بَاب
مَا جَاءَ فِي
الْمُشْرِكِ
يَدْخُلُ الْمَسْجِدَ
23. Müşrikin Mescide
Girmesi (Mümkün Mü)?
حَدَّثَنَا
عِيسَى بْنُ
حَمَّادٍ
حَدَّثَنَا
اللَّيْثُ
عَنْ سَعِيدٍ
الْمَقْبُرِيِّ
عَنْ شَرِيكِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
أَبِي نَمِرٍ
أَنَّهُ سَمِعَ
أَنَسَ بْنَ
مَالِكٍ
يَقُولُ
دَخَلَ رَجُلٌ
عَلَى جَمَلٍ
فَأَنَاخَهُ
فِي الْمَسْجِدِ
ثُمَّ
عَقَلَهُ
ثُمَّ قَالَ
أَيُّكُمْ
مُحَمَّدٌ
وَرَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مُتَّكِئٌ
بَيْنَ
ظَهْرَانَيْهِمْ
فَقُلْنَا
لَهُ هَذَا
الْأَبْيَضُ
الْمُتَّكِئُ
فَقَالَ لَهُ
الرَّجُلُ
يَا ابْنَ
عَبْدِ
الْمُطَّلِبِ
فَقَالَ لَهُ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَدْ أَجَبْتُكَ
فَقَالَ لَهُ
الرَّجُلُ
يَا مُحَمَّدُ
إِنِّي
سَائِلُكَ
وَسَاقَ
الْحَدِيثَ
Şerif b. Abdullah b. Ebi
Nadr, Enes b. Malik (r.a.)'in şöyle dediğini rivayet etmiştir: Bir adam devesi
üzerinde mescid'e gelip devesini çöktürdü, sonra da ayağını bağladı ve:
Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanginiz? dedi.
Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) de ashabın arasında yaslanmış bir vaziyette duruyordu. Adama: Şu
yaslanmış vaziyetteki beyaz (yüzlü) zattır, dedik. Bu sefer adam Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e; Ey Abdulmuttalib'in oğlu! dedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem); " Seni dinliyorum" buyurdu. Adam: Ya
Muhammed sana (bir şeyler) soracağım... dedi. Bundan sonra Enes hadisin
tamamını zikretti.
Diğer tahric: Buhari,
ilim; Nesai, sıyam; ibn Mace, ikame
AÇIKLAMA: Hadis-i şerifte bahsi
geçen fakat açıklanmayan zat, hadisin Buhari'deki rivayetinden ve bundan
sonraki rivayetten anladığımıza göre Sa'd b. Bekir kabilesinden Dimam b.
Sa'lebe'dir. Bu zat Hz. Nebile yaptığı konuşmanın sonunda müslüman olduğunu haber
vermiştir. Onunbufcaberi, Resulullah'la konuşmasından sonra müslüman olup onu
açıkladığına mı, yoksa eskiden müslümanlığa girip de durumunu bu konuşmadan
sonra haber verdiğine mi delalet eder, ihtilaflıdır. Buhari ve Kadı Iyaz
ikinci görüştedirler. Ebu Davud hadisi "müşrikin mescide girmesinin
(hükmü)" başlığı altında zikrettiğine göre birinci görüşü benimsemiş
olmalıdır. Yani Dımam'ın eskiden müşrik olup Hz. Nebile konuştuktan sonra
müslüman olduğu görüşüne sahiptir.
Beni
Bekir, Hz. Nebinin süt dayılarının kabilesidir. Süt annesi Halime bu
kabiledendir. ibn ishak'ın beyanına göre bu kabile Hicri 9 senesinde Huneyn
savaşından sonra islam'ı kabul etmiştir.
Hadis-i
şerifin zahiri Dımam'ın devesini mescide sokup oraya çöktürdüğünü
göstermektedir. İbni Battal, bu hadisi hüccet kabul ederek eti yenen
hayvanların idrarlarının temiz olduğuna hükmetmiştir. Çünkü, hayvanın oraya
bevletmeyeceğinden emin olunmadığı halde Hz. Nebi devenin dışarıya
çıkarılmasını emretmemiştir.
Fethü'l-Bari'de
İbn Hacer, bu istidlali reddetmiş ve "Hadisenin devenin idrarının
temizliğine delaleti açık değildir. Bu mücerred bir ihtimalden ibarettir. Ebu
Nuaym'ın: "Devesi üzerinde mescide kadar geldi, sonra devesini çöktürüp
bağladı ve mescide girdi" şeklindeki rivayeti deveyi mescidin önüne
çöktürdüğüne delildir. İbn Abbas'ın, Ahmed b. HanbeI'in, Müsned ve Hakim'in
Müstedrek'indeki "Devesini mescidin kapısına çöktürüp bağladı, sonra da
mescide girdi" şeklindeki rivayeti daha açıktır. Buna göre (üzerinde
durduğumuz) Ertes'in rivayetinde mecazi hazf vardır. Takdir: "Devesini
mescidin önüne çoktürdü" veya buna benzer bir şekildedir" demiştir.
İbn Hacer'in Ahmed ve Hakim'den naklettiği hadis, Ebu Davüd'da da hemen bu
hadisten sonra gelecektir.
Merhum
Ahmed Naim Tecrid-i Sarih Tercemesindeki hadisi terceme ederken bu takdiri göz
önüne almış ve cümleyi: "devesini mescid(in kapısın)da çökerttikten
sonra..." diye terceme etmiştir. Biz bu takdiri yapmadan, ibareyi
zahirine göre terceme ettik ve meseleyi şerhte açıklamayı daha uygun bulduk.
Enes'in
haberine göre, Dımam Resulullah'i gördükten sonra O'na "Ey Abdulmuttalib'in
oğlu" diye hitab etmiştir. Buna sebep Hz. Nebiin babasının, Efendimiz
henüz dünyaya "teşriflerinden önce vefat etmiş olmasıdır. Böyle
durumlarda insanın dedeye nisbet edilmesi Araplar arasında adetti. Adamın Nebi
(s.a.v.)'in makamına uygun hitab etmemesinden dolayı Efendimiz de
"evet" şeklinde cevap vereceği yerde "söyle seni
dinliyorum" diye mukabelede bulunmuştur.
Kur'an-ı
Kerim'de "Nebi’yi, kendi aranızda biribirinizi çağırdığınız gibi
çağırmayınız"[Nur 63] buyurulduğu halde, Dımam'ın yukarıda belirtilen
hitabını, onun daha önceden müslüman olmadığına delil saymak mümkündür. Eğer
önceden müslüman olmuşsa o zaman bu ayeti henüz duymamıştır, hükmüne
varılabilir.
Hadisin
ravisi Enes, hadiseyi buraya kadar naklettikten sonra, Resulullah ile Dımam
arasında geçen konuşmayı haber verdiği halde, müellif, konu ile ilgili kısmın
dışında kaldığı için bu konuşmayı kitabına almamış, sadece "ve hadisi
nakletti" demekle hadisi ihtisar ettiğini belirtmiştir.
Hadisin
tamamı Buhari'de mevcuttur. Buhari'deki rivayete göre hadisin devamı şu
şekildedir: "...(Dımam Resulullah'a) Ben sana bazı şeyler soracağım, amma
soracaklarım (pek) ağırdır. Gönlün benden incinmesin" dedi. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) "aklına geleni sor" buyurdu.
"Senin ve senden evvelkilerin Rabbi aşkına (söyle), bütün halka (Nebi
olarak) seni Allah mı gönderdi?" dedi. Resulüllah: "Evet"
buyurdu. "Allah aşkına (söyle), bir gün bir gece için beş vakit namaz
kılmayı sana Allah mı emretti?" dedi. "Evet" buyurdu. "Allah
aşkına (söyle), senin şu (malum) ayında oruç tutmayı sana Allah mı emretti?"
dedi. "Evet" buyurdu. (Yine) "Allahaşkına şu (malum olan)
sadakayı zenginlerimizden alıp fukaramıza dağıtmayı sana Allah mı
emretti?" dedi. Nebiyy-i muhterem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (buna da)
"evet" buyurunca, adamcağız: "Sen ne getirdin ise, ben ona iman
ettim. Kavmimin geride kalanlarına da elçi benim. Ben Sa'd b. Bekr kabilesinden
Dımam b. Sa'lebe'yim" dedi.
Bazı Hükümler
1.
Kafirin ihtiyaç halinde mescide girmesi caizdir. Ancak, bu konu mezhepler
arasında ihtilaflıdır.
İmam
Ebu Hanife’ye göre, kitabinin her ne maksat ile olursa olsun mescide girmesi
caiz, dinsiz ve putperestlerin girmesi caiz değildir. Bu görüşünün delili Ahmed
b. Hanbel'in Müsned'inde çok sağlam bir senetle Cabir'den rivayet ettiği;
"Bu seneden sonra şu mescidimize ehl-i ahd ve hizmetçilerinden başka hiç
bir müşrik giremez" mealindeki Hadistir. Mücahid ve İbn Muhayriz de bu
görüştedirler.
Ömer
b. Abdilaziz, Katade ve Muzeni'ye göre, hiç bir kafirin mescide girmesi caiz
değildir.
imam
Malik, "Bir ihtiyaçtan dolayı kafirin mescide girmesi caizdir"
demiştir.
Şafiilere
göre, ister kitabi olsun, ister müşrik olsun bütün kafirlerin Mescid-i Haram
dışındaki mescidlere girmeleri müslümanların izin vermesi halinde caizdir.
2.
Mescidde yaslanarak oturmak caizdir.
3.
Bir kimseyi veya bir şeyi özellikleri ile tarif caizdir.
4.
Bir kimseyi dedesinin ismine nisbet ederek çağırmak caizdir.
5.
Sorusu tekerrür etse bile sorana cevap vermek meşrudur.
6.
Bilmeyene adamın kendisini tarif etmesi caizdir.
7.
İlim tahsili için sefere çıkmak meşrudur. Nitekim Buhari, Hadisi bu babda
mütelaa etmiştir.