SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 548 >>

DEVAM: 46. Cemaati Terk Etmenin Vebali

 

حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنْ الْأَعْمَشِ عَنْ أَبِي صَالِحٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَقَدْ هَمَمْتُ أَنْ آمُرَ بِالصَّلَاةِ فَتُقَامَ ثُمَّ آمُرَ رَجُلًا فَيُصَلِّيَ بِالنَّاسِ ثُمَّ أَنْطَلِقَ مَعِي بِرِجَالٍ مَعَهُمْ حُزَمٌ مِنْ حَطَبٍ إِلَى قَوْمٍ لَا يَشْهَدُونَ الصَّلَاةَ فَأُحَرِّقَ عَلَيْهِمْ بُيُوتَهُمْ بِالنَّارِ

 

Ebu Hureyre'den; demiştir ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "And olsun ki, namaz'ın kılınması, (ikametin yapılması) ve birinin geçip onlara namaz kıldırması için emir vermeyi, sonra da beraberlerinde odun bulunan bir kısım insanlarla gidip (cemaatle) namaza iştirak etmeyenlerin evlerini cayır cayır yakmayı arzu ettim"

 

 

Diğer tahric: Müslim, mesacid; Tirmizi, salat; İbn Mace, mesacid; Ahmed b. Hanbel, II, 244, 292, 314, 319, 424, 472, 531

 

AÇIKLAMA:     Müslim'in rivayetinden anlaşıldığı gibi bu hadisin vüruduna sebeb, Resulullah (s.a.v.)'ın bazı sahabileri bazı namazlarda Cemaat içinde görememesidir.

 

Beyhakî'deki rivayete göre ise, hadis sabah veya yatsı namazlarına de­vam etmeyen münafıklar hakkındadır. Hadisin Beyhakî'deki zabtı şu şe­kildedir: ‘‘Muhakkak münafıklara en ağır gelen namazlar yatsı ve sabah namazları­dır. Bu namazlarda olan sevabı bilselerdi, emekleyerek de olsa gelirlerdi..."sonra bu hadis, metindeki şekli ile devam ediyor.

 

Ebu Davud'un rivayetindeki namaz kelimesi umum ifade eder. Bütün namazlara şamildir. Fakat bazı rivayetlerden anlaşıldığına göre sa­dece yatsı namazının kast edilmesi muhtemeldir. Nitekim Ahmed b. Han-bel, İbn Huzeyme ve Hakim'in İbn Ümmi Mektum'dan, Ahmed b. Hanbel'in ayrıca Ebu Hüreyre'den yaptığı rivayette bu namazın yatsı na­mazı olduğu anlaşılır.

 

Yukarıda tercemesi ile beraber verdiğimiz Beyhakî'-nin rivayetinden ise, sabah ve yatsı namazları olduğu anlaşılır. Müslim ve Nesaî'nin rivayetleri de aynı şekildedir. Müslim'in İbn Mes'ud'dan yaptığı başka bir rivayete göre ise Wnamazınlcuma namazı olması muhtemeldir.

 

Hadis-i şerifteki tehdid ve teşdîdin zahirinden bütün namazlarda cema­atin farz-ı ayn olduğu anlaşılır. Çünkü farz-ı kifaye olsaydı, Resulullah ve onunla beraber olan sahabilerin cemaat yapması ile bu farz düşerdi. Eğer sünnet olsa idi Resulullah cemaati terk edenleri bu şekilde tehdid etmezdi. Çünkü sünneti terk etmek böyle bir cezayı gerektirmez. Öyleyse cemaatin farz-ı ayn olduğu meydana çıkar. Bu görüş, Ata, Evzaî, İshak, Ebu Sevr, İbn Huzeyme, İbnu'l-Münzir, İbn Hibban, Zahirî ve Hanbelî mezhebleri-nin görüşüdür. Bunların istinad ettiği başka hadisler de vardır.

 

Ayrıca cemaatin farz-ı ayn olduğunu söyleyenler, onun namazın sıhha­ti için şart olup olmadığında ihtilaf etmişlerdir. Zahirîlere göre cemaat, na­mazın sıhhati için şarttır. Binaenaleyh bu görüşe göre bir kimse ezanı işitir, özürsüz cemaate gelmez de evinde namazı kılarsa, namazı batıldır. Eğer ezanı duymazsa, namazını evinde, bir veya daha fazla kişi ile birlikte kılmalıdır. Eğer bir özrü varsa veya ezanı işitemeyecek yerde olur ve beraber namaz kı­lacak kimse bulamazsa ancak o zaman tek başına namaz kılabilir.

 

Şafii ve Malikîlerin bazılarına göre cemaat farz-i kifayedir. Hanefîler-den Tahavî ve Kerhî de aynı görüştedir. Ancak Şafiilerden bu görüşte olan­lar, cemaatin farz-ı kifaye oluşunu, kaza namazlarına değil, sadece eda edilen namazlara mahsus olduğunu söylerler. Bunların delilleri de aynen cemaatin farz-ı ayn olduğunu söyleyenlerin delilleridir.

 

Yalnız "Cemaatle kıla-nan namaz tek başına kılınan namazdan yirmi beş derece daha efdaldir" hadisi ile bu farzın farz-ı kifaye olduğuna kail olmuşlardır. Çünkü bu hadisten, tek başına kılınan namazın sahih olduğu anlaşılır. Öyleyse diğer delillerden çıkarılan farziyyet, kifaye olmuş olur.

 

Hanefî, Malikî ve Şafiîlerin cumhuruna göre cemaat sünnet-i müekke-dedir. Delilleri az önce zikredilen hadisle, Şeyhan (Buharı ve Müslim)'in müş­tereken rivayet ettikleri şu hadistir:

 

"Ibn Ömer'den mervîdir ki; Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Kişinin cemaatle kıldığı namaz tek başına kıldığı namazdan yirmi yedi derece da­ha ef daldır."

 

Cumhur, bu hadis-i şeriflerden, cemaatle namaz kılmanın sünnet-i müekkede oluşuna şöyle istidlal ederler: Bir şeyin başka birşeyden efdal olması ancak o iki şeyin de caiz ve faziletli olması halinde mümkündür.

 

Aşağıda meallerini vereceğimiz hadisler de cumhurun görüşüne delil teşkil etmektedirler: Buharî ve Müslim, Ebu Musa'dan rivayet etmişlerdir ki, Re­sulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşdur: "Muhakkak, namaz hususunda insanla­rın sevab alma yönünden en üstünü namaza (camiye) yolu en uzak olanıdır. Ondan sonra uzaklığına göre sevablar ölçülür. Namazı imamla beraber kıl­mak için bekleyen kişinin sevabı, tek başına kılıp da yatmağa gidenin seva­bından daha fazladır."

 

Ebu Davud ve Nesaî'nin Yezîd b. Esved'den rivayetinde de, Resulullah (s.a.v.) kendisiyle birlikte namaz kılmayıp (bir kenarda) oturan iki adama; "Sizi bizimle namaz kılmaktan men'eden şey nedir?” diye sordu. Adamlar : "Ya Resulullah biz evimizde namazımızı kıldık" dediler. Buna karşılık Resulul­lah (s.a.v.) onlara, "Evinizde namazınızı kılıp da mescidde cemaatle namaz kılınırken gelirseniz onlarla yine kılınız. O namaz (ikincisi) sizin için nafile olur" buyurdular.

 

Cumhur, Ebu Davud'un bu hadisini delil olarak, cemaatle namaz kıl­manın farz olduğuna hükmedenlere şu şekilde cevab vermiştir:

 

1. Bu hadis, cemaate gelmeyip namazı evde de kılmayan münafıklar hak­kında varid olmuştur.

 

2. Resulullah (s.a.v.) camiye gelmeyenlerin evlerini yaktırmamıştır. Eğer cemaat farz olsaydı bunu yapardı.

 

3. Kadı Iyaz'ın ifadesine göre namaz için cemaatin farz oluşu, İslam'ın ilk zamanlarında münafıkların namazı terk etmelerine mani olmak içindi. Sonra farziyyet nesh edildi.

 

4. Şevkanî, cumhurun, bu hadisin cemaate gelmeyenleri zecr için varid olduğuna kail olduklarını söyler.

 

 

DEVAM