بَاب
الْمَسْحِ
عَلَى
الْعِمَامَةِ
58. Sarık Üzerine
Meshetmek
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
مُحَمَّدِ
بْنِ حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
سَعِيدٍ عَنْ
ثَوْرٍ عَنْ
رَاشِدِ بْنِ
سَعْدٍ عَنْ
ثَوْبَانَ قَالَ
بَعَثَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
سَرِيَّةً
فَأَصَابَهُمْ
الْبَرْدُ
فَلَمَّا
قَدِمُوا عَلَى
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَمَرَهُمْ
أَنْ
يَمْسَحُوا عَلَى
الْعَصَائِبِ
وَالتَّسَاخِينِ
Sevban (r.a.)'den, şöyle
demiştir: "Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) (bir defa gece baskını
için) Seriyye göndermişti. soğuğa tutuldular. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem)'m yanına döndükleri zaman onlara sarıklarının ve ayakkabılarının
üzerlerine meshetmelerini emretti."
AÇIKLAMA: Sarık üzerine
meshnetmenin caiz olup olmaması mevzuunda şevkani Neylu'l-Evtar'da şunları
söylemektedir: "Ulema sarık üzerine mesh edilmesi hakkında farklı
görüşlere sahiptir.
"Bunlardan
Evzai, Ahmed b. Hanbel, ishak, Ebu Sevr ve Davud b. Ali sarık üzerine meshin
caiz olduğu görüşündedirler. Ancak bu cemaat'in içinden de Ebu Sevr, meshin
caiz olması için sarığın başa abdestli iken giyilmiş olmasını şart koşmuştur.
Görüldüğü gibi Ebu Sevr sarığı meste kıyas etmiştir. Ancak öbürleri ise,
sarığın başa abdestli giyilmiş olmasını şart koşmamışlar, mutlak surette sarığa
mesh yapılabilir demişlerdir. Yine aynı kişiler arasında sarık üzerine yapılan
mesh'in müddeti üzerinde ihtilaf edilmiş; Ebu Sevr mestlere kıyas ederek, sarık
üzerine meshin müddeti aynen mestlerinki gibidir demiş, diğerleri ise, bir şart
koşmamışlardır. Sarık üzerine meshi caiz gören bu ulemanın bu konudaki
delillerinden biri de şu Hadistir:
"Resulullah
(s.a.v.) alnına sarığın üzerine ve mestlerine meshetti..."[Müslim, tahare
81]
"Ulemanın
büyük çoğunluğu ise Hafız İbn Hacer'in Fethu'l-Bari'de naklettiği gibi, sadece
sarık üzerine meshetmenin caiz olmadığı görüşündedirler. Tirmizi ve Sahabe-i
kiramdan bir çokları sadece sank üzerine meshetmenin caiz olamayacağını, ancak
başla birlikte sarığa de meshetmenin caiz olabileceğini söylemşilerdir. Bu
görüş aynı zamanda Süfyan-i Sevri, Malik b. Enes, İbn Mübarek ve Şafii'nin de
görüşüdür. "Ebu Hanife de bu görüştedir.
Bu
görüşte olan ulemanın anlayışına göre, "Yüce Allah başa meshedilmesini
kesinlikle her hangi bir te'vile imkan kalmayacak şekilde farz kılmıştır. Sarık
üzerine mesihle ilgili hadisler ise, te'vile müsaittir. Binaenaleyh böyle kesin
hüküm ifade eden ayet veya hadislerin te'vile müsait olan ayet veya hadislere
tercih edilmesi gerekir. [Şevkani, Ncylu'l-Evtar, I 195] Ayrıca ayaklara meshin
cevazı, mestleri çıkarmanın zorluğundan ileri gelmiştir. Sarık çıkarmakta ise,
böyle bir zorluk yoktur. Bu bakımdan sarığa mesh meşru kılınmıştır.
Sarığa
mesh edilebileceğini ifade eden hadislerse ya mensuhtur, ya da metinde geçen
seriyye için verilmiş özel bir ruhsatla ilgilidir. Maliki mezhebinde kuvvetli
olan görüşe göre; zaruret olmadıkça sarık üzerine veya baştaki (takkeye) serpuş
üzerine mesh yapılmasının caiz olmayacağı yönündedir."