DEVAM: 51. Nebi
(sallallahu aleyhi ve sellem)’in Abdest Alış Şekli
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ حَرْبٍ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ ح و
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ وَقُتَيْبَةُ
عَنْ
حَمَّادِ
بْنِ زَيْدٍ عَنْ
سِنَانِ بْنِ
رَبِيعَةَ
عَنْ شَهْرِ
بْنِ حَوْشَبٍ
عَنْ أَبِي
أُمَامَةَ
وَذَكَرَ
وُضُوءَ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
قَالَ كَانَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَمْسَحُ الْمَأْقَيْنِ
قَالَ
وَقَالَ
الْأُذُنَانِ
مِنْ
الرَّأْسِ قَالَ
سُلَيْمَانُ
بْنُ حَرْبٍ
يَقُولُهَا
أَبُو
أُمَامَةَ
قَالَ
قُتَيْبَةُ
قَالَ حَمَّادٌ
لَا أَدْرِي
هُوَ مِنْ
قَوْلِ النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَوْ مِنْ
أَبِي
أُمَامَةَ
يَعْنِي قِصَّةَ
الْأُذُنَيْنِ
قَالَ
قُتَيْبَةُ
عَنْ سِنَانٍ
أَبِي
رَبِيعَةَ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
وَهُوَ ابْنُ
رَبِيعَةَ
كُنْيَتُهُ
أَبُو
رَبِيعَةَ
Ebu Ümame (r.a.)
Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in abdest alışını naklederken şunları
söylemiştir: "Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) göz pınarlarını
meshederdi" ve devamla "kulaklar baştandır" buyurdu."
Süleyman İbn Harb
("kulaklar baştandır" cümlesinin) Ebu Umame'nin kendi sözü olduğunu
(yani hadis olmadığını) söylemşitir. Kuteybe'de Hammad'ın kulaklarla ilgili bu
söz hakkında "Bu sözün Nebi (s.a.v.)'e mi, yoksa Ebu Umamg'ye mi ait
olduğunu bilmiyorum" dediğini nakletmiştir. Süleyman bin Harb ile Müsedded
bu hadis'i Sinan b. Rabia'dan rivayet ettiklerini söylerlerken (Ebu Davud'un
diğer şeyhi) Kuteybe (bu hadisi) Sinan Ebu Rabia'nın rivayet ettiğini söylemiştir.
(Aslında bu iki isimden biri aynı kişinin ismi diğeri de künyesidir. Bu noktayı
açıklamak için) Ebu Davud (şöyle) diyor. "O (yani Sinan) Rabia'nın
oğludur. Künyesi de Ebu Rabia'dır. (Yani bu iki isimle kasdedilen şahıs aynı
kişidir.)
Diğer tahric: Tirmizî,
tahare, ibn Mace, tahare (Süleyman b. Har... bölümü hariç)
AÇIKLAMA: Allame Hattabi bu
Hadisin şerhinde şunları söylemiştir: الْمَأْقَيْنِ gözün burun tarafındaki ucudur. Bu kelime şu üç şekilde
okunabilir. 1) Makun 2) Me'kun 3) Mükun. "el-mak" kelimesinin çoğulu
"el-amak" gelirken "muk" kelimesinin çoğulu da
"el-emaki" gelir.
Hadiste
geçen "kulaklar baştandır" ifadesinden maksat kulakların yüzden
olmamasıdır.
Zühri'nin
görüşü de budur, Şa'bi'ye göre ise bu sözle kulakların sadece iç taraflarının
baştan olmadığı ifade edilmek istenmiştir. Dış tarafları bu hükme dahil
olmadığından bu kısımlar baştandır.
Fıkıh
alimlerinden bazılarına göre ise, kulaklar baştandır. Bu görüşte olan fıkıh
alimleri şunlardır, Said bin el-Müseyyeb, Ata, el-Hasen, İbn Sirin, Said b.
Cübeyr, İbrahim en-Nehai, Süfyan es-Sevri ve rey taraftarları. Delilleri ise mevzumuzu teşkil eden Hadistir.
Bu hadis ayrıca İbn Mace, İbn Huzeyme, İbn Hıbban ve Hakim'de rivayet
etmişlerdir. Nesai, bu hadisi takviye eden hadisleri içine alan özel bir bab
açmıştır. Ayrıca Aliyy-ul-kari Mirkat isimli eserinde bu hadisin sıhhatini
ıspatlamıştır. [Birgivi şerh-ul-ehadis el-erbain-75]
İmam
Malik ile İmam Ahmed ve Şafii'ye göre ise kulakların hükmü dış görünüşlerine
tabidir. Yani ne yüz tarafına doğru eğiktir ne de başa doğru dönüktür. İkisiyle
de alakası yoktur. Bu nedenle ne yüzdendir ne de baştandır. Ancak imam
Şafii'nin dışında kalanlar bu hadisi te'vil ederek İmam Şafii'nin görüşünden
farklı şu iki neticeye ulaşmışlardır.
1.
Kulaklar baş'a tabi olduğu için baş ile beraber meshedilirler.
2.
Kulaklar baş gibi meshedilirler, yüz gibi yıkanmazlar. Hadisteki kulakların
başa olan izafesi teşbih izafetidir, tahkik izafeti değildir. Yani kulaklar
hüküm bakımından başa benzerler, onlar gibi meshedilirler, demektir. Yoksa
gerçekten "baştandır" anlamına değildir. "Bir kavmin azatlı
kölesi onlardandır." sözü gibi ki; o azatlı köle, hakikaten neseb (soy)
itibariyle o kavimdendir anlamında değildir. Ancak, yardımlaşma ve diğer akrabalık
hükümleri bakımından o kavmin bir ferdi gibidir, demektir.
Bu
Hadisin ifade ettiği mana, kulakların yıkanma hükmünde yüze dahil olmadığıdır.
Gerçekten insan kulakların yaradılışına bakacak olursa yüzle aralarında bazı
benzerlikler görür ve kulakların da yüz gibi yıkanacağını zannedebilir. Çünkü,
kulaklar da yüz gibi kılsızdır ve duyu organlarının en mühimlerindendir. Duyu
organlarının çoğu da yüzdedir. Bu sebeple kulağın da yüzden olabileceği hükmüne
varabilir. Bu Hadis işte bu yanılmayı önlemektedir.
Hanefi
mezhebine göre, kulaklar başla birlikte ellerde kalan ıslaklıkla meshedilirler.
Delilleri ise 130 numaralı Hadistir.
İmam
Malik ve Ahmed'e göre; kulaklar baş ile beraber meshedilirler. Ancak, kulaklar
için baştan arta kalan eldeki ıslaklık yetmez yeniden el'e su almak lazımdır.
130 numaralı hadisin şerhinde de bunu açıklamıştık.
İbn
Kayyim ise, Rasulullah (s.a.v.)'in kulaklarını meshederken baştan ayrı bir su
alıp onu kullandığı görülmemiştir demektedir.
Müellif
Ebu Davud verdiği ek bilgilerde "kulaklar baştandır" Hadisinin mevkuf
hadis olup, merfu' olmadığı hakkındaki mütalaalarını naklederken konumuz olan
hadis'in ravilerinden Sinan'ın künyesine ait görüşlerini de açıklamış ve
sonuçta Sinan Ebi Rabia ile Sinan b. Rabia'nın aynı kişi olduğunu belirtmiştir.