بَاب
فِي
الْجَمْعِ
فِي
الْمَسْجِدِ
مَرَّتَيْنِ
55. Bir Mescidde İki
Defa Cemaat Yapılmas
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
وُهَيْبٌ
عَنْ
سُلَيْمَانَ
الْأَسْوَدِ
عَنْ أَبِي
الْمُتَوَكِّلِ
عَنْ أَبِي
سَعِيدٍ
الْخُدْرِيِّ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَبْصَرَ
رَجُلًا
يُصَلِّي وَحْدَهُ
فَقَالَ
أَلَا رَجُلٌ
يَتَصَدَّقُ عَلَى
هَذَا
فَيُصَلِّيَ
مَعَهُ
Ebu Said el-Hudrî'den;
rivayet edilmiştir; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tek başına namaz
kılan bir adam gördü ve şöyle buyurdu: "Şu adam'a onunla beraber namaz
kılarak tasaddukta bulunacak (iyilik edecek) kimse yok mu?"
Diğer tahric: Tırmizî,
mevakît; Ahmed b. Hanbel, III, 45; Darakutnî, Sünen.
AÇIKLAMA: Tirmızî deki rivayet aynı manayadır. Ayrıca
Tirmizî'nin rivayetinde "Bir adam kalktı ve onunla namaz kıldı"
Ahmed'ın rivayetinde "Oradakilerden bir adam kalktı ve onunla beraber
namaz kıldı" ziyadeleri vardır. Şevkanî bu zatın Hz. Ebu Bekr olduğunu söyler.
Hadis-i
şerifte zikredilen adamın kim olduğu belli değildir.Bu sahabînin kıldığı namaz,
Ahmed b. Hanbel ve Darakutnî'nin rivayetlerinden anlaşıldığına göre öğle
namazıdır.
Resulullah
(s.a.v.) tek başına namaz kılan bu sahabî ile beraber namaz kılmayı
"sadaka" olarak isimlendirmiştir. Çünkü onunla namaz kılan kişi
>bir iyilik yapmış olacaktır. Buharî'nin Cabir'den, Müslim'in de Huzeyfe'
den yaptıkları bir rivayette Resulullah (s.a.v.) "Her iyilik
sadakadır" buyurmuştur.
Bu
bab, adından da anlaşılacağı gibi bir mescidde aynı vakitte birden fazla
cemaatin yapılması ile ilgilidir. Mesele, mezhebler arasında oldukça ihtilaflı
ve üzerinde çok konuşulan bir meseledir.
Hulasası
şudur: Tirmizî bu hadis-i şerifi verdikten sonra şöyle der: "Cemaatle
namaz kılınan bir camide tekrar cemaat yapılmasında beis yoktur, ki bu sahabî
ve tabiî alimlerinin bir çoklarının da görüşüdür."
Nitekim
bu hadisin zahiri de buna delalet etmektedir. İbn Mes'ud, Enes, İshak,
İbnü'l-Munzir, Davud, Ahmed b. Hanbel ve İbn Hazm bu görüştedir. Ancak
Hanbelîlere göre sadece Mescid-i Haram'la, Mescid-i Nebevî'de aynı vakitte
cemaatin tekrarı mekruh, diğer mescidlerde mubahtır.
Malikilere
göre camide muayen bir imam varsa bu imamın namazı kıldırmasından sonra ikinci
bir cemaat yapılması mekruhtur. Çünkü bu ilk cemaatin azalmasına sebeb olur.
Şafiilere
göre caminin muayyen bir imamı yoksa, cami ister iki tarafında kapı olup
insanların içinden gelip geçtiği bir cami olsun, ister böyle olmasın, cemaatin
tekrar edilmesi mekruh değildir. Caminin tayin edilmiş bir îmamı varsa ve cami
insanların içinden gelip geçtiği cinsten bir cami değilse, o zaman aynı vakit
için cemaatin tekrarı mekruhtur.
Nevevî'nin
beyanına göre caminin muayyen bir imamı varsa ve cami, içinden herkesin gelip
geçtiği bir cami ise, imamın gelme vakti geçmediği müddetçe, bir başkasının
cemaatin önüne geçerek namaz kıldırması da mekruhtur.
Bu
konuda Hanefî mezhebi ulemasının görüşlerini de şu şekilde özetleyebiliriz:
Buharı şarihi Aynî şöyle der: Bir mescidde o mahalle halkından başkaları
(caminin devamlı cemaati dışındakiler) ezan okuyup kamet getirerek namazı
cemaatle kılsalar, o mahalle halkı (caminin devamlı cemaati)nin tekrar cemaat
yaparak namaz kılmalarında beis yoktur. Bir camide o caminin devamlı cemaati
veya bu cemaatten bazıları ezan okuyup kamet ederek namazı cemaatle kılsalar
sonradan gelenlerin tekrar cemaat yapmaları mekruhtur."
Dürru’l-Muhtar'da,
yukarıda Aynî'den nakledilen hususlara ilave olarak, cami, içinden herkesin
gelip geçtiği biçimde bir cami olursa veya muayyen bir imamı ve müezzini yoksa
aynı vakit için cemaatin tekrarının bu kerahetin dışında olduğu
kaydedilmektedir. Kafî'deki "caiz değildir", Mecma'daki "mubah
olmaz" ve Camiü's-Sağîr Şerh'indeki "o bidattir" ifadelerine
istinad ederek tahrimen mekruh olduğu da söylenir.
Münye'de
ise, caminin vasfı ayırd edilmeden "Camide tayin edilmiş bir imam ve
müezzin varsa, cemaatin tekrarı mekruh, yoksa mekruh değildir"
denilmektedir.
Eğer
mahalle mescidinde cemaatle kılınan namaz ezansız olarak kılınmışsa cemaatin
tekrarı ittifakla mekruh değildir.
İkinci
defa cemaat yapılmasının mekruh görülüşünün hikmeti yukarıda işaret edildiği
gibi cemaatin azalmasına meydan vermemektir.
Ebu
Yusuf’tan, ikinci cemaat çoksa mekruh, ama üç dört kişi gibi az olduğunda
mekruh değildir, şeklinde bir rivayet vardır.
Camide
cemaatle namaz kılınırken o cemaata dahil olmayıp ikinci bir cemaat kurma bütün
ulemanın ittifakıyla caiz değildir.
Eğer
ikinci cemaat birinci cemaat şeklinde olmazsa mekruh değildir. Aksi takdirde
mekruhtur. Sahih olan da budur. İkinci imamın mihrabdan uzak bir yerde
durmasiyla birinci cemaatin duruş şeklinden farklılık meydana gelmiş olur.
Tatarhani'ye de Velvaliciye'den naklen; "Biz de bununla amel ederiz"
denmektedir. ibn abidin, Haşiyetu Reddi'l-Muhtar, (ist. 1984 tıpkı baskısı) I,
553.