بَاب
فِي
الِاسْتِنْثَارِ
56. Buruna Su Verip
Dışarı Atmak
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مَسْلَمَةَ
عَنْ مَالِكٍ
عَنْ أَبِي
الزِّنَادِ
عَنْ
الْأَعْرَجِ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ إِذَا
تَوَضَّأَ
أَحَدُكُمْ
فَلْيَجْعَلْ
فِي أَنْفِهِ
مَاءً ثُمَّ
لِيَنْثُرْ
Ebu Hureyre (r.a.)'den
rivayet edildiğine göre Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle
buyurmuştur: "Sizden biriniz abdest aldığı zaman burnuna su alsın sonra da
dışarı atsın.”
Diğer tahric: Buhari,
vudu'; Müslim, tahare; Tirmizi, tahare; Nesai, tahare; Ahmed b. Hanbel
AÇIKLAMA: İstinsar, burundaki
suyu dışarı atmak demektir. Hadisin zahiri istinsar ile istinsarın farz
olduğunu ve istinsarın istinşaktan ayrı fakat ona bağlı olarak yapılan bir fiil
olduğunu ifade etmektedir: Binaenaleyh istinşak ve istinsar farzdır ve
istinşak'ın sahih olabilmesi için buruna çekilen suyun dışarı atılması gerekir.
Ulema'dan bir kısmı metinde geçen "Burnuna su alsın sonra da dışarı atsın”
cümlesindeki emirlerin vucub ifade ettiği görüşünden hareket ederek bu hükme
varmışlardır.
İmam
Ahmed, İshak, Ebu Ubeyde, Ebu Sevr ve İbn Münzir bu görüştedirler, ibn Battal
ise, "her ne kadar buruna çekilen suyu dışarı atmanın farz olduğuna dair
icma' bulunduğunu söyleyenler varsa da, bu doğru değildir. Çünkü bunun farz
olmadığına dair icma' bulunduğunu söyleyenler de vardır" diyor. Gerçek
ise, buradaki emrin vucub için değil, nedb için olduğudur. Yani bu emre uymanın
hükmü müstehabdır. Cumhuru ulemanın görüşü de budur. Delilleri ise, Resul-i
Ekrem (s.a.v.)'in, bir a'rabiye abdest almayı öğretirken buruna su çekip dışarı
atmak fülerini göstermemisidir. Eğer gerçekten buruna su çekip dışarı atmak
farz olsaydı Resul-i Zişan bunu A'rabiye mutlaka öğretirdi.
Tirmizi
ve Hakim'in naklettiği bu A'rabi ile ilgili Hadisin metni şöyledir:
"Allah'ın sana emrettiği gibi abdest al."[Tirmizi, salat 110] Bu Hadiste Resul-i Ekrem A'rabiyi ayet-i
kerimeye havale etmiştir. Halbuki ayet-i kerimede burna su verip dışarı atmak
yoktur.
Buruna
su verip dışarı atmak farzdır diyenler ise, şöyle itiraz ediyorlar:
"Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in O A'rabiyi Kur'an'a havale etmekten maksadı,
abdest ayetlerinin ifade ettiği manadan daha kapsamlı bir mana ile ilgilidir.
Şöyleki; Resulullah O A'rabiyi Kur'an'a havale ederken aynı zamanda Kur'anda
Resulullah'a uymayı emreden ayetleri de, dolayısıyla istinşakı da kast etmiş
olabilir. Kaldı ki Resulullah'ın istinşakı ve hatta mazmazayı terk ettiğini rivayet
eden bir kimse görülmemiştir."
Her
ne kadar bu görüş taraftarları bu şekilde kendi görüşlerini müdafaa ediyorlarsa
da gerçekte Resulullah A'rabiyi Kur'an'ın tümüne havale etmemiş, sadece abdest
ayetine havale etmiştir ki, onda da istinşak yoktur. Ayrıca istinşakı Resul-i
Ekrem (s.a.v.)'in terk ettiğine dair bir rivayetin bulunmadığına dair ileri
sürülen iddia da asılsızdır. Zira 135. Hadiste istinşak zikredilmemiştir.
Halbuki farz gibi mutlaka açıklanması gereken bir meselede Nebi'in susması asla
caiz değildir. Çünkü bu tebliğ sıfatına aykırıdır. Bu durum istinşak'ın farz
olmadığını gösterir. Ulemanın açıklamasına göre istinşak ve istinsardaki
hikmet, burnu temizlemek ve şeytanı kovmaktır.
Buhari'nin
rivayet ettiği bir hadiste, "Biriniz uykusundan uyanıp abdest aldı mı üç
defa burnuna aldığı suyu çıkarsın. Çünkü şeytan genzinde geceler"
buyurmuştur.[Buhari, bed'ul-halk II; Müslim, tahare 23; Nesai, tahare 72; Ahmed
b. Hanbel, II, 352]