SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 517 >>

بَاب مَا يَجِبُ عَلَى الْمُؤَذِّنِ مِنْ تَعَاهُدِ الْوَقْتِ

32. Namaz Vakitlerine Dikkat Göstermek Müezzine Düşen Bir Vecibedir

 

434 حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ فُضَيْلٍ حَدَّثَنَا الْأَعْمَشُ عَنْ رَجُلٍ عَنْ أَبِي صَالِحٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ الْإِمَامُ ضَامِنٌ وَالْمُؤَذِّنُ مُؤْتَمَنٌ اللَّهُمَّ أَرْشِدْ الْأَئِمَّةَ وَاغْفِرْ لِلْمُؤَذِّنِينَ

 

Ebu Hureyre (r.a.)'den; demiştir ki; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "İmam (cemaat için) kefil, müezzin de mutemeddir. Ey Allah'ım, imamları doğru yola eriştir, müezzinleri de bağışla" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Tirmizî, salat; Ahmed b. Hanbel, II, 232, 284, 378, 382, 419, 424, 461, 472, 514; V, 260;

 

AÇIKLAMA:     Bu hadis-i Şerifte geçen imam’ın kefil olmasından maksat Aliyyu'l-Kaari'ye göre, imam’ın, cemaat’e kıldırdığı namaz’ı bü­tün ahkamına titizlikle riayet ederek kıldırmak görevini yüklenmesidir.

 

Kadi İyad'a göre ise, bu sözün anlamı; İmam’ın, cum’a namazı ile ilgili bütün görevleri üstlenmesidir. Cemaatle kılınan namazda cemaat’in kıraatte bulunmaması şartını koşan imamlar açısından ise, imamın cemaatle kılınan bütün namazlarda cemaatin kıraatini üzerine almasıdır. Namazın farzları­nı, sünnetlerini, rekatlarını gözetmek, dua esnasında Allah'a cemaati için de dua etmek suretiyle onları gözetmek de imamın yüklendiği kefillik görevi içine girmektedir.

 

İbn Melek ise, imamın kefil olması sözünü şöyle açıklıyor: "Cemaatin namazının sahih veya fasid olması imamın namazının sahih veya fasid olma­sına bağlıdır. İmamlar bu sorumluluğun idraki içinde kıldırdıkları namaza dikkat etmek mecburiyetindedirler. Şayet imamın kıldırdığı bu namaz sahih olursa sevabı daha çok, fasid olursa vebali cemaatin vebalinden daha büyük olur. Çünkü bütün cemaatin vebalini yüklenir. İşte bu hadisteki kefilliğin manası budur. Yahutta buradaki kefillikten maksat, cemaat adına dua etme görevini yüklenmektir."

 

Müezzinin mutemed olmasından maksad ise, namaz ve oruç gibi vakte bağlı olarak eda edilen bütün ibadetlerde halkın, müezzinin sesine güvene­rek ibadetlerini ifa etmeleridir. Yahutta müezzinlerin, ezan okumak için mi­narelere veya benzeri yüksek yerlere çıktıkları zaman halkın mahrem hallerine bakmaktan sakınan, halkın bu hususta müezzinlere duyduğu güvene gerçekten layık kimseler olmalarıdır. Yani gerçek müezzinler bunlardır.

 

Resul-ü Ekrem'in imamlar için "Ey Allahım onları doğru yola eriştir" diye dua ettiği halde, müezzinler için "Ey Allah'ım onları bağışla" diye dua buyurması, imamların müezzinlerden daha faziletli olduğuna delalet eder. Çünkü:

 

1. Cenab-ı Nebiin müezzinlerin hatalarının bağışlanması için du­ada bulunması onların kusurlu olduklarını ifade ettiği gibi, imamların gö­revlerinde muvaffak olmaları için duada bulunması da onların faziletli olduklarını ifade eder.

 

2. Müezzin sadece vakitleri ilan etme görevini üzerine almışken imam cemaatin namazını erkan, adabı ve her yönüyle en mükemmel şekilde kıldır­mak görevini üzerine almıştır. Bu ise, imamın ifa ettiği görevin ağırlığını ve dolayısıyla imamlığın faziletinin büyüklüğünü gösterir.

 

3. İmam Resulullah (S.A.V.)'in vekili, müezzin ise Bilal- Habeşi'nin (r.a.) vekilidir.İkisi arasındaki farkı izaha lüzum yoktur. Nitekim İmam Ebu Hanife, Horasanlılar ve Şafiiler de imamlığın müezzinlikten üstün olduğu gö­rüşündedirler. Şafiî imamlarından Nevevî'nin beyanına göre, İmam Şafiî Hazretleri müezzinliğin imamlıktan daha faziletli olduğu görüşündedir. Hazreti İmam "el-Ümm" isimli eserinde bunu böyle beyan etmiştir. İmamlıkla müezzinliğin faziletçe eşit olduğu görüşünde olanlar bulunduğu gibi, imam­lığın hakkını verebilenler için imamlığın, müezzinliğin hakkını verebilenler için de müezzinliğin daha faziletli olduğunu söyleyenler de vardır.

 

Ezanla İlgili Bazı Mühim Meseleler

 

1. Müezzinin hür olması gerekir. Kölenin kendi namazı için okuduğu ezan sahih olursa da, cemaat için okuduğu ezan, sahibinin izni olmadıkça caiz değildir. Çünkü cemaat için kölenin müezzinlik vazifesini yüklenmesi, sahibinin hizmetine bir engel teşkil eder.

 

2. Yedi yaşına girmiş çocuğun okuduğu ezanın caiz olup olmadığı ko­nusunda İslam alimleri arasında görüş ayrılıkları vardır. Şafiî alimlerinin ek­serisine, İmam Ahmed'e ve Maliki alimlerine göre vakitleri adaletli bir kimsenin tesbit etmesi ve denetlemesi halinde yedi yaşındaki çocuğun (mü­meyyiz çocuğun) ezanı caizdir, Davud-i Zahirî'ye göre ise, kesinlikle ve mut­laka caiz değildir. Hanefi'lere göre mürahik çocuğun (buluğ   çağına  geldiği halde baliğ olmayan çocuğun) ezanı caizdir. Şafiî alimlerinden bir kısmı da mümeyyiz çocuğun okuduğu ezanın mekruh olduğunu söylemişlerdir.

 

3. Abdestsiz olan kişinin ezan okumasına cevaz verilmiş ise de dört mez­hebe göre mekruhtur.

 

 

DEVAM