DEVAM: 30. Geceleyin
Uyanan Kişinin Misvak Kullanması
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ عِيسَى
حَدَّثَنَا
هُشَيْمٌ
أَخْبَرَنَا
حُصَيْنٌ
عَنْ حَبِيبِ
بْنِ أَبِي
ثَابِتٍ عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ عَلِيِّ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عَبَّاسٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ جَدِّهِ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عَبَّاسٍ قَالَ
بِتُّ
لَيْلَةً
عِنْدَ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَلَمَّا
اسْتَيْقَظَ
مِنْ
مَنَامِهِ
أَتَى طَهُورَهُ
فَأَخَذَ
سِوَاكَهُ
فَاسْتَاكَ
ثُمَّ تَلَا
هَذِهِ الْآيَاتِ
إِنَّ فِي
خَلْقِ
السَّمَوَاتِ
وَالْأَرْضِ
وَاخْتِلَافِ
اللَّيْلِ
وَالنَّهَارِ
لَآيَاتٍ
لِأُولِي
الْأَلْبَابِ
حَتَّى
قَارَبَ أَنْ
يَخْتِمَ
السُّورَةَ
أَوْ
خَتَمَهَا
ثُمَّ
تَوَضَّأَ
فَأَتَى مُصَلَّاهُ
فَصَلَّى
رَكْعَتَيْنِ
ثُمَّ رَجَعَ
إِلَى
فِرَاشِهِ
فَنَامَ مَا
شَاءَ
اللَّهُ
ثُمَّ اسْتَيْقَظَ
فَفَعَلَ
مِثْلَ
ذَلِكَ ثُمَّ
رَجَعَ إِلَى
فِرَاشِهِ
فَنَامَ
ثُمَّ
اسْتَيْقَظَ
فَفَعَلَ
مِثْلَ
ذَلِكَ ثُمَّ
رَجَعَ إِلَى
فِرَاشِهِ
فَنَامَ
ثُمَّ
اسْتَيْقَظَ
فَفَعَلَ
مِثْل ذَلِكَ
كُلُّ ذَلِكَ
يَسْتَاكُ
وَيُصَلِّي
رَكْعَتَيْنِ
ثُمَّ
أَوْتَرَ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
رَوَاهُ
ابْنُ
فُضَيْلٍ
عَنْ حُصَيْنٍ
قَالَ
فَتَسَوَّكَ
وَتَوَضَّأَ
وَهُوَ
يَقُولُ
إِنَّ فِي
خَلْقِ
السَّمَوَاتِ
وَالْأَرْضِ
حَتَّى
خَتَمَ
السُّورَةَ
Abdullah b. Abbas (r.a.)
dan şöyle demiştir: "Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'in yanında bir
gece geçirdim. Uykudan uyanınca önce abdest suyunun yanına geldi, sonra
misvağını aldı ve dişlerine sürttü. Sonra şu ayet-i Kerimeleri okumaya başladı;
"Gerçekten göklerin ve yerin yaratılışında gece ile gündüzün birbiri
ardınca gelişinde temiz akıl sahipleri için elbet ibret verici deliller
vardır." [Al-ilmran 190]
Sureyi sonuna
yaklaşıncaya kadar veya sonuna kadar okumaya devam etti. Abdest alarak, namaz
kılacağı yere gelip iki rekat namaz kıldı. Nihayet yatağına dönüp Allah'ın
dilediği kadar uyudu. Sonra tekrar uyandı ve önceki yaptıklarını aynen yaptı;
dişlerini misvakladı ve iki rekat namaz kıldı, sonra da vitri kıldı."
Ebu Davud der ki: Bu
hadisi bir de İbn-i Fudayl, Husayn'dan şu mana'ya gelen lafızlarla rivayet
etmiştir: ibn Abbas dedi ki: "Resul-i ekrem ağzını misvakladı şu ayetleri
okuyarak abdest aldı; "gerçekten göklerin ve yerin yaratılışında...
"(Al-ilmran 190) diye başlayarak sureyi sonuna kadar okudu."
Diğer tahric: Buhari,
tefsir-i sure, deavat tevhid; Tirmizi,
dua, tabir Müslim, mıisafirîn; Îbn Mace,
İkame; Ahmed b. Hanbel
AÇIKLAMA: Hadis-i şerifteki
"sureyi sonuna yaklaşıncaya kadar veya sonu|na k|dar okudu. "
sözlerindeki şüphe, hadisin ravilerinden Huşeym'e aittir. Nitekim Ebu Davud,
Hadisin sonunda düştüğü notta Husayn'dan gelen rivayette aynı hadisin
"Sureyi sonuna kadar okudu" diye kesin lafızlarla nakledildiğini bize
açıklamaktadır.
Resulullah
(s.a.v.)'in gece okumak için bu ayet-i kerimeyi seçmesindeki hikmetlerden biri,
bu ayet-i kerimede Allah'ın kudret ve azametine, sıfat ve isimlerine büyük bir
delil teşkil eden gece ve gündüzle yer ve göklere dikkat çekilmesidir. Çünkü
gece ve gündüzün düzenli olarak biribirlerini takib etmeleri dünyanın
namütenahi hikmet sahibi bir yaratıcı tarafından özel olarak ve hikmetle
canlıların yaşamasına müsait bir şekilde yaratıldığına, hayatın kör bir
tesadüfün eseri olamayacağına büyük bir delil teşkil eder. Hiç bir akıl ve
insaf sahibi bunu görmezlikten gelemez.
Göklerin
ve yerin yaratılışı ise, akılları hayrete düşürecek kadar esrarengiz ve
dehşetlidir. Bunlar arasındaki ahenkte en ufak bir değişiklik, korkunç infilak
ve zelzelelerle hayatın mahv-ü perişan olup gitmesine sebep olur. Akıllı ve
düşünen kimseler bu açık delilleri görür ve yaratıcısının kudret ve azametini
ayne'l-yakin müşahede eder de "Yarattıklarında akılların bile dona
kalacağı kudret, kuvvet sahibi Allah'ı her türlü nakışlardan tenzih eder ve onu
teşbih ederim" demekten kendini alamaz.
Hadis
alimlerimiz bu ayetle ilgili olarak Ata’dan şu hadisi rivayet etmişlerdir. Ata
bir gün Hz. Aişe validemize: "Resulüllah'ın yaptıklarından en hayran
bırakıcı olanını söyler misin?" diye sormuş. O da şu cevabı vermiş:
"Resulullah'ın
hangi işi hayran bırakıcı değildi ki! Bir gece yatmıştık. Resulullah yorganı
üzerinden iterek kalktı, bana: "Bırak beni Rabbime ibadet edeyim” dedi.
Abdest aldı namaza durdu. Yaşlar göğsünü ıslatıncaya kadar ağladı, rukua vardı
ağladı, secdeye vardı ağladı, başını kaldırdı ağladı. Bilal sabah namazı için
gelinceye kadar bu böylece devam etti. Bunun üzerine:
"Ey
Aişe Allah'a çok şükür eden bir kul olmayayım mı? Allah bu ayeti (Al-i tmran
190) bana bu gece indirdiği halde ben niçin ibadet etmeyeyim?" dedi
ve "Seni tenzih ederim. Cehennem
azabından bizi koru" ayetini bitirerek: "Bu ayeti okuyup da onun
(muhtevası) üzerinde düşünmeyenlere yazıklar olsun" buyurdu.
Ayet-i
kerimede "yer"den tekil olarak, "Arz" diye söz edilirken,
gökten de "gökler" diye çoğul olarak söz edilişindeki hikmete temas
eden Menhel sahibi,"göklerde insanlığın yararlanacağı şeyler pek çoktur.
Yer ise, böyle değildir. Göklerin yerden önce zikredilişi yerden daha şerefli
olduklarındandır" diyor