DEVAM: 110.
Müstehaza'nın Her Namaz İçin Yıkanacağını İşaret Eden Hadisler
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
عَمْرِو بْنِ
أَبِي
الْحَجَّاجِ
أَبُو
مَعْمَرٍ حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْوَارِثِ
عَنْ
الْحُسَيْنِ
عَنْ يَحْيَى
بْنِ أَبِي
كَثِيرٍ عَنْ
أَبِي
سَلَمَةَ
قَالَ
أَخْبَرَتْنِي
زَيْنَبُ
بِنْتُ أَبِي
سَلَمَةَ
أَنَّ
امْرَأَةً كَانَتْ
تُهَرَاقُ
الدَّمَ
وَكَانَتْ
تَحْتَ
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
بْنِ عَوْفٍ
أَنَّ رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
أَمَرَهَا
أَنْ
تَغْتَسِلَ
عِنْدَ كُلِّ
صَلَاةٍ
وَتُصَلِّي و
أَخْبَرَنِي
أَنَّ أُمَّ بَكْرٍ
أَخْبَرَتْهُ
أَنَّ
عَائِشَةَ
قَالَتْ
إِنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ فِي
الْمَرْأَةِ
تَرَى مَا
يُرِيبُهَا
بَعْدَ
الطُّهْرِ إِنَّمَا
هِيَ عِرْقٌ
أَوْ قَالَ
عُرُوقٌ قَالَ
أَبُو دَاوُد
وَفِي
حَدِيثِ
ابْنِ عَقِيلٍ
الْأَمْرَانِ
جَمِيعًا
وَقَالَ إِنْ
قَوِيتِ
فَاغْتَسِلِي
لِكُلِّ
صَلَاةٍ وَإِلَّا
فَاجْمَعِي
كَمَا قَالَ
الْقَاسِمُ
فِي
حَدِيثِهِ
وَقَدْ
رُوِيَ هَذَا
الْقَوْلُ
عَنْ سَعِيدِ
بْنِ جُبَيْرٍ
عَنْ عَلِيٍّ
وَابْنِ
عَبَّاسٍ
رَضِيَ اللَّهُ
عَنْهُمَا
Ebu Seleme (r.a.) şöyle
demiştir: "Zeyneb binti Ebi Seleme bana haber verdi ki; Abdurrahman bin
Avf'in nikahı altında bulunan hanımından devamlı kan geliyordu. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona her namaz vaktinde yıkanmasını ve namazını
kılmasını emretti."
(Yahya
bin Ebi Kesir der ki: Ebu Seleme bana) haber verdi ki: Ümmü Bekr Aişe'nin şöyle
dediğini söyledi: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) temizlendikten
(hayzı bittikten) sonra kendisini şüpheye düşüren bir şey (kan) gören kadın
hakkında: "Bu ancak bir damar (kanı)dır." buyurmuştur."
Ebu Davud derki: (Hayz
geldiğinde namazı terk eder, babındaki) İbn Akil hadisinde; her iki emri (işi)
birlikte zikrederek Kasım'in (aşağıda) dediği gibi "Eğer gücün yeterse her
namaz için yıkan, aksi takdirde cem' et" demiştir.
Bu söz (gücü yeterse her
namaz için gusletmesi aksi halde cem' etmesi), Said bin Cubeyr tarafından, Hz.
Ali ve İbn Abbas (r.anhuma)'dan rivayet edilmiştir.
Diğer tahric: Ümmü
Bekr'in rivayetini sadece İbn Mace tahric etmiştir.
AÇIKLAMA: Bu Hadis, İbn İshak ve
Süleyman bin Kesir'in Zühri'den rivayet ettikleri hadisleri takviye etmektedir.
Bu Hadis için de o hadisler hakkında söylenilenleri söylemek mümkündür. Yani
Rasulullah (s.a.v.)'in Ümmü Habibe'ye her namaz vakti yıkanmasını emretmesi ya
nedb içindir; ya da Ümmü Habibe mütehayyiredir. Resulullah bunu bildiği için
her namazda gusletmesini emretmiştir.
Bu
hadis hakkında Hattabi şunları söylemektedir:
"Bu
hadis muhtasardır, bunda mezkur kadının hali, ne şekilde bir müstehaza olduğu
zikrediimemiştir. Müstehaza olan her kadına her namaz için gusletmek gerekli
değildir. Ümmü Habibe ya hayız günlerini hiç ayırdedememiştir, veya unutmuştur.
Hayzın zamanını, gün adedini ve kanın kesildiği zamanı bilmiyordur. Böyle bir
kadın hiç bir namazını terk edemez ve her namaz vaktinde yıkanması lazımdır.
Kocası hiç bir zaman kendisine yaklaşamaz. Çünkü hayız olduğu günler belli
değildir. Eğer haccediyorsa iki defa tavaf yapması gerekir ve bu tavaflar
arasında on beş gün aralık bulunmalıdır. Ancak bu hayzın azami müddetini on beş
gün kabul edenlerin görüşüdür."
Ayni,
"Hayzın azami müddetini on gün görenlere (Hanefiler) göre iki tavaf
arasında on gün aralık bulunması gerekir" der.
Hattabi'nin,
"Ümmü Habibe mütehayyire idi" şeklindeki mütalaası reddedilmiştir.
Çünkü Müslim'in Bekr bin Mudar'dan yaptığı rivayette Ümmü Habibe'nin istihaza
olmadan Önce mutade olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Hafız İbn Hacer de buna
işaret etmiş ve "Hattabi'nin, Ümmü Habibe'nin mutahayyire olduğuna dair
söylediklerini ihtiyatla karşılamak lazımdır" demiştir.
Hanefilerden
Tahavi de Ümmü Habibe hadisinin her namaz için guslü değil, abdesti emreden
Fatima binti Ebi Hubeyş hadisiyle neshedildiğini söylemiştir.
Bu
rivayetlerin arasını bulmanın en uygun yolu, her namaz için yıkanmayı emreden
Ümmü Habibe hadisindeki guslü nedbe hamletmektir.