SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

TAHARA BAHSİ

<< 264 >>

بَاب فِي إِتْيَانِ الْحَائِضِ

105. Hayızlı Kadına Yaklaşmanın Hükmü

 

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ شُعْبَةَ حَدَّثَنِي الْحَكَمُ عَنْ عَبْدِ الْحَمِيدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ مِقْسَمٍ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي الَّذِي يَأْتِي امْرَأَتَهُ وَهِيَ حَائِضٌ قَالَ يَتَصَدَّقُ بِدِينَارٍ أَوْ نِصْفِ دِينَارٍ قَالَ أَبُو دَاوُد هَكَذَا الرِّوَايَةُ الصَّحِيحَةُ قَالَ دِينَارٌ أَوْ نِصْفُ دِينَارٍ وَرُبَّمَا لَمْ يَرْفَعْهُ شُعْبَةُ

 

İbn Abbas (r.a.) hanımına, hayızlı iken münasebette bulunan kimse hakkında Rasulullah (Sallallahu Akeyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Bir veya yarım dinar sadaka verir (versin)."

 

Ebu Davud dedi ki, "Sahih olan rivayet (burada olduğu gibi) "Bir dinar veya yarım dinar" şeklindedir. Ancak çoğu kere Şu'be bu hadisi Nebi (s.a.v.)'e ref etmemiştir.

 

 

Diğer tahric: Ebu Davud, nikah, Nesai, tahare; hayz; İbn Mace, tahare; Ahmed b Hanbel

 

AÇIKLAMA:     Hayızlı olan kadına yaklaşmanın kesinlikle caiz olmadığını bundan doğacak zararların neler olabileceğini 258. hadiste beyan etmiştik.

 

Bu yasağa uymayıp karısına yaklaşmış olan'ın cezası bu Hadis ile belirlenmiştir. Ancak bu ceza maddi bir ceza değildir. Ekseri ulema tevbe ve istiğfardan sonra maddi ceza ile temizlenileceği görüşündedirler.

 

Hadis-i şeriften, karısına hayızlı iken temasta bulunan bir kimsenin bir veya yarım dinar sadaka vermesinin gerekli olduğu anlaşılmaktadır.

 

Dinar, Latinceden arapça'ya geçmiş bir kelimedir. Latincede "denarius" kelimesinden, o da öşür manasına olan "decem" ıstılahından müştaktır.

 

Fıkıh istilahı olarak halis on dirhem gümüş kıymetindeki altını ifade eder. Bir miskal ağırlığında altın sikkeye de ıtlak olunur.

 

Kamus mütercimi Asım Efendi, Zemahşeri'den naklen dinar'ın 48 arpa ağırlığında altın olduğunu söyler.

 

Zihni Efendi, "Dinar, altın sikkedir; yarım altın lira değerindedir",der.

 

Ömer Nasuhi Efendi de, "Bir dinar bir miskal, yani yüz arpa ağırlığında bulunan attın sikkedir" demektedir.

 

Bir miskal, yirmi kırattan, her kırat da beş arpa miktarından ibarettir. O halde bir miskal 100 arpa ağırlığına denk olur. Bugünkü ölçülerle 4. 1/4 grama eşittir.

 

Hadisin metnindeki "veya" kelimesi şek için değil tenvi' ve taksim içindir. Yani münasebet, hayzın ilk günlerinde olmuşsa bir dinar; sonuna doğru olmuşsa yarım dinar sadaka verileceğini bildirir. Nitekim Tirmizi'nin yaptığı bir rivayette: "Kan kırmızı ise bir dinar; san ise, yarım dinar (sa'daka verir)" [Tirmizi tahare, 103] buyrulmaktadır.

 

Hadisin zahirinden hayızlı iken karısına temasta bulunan kişinin keffaret vermesinin vacip (farz) olduğu anlaşılmaktadır. Ancak konu alimler arasında ihtilaflıdır.

 

İbn Abbas, Hasen eİ-Basri, Said b. Cübeyr, Katade, Evzai, İshak ve bir rivayetinde de Şafii, keffaretin vacip olduğu görüşündedirler. Keffaretin vücubuna hükmedenler, keffaretin cins ve miktarında mütefik değildirler. Bunlardan, Hasen el-Basri ve Said b. Cübeyr, ramazanda cinsi münasebette bulunana kıyas ederek, bir köle azad eder, demişlerdir. Diğerleri ise, bu bab'ın hadisini delil göstererek, -münasebetin zamanına göre- bir veya yarım dinar tasaddukta bulunması gerektiği görüşündedirler.

 

Ata, Şa'bi, Nehai, Mekhul, Zuhri, Eyyub es-Sahtiyani, Sufyan es-Sevri, Leys b. Sa'd, Malik, Ebu Hanife ve ashabı, esah olan rivayetinde Şafii, bir rivayetinde Ahmed b. Hanbel ve selefin cumhuruna göre hayızlı iken karısına temas eden kişiye keffaret vacip değildir. Onun için vacib olan istiğfardır. Eğer temas adetin ilk günlerinde olmuşsa bir dinar, son günlerinde olmuşsa yarım dinar sadaka vermesi menduptur.

 

İbn Abdilberr, "Sadaka icab etmez" diyenin delili bu hadisin muzdarip oluşudur. Bir de "Beraet-i zimmet asıldır" kaidesidir.

 

Hattabi de, "ulemanın ekserisine göre buna bir şey lazım gelmez" dedikten sonra, bunların hadisi mürsel, ya da mevkuf kabul ettiklerini belirtir. Doğru olanın hadisin merfu olduğu görüşünü kaydeder.

 

İbn Seyyidi'n-Nas, hadisin merfu olduğunu tercih ederken, Ebu Bekir el-Hatib, bu mevkuf-merfu münakaşalarının hadisin sıhhatine tesir etmeyeceğini söyler. İbn Dakiki'l-İyd, İbnü'l-Kattan ve Şevkanide hadisin salih olduğunu tercih edenlerdendir.

 

Ebu Davud'un "Şu'be bunu, Rasulullah'a ref' etmeyip, İbn Abbas'tan mevkufen rivayet ettiğini" söylemesi, hadiste bir ızdırap gördüğüne işarettir.

 

Bazı Hükümler

 

1. Kişinin karısı hayızlı iken onunla cinsi temasta bulunması haramdır. Bunda icma vardır.

 

2. Bu durumda münasebette bulunmanın tevbe ve istiğfar'dan sonra dünyalık ceza olarak temas zamanına göre bir veya yarım dinar sadaka vermesi gerekir.

 

 

DEVAM