rekatla
imamla beraber rüku edip secdeye ondan önce varınca secde de hükümsüz kalır.
Dördüncü rekatta da böyle yapınca secdesi üçüncü rekata intikal eder ve
dördüncü rekat batıl olur. İki rekat kılmıştı; iki rekat da kıraatsız olarak
kaza eder.
4.
Cemaatin imamdan evvel rüku ederek imamla birlikte secdeye varmasıdır. Böyle
kıraatsiz olarak dört rekat kaza eder. Çünkü imamla birlikte yapılan secdeden
önce imamla birlikte rükuu yapılmadıkça secde muteber değildir.
5.
Cemaatin rüku ve secdeyi imamdan önce yapması ve imamın bunda kendisine
yetişmesidir. Bu caiz fakat mekruhtur. Kısaltılarak alınmıştır.
Ben
derim ki; üçüncü surette üçüncü rekatın secdesinin ikinci rekata intikal
etmeyip batıl olması,o rekatta birinci rekat tamam olmazdan evvel yapılan bir
kıyamla bir rükuu'dan başka bir şey kalmadığı içindir. Bunun için secde batıl
olmuş, üçüncünün secdesi ile ikmal edilememiştir. Nitekim Tatarhaniye'nin
Huccet'ten naklettiği şu fer'î meseleden de ayni hüküm alınabilir:
"İmamla birlikte rüku eder de secdeyi yapamadan imam kalkar ve onunla
ikinci rekatı kılarak dört secde yaparsa bu secdelerin ikisi birinci rekatın
olur. İkinci rekatı kaza eder. Zira ikinci kıyamla rüku namazdan hesab
edilmezler: Bunlar ilk rekat tamam olmadan yapılmışlardır."[Davudoğlu, Ahmed,
İbn-i Abidin Terceme ve Şerhi. II, 475 -
476]
Müellif
Ebu Davud hadis-i şerifin sonunda, cümlesini arkadaşlarımdan biri bana
Süleyman'dan naklederek anlattı" sözüyle, "Her ne kadar bu hadis-i
şerifi bütünüyle bana Süleyman b. Harb nakl etmişse de, bu hadis-i şerif
içerisinde bulunan cümlesini iyi anlayamadım. Ancak bu cümleyi bana benimle
beraber Süleyman'dan hadis dinleyen arkadaşlarımdan biri anlattı" demek
istiyor.