DEVAM: 31. Abdestin
Farziyeti
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الرَّزَّاقِ
أَخْبَرَنَا
مَعْمَرٌ
عَنْ
هَمَّامِ
بْنِ
مُنَبِّهٍ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَا يَقْبَلُ
اللَّهُ
صَلَاةَ
أَحَدِكُمْ
إِذَا أَحْدَثَ
حَتَّى
يَتَوَضَّأَ
Ebu Hureyre (r.a.) den,
demiştir ki: Resulüllah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
"Abdestsiz olduğu zaman, abdest alıncaya kadar (abdest almadıkça) Allah,
hiç birinizin namazını kabul etmez.
Diğer tahric: Buhari,
hiyel; vudu' ; Müslim, tahare ; Tirmızi, tahare; Ahmed b. Hanbel
AÇIKLAMA: Hadis-i şerifte geçen
"hades" kelimesi ile abdestsizlik, ğusülsiüzlük ve hayız hallerinin hepsi kast edilmiştir. Bu
nedenle namazdan evvel veya namaz içerisinde bu hallerden birinin meydana
gelmesiyle namaza devam etmek caiz değildir.
Nitekim
Ebu Hureyre Hazretlerine hades'in ne olduğu sorulduğu zaman:
"yellenmektir" diye cevap vermiş olması, işin en hafifini zikrederek
daha ağır hallerin hades sayılmasının pek tabii olacağını ifade etmek içindir.
Burada
namazın kabul edilemeyeceğinden maksat da, sahih olmayacağıdır. Yoksa "Kim
bir kahini tasdik ederse onun namazı kabul olmaz" [Müslim, Selam; Ahmed b. Hanbel] Ve, "Eteğini
yerde sürüyen kişinin ve efendisinden kaçan kölenin namazı kabul olmaz.[Müslim, İman; Nesaî, tahrîmu'd-dem]
Hadis-i
şeriflerindeki gibi namazın semeresi olan sevabı olmaz anlamında değildir. Bir
ilahi emir şartları yerine getirilerek yapıldı mı kabul edileceği umulur ve
mecazen "kabul edildi" denilir. Bu nedenle namaz kılacak kimse
abdestsiz ise, mutlaka abdest almalıdır.
Burada
"abdest almayınca" denilmesinin hikmeti, taharette suyun asıl
oluşundandır. Yoksa su bulunmadığı veya kullanmak mümkün olmadığı zaman
teyemmüm edilebilir. Nitekim Ebu Zer (r.a.)'den gelen bir hadis-i şerifte
"On sene bile su bulunmasa temiz toprak müslüman'ın abdest suyudur”
buyurulmuştur.[Buhari,
Teyemmüm; Ebu Davud, tahare; Tirmizi, tahare; Nesai, tahare; Ahmed b. Hanbel]