بَاب
فِيمَنْ
صَلَّى فِي
مَنْزِلِهِ
ثُمَّ أَدْرَكَ
الْجَمَاعَةَ
يُصَلِّي
مَعَهُمْ
56. Namazını Evinde
Kılıp Sonra Bir Cemaate Rastlayan Kişi Onlarla Birlikte Namaz Kılmalıdır
حَدَّثَنَا
حَفْصُ بْنُ
عُمَرَ
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ
أَخْبَرَنِي
يَعْلَى بْنُ
عَطَاءٍ عَنْ
جَابِرِ بْنِ
يَزِيدَ بْنِ
الْأَسْوَدِ
عَنْ أَبِيهِ
أَنَّهُ
صَلَّى مَعَ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَهُوَ
غُلَامٌ
شَابٌّ
فَلَمَّا
صَلَّى إِذَا
رَجُلَانِ لَمْ
يُصَلِّيَا
فِي
نَاحِيَةِ
الْمَسْجِدِ
فَدَعَا بِهِمَا
فَجِئَ
بِهِمَا
تُرْعَدُ
فَرَائِصُهُمَا
فَقَالَ مَا
مَنَعَكُمَا
أَنْ تُصَلِّيَا
مَعَنَا
قَالَا قَدْ
صَلَّيْنَا
فِي رِحَالِنَا
فَقَالَ لَا
تَفْعَلُوا
إِذَا صَلَّى
أَحَدُكُمْ
فِي رَحْلِهِ
ثُمَّ أَدْرَكَ
الْإِمَامَ وَلَمْ
يُصَلِّ
فَلْيُصَلِّ
مَعَهُ
فَإِنَّهَا
لَهُ
نَافِلَةٌ
Yezid b.el-Esved'den;
rivayet edilmiştir ki; o gençken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'le
beraber namaz kıldı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazını
bitirince bir de ne görsün, iki kişi mescidin bir köşesinde namaz kılmayıp
oturuyorlar. Bunun üzerine Onları çağırt(t)dı, onlar titreyerek Resulullah'a
getirildiler. Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sizi bizimle
beraber namaz kılmaktan men eden şey nedir?" buyurdu. Adamlar, "Biz
evimizde kıldık" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Böyle yapmayınız. Sizden biri evinde namazı kılıp sonra da imamı
namaz kılmamış bir halde bulursa onunla birlikte yine kılsın. Çünkü o (imamla
beraber kılacağı namaz) kendisi için nafile olur" buyurdu.
Diğer tahric: Tirmizî,
salat; Nesaî, imame; Darimî, salat; Ahmed b. Hanbel, IV, 161; Darekutnî, sünen,
I, 413 - 414.
AÇIKLAMA: Şevkanî Neylü'l-Evtar'da bu iki namazdan
hangisinin farz hangisinin nafile olduğu hususunda ihtilaf bulunduğunu
söyleyerek bu ihtilafları şu şekilde sıralar:
Haris,
Evzaî, Şafiîlerden bazılarına göre birincisi tek olarak, ikincisi cemaatle
kılınmışsa, farz sonradan kılınandır. Hanefî, Şafiilerin cumhuru ve (Mugnî'nin
ifadesine göre) Hanbelîlere göre önce kılınan, farz yerine geçer. Şafiîlerden
bazıları, bu iki namazdan hangisi daha kamil ise farzdır, derken, bazıları da
farzın hangisi olduğu belli değildir, Allah dilediğini farz, dilediğini nafile
sayar, görüşündedirler.
Bu
hadisin zahirinden anlaşılmaktadır ki, kişi hangi namaz olursa olsun, bir
namazı tek başına kılar da sonradan cemaate tesadüf ederse, o cemaate iştirak
eder. Zira Hadis mutlaktır, herhangi bir namaza işaret edilmediği gibi, hiç bir
namaz istisna da edilmemiştir. Hattabî'nin bildirdiğine göre Hasan, Zührî,
Ahmed, İshak ve Şafiî'nin görüşleri bu merkezdedir. Nehaî ve Evzaî'ye göre
akşam ve sabah namazları kılınmışsa sonraki cemaate iştirak edilmez,
diğerlerinde iştirak edilir. Malik ve Sevrî ise, akşam namazından sonra, tekrar
cemaate uymanın mekruh olduğunu söylerler.
Hanefîlere
göre sabah, ikindi ve akşam namazlarından birini tek olarak kılan bir kimse,
sonra bir cemaate tesadüf ederse o cemaate iştirak edemez, diğer namazlarda
nafile olarak iştirak edebilir. Darekutni’nin İbn Ömer'den rivayet ettiği bir
hadiste Resulullah (s.a.v.) "Evinde namaz kıldığın zaman cemaate
rastlarsan, akşam ve sabahın dışındakileri tekrar kıl" buyurur. Bu hadis-i
şerif ile Nebi (s.a.v.)'in sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar, ikindiden
sonra da güneş batıncaya kadar nafile, kılmaktan men etmesi Hanefîlerİn
görüşünü te'yid etmektedir. Hattabî'nin bildirdiğine göre kılınan hiçbir
namazın iadesinin mekruh olmadığını söyleyenler bu hadisleri şu şekilde te'vil
etmişlerdir:
a.
Bu vakitlerde namaz kılmanın nehyedilmesinden maksat, sebebsiz yere, yeni bir
cemaat fiilen söz konusu olmadan nafile kılmaktır.
b.
Adı geçen hadisler, bu babın hadisi ile nesh edilmiştir. Yezid b. Ca-bir'in
hadisi daha sonra varid olmuştur. Çünkü o Veda Haccına iştirak etmiştir.
Bezlü'I-Mechud
sahibi, sabah ve ikindiden sonra namaz kılmayı nehyeden hadislerin Yezid b.
Cabir hadisi ile neshedildiğini kabul etmemektedir. Neshe delalet eden bir
delil olmadığını, Yezid b. Cabir'in veda haccında bulunmasının bu hadisin
sonradan varid olduğuna delalet edemeyeceğini söyler.