SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TEVHİD

<< 2450 >>

باب: قول الله تعالى: {ونضع الموازين القسط} /الأنبياء: 47/. وأن أعمال بني آدم وقولهم يوزن.

58. ALLAH TEALA'NIN "BİZ KIYAMET GÜNÜ ADALET TERAZİLERİ KURARIZ" SÖZÜ (Enbiya 47)

Ademoğullarının amelleri ve sözlerinin tartılacağı.

 

وقال مجاهد: القسطاس العدل بالروميَّة، ويقال: القسط مصدر المقسط وهو العادل، وأما القاسط فهو الجائر.

Mücahid "Doğru terazi ile tartın"(İsra 35) ayetindeki "el-kıstas" kelimesinin Rum dilinde "adalet" anlamına geldiğini söylemiştir. "el-Kıst", "adil" demek olan "muksıt" kelimesinin mastarıdır denilmiştir. Buna karşılık "el-kasıt", "cair = cevreden" yani zalim manasınadır demiştir.

 

حدثنا أحمد بن إشكاب: حدثنا محمد بن فضيل، عن عمارة بن القعقاع، عن أبي زرعة، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال:

 قال النبي صلى الله عليه وسلم: (كلمتان حبيبتان إلى الرحمن، خفيفتان على اللسان، ثقيلتان في الميزان: سبحان الله وبحمده، سبحان الله العظيم).

 

[-7563-] Ebu Hureyre r.a.'in nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Rahman'a sevgili, dile hafif, mizanda ağır olan iki kelime vardır ki bunlar subhanallahi ve bi hamdihi, subhanallahi'l-azim'dir" demiştir.

 

 

AÇIKLAMA:  

 

"el-Mevazin", "mizan" kelimesinin çoğuludur. Bunun aslı "mivzan"dır. Buradaki vav, bir önceki harf esre olduğu için "ya" harfine çevrilmiştir. Bilginler bu kelimenin ayette çoğulolarak zikredilmesinden maksadın ne olduğu noktasında ihtilaf etmişlerdir. İhtilafın konusu şudur: Kurulacak terazi her bir şahıs için midir yoksa her amel için midir? Bu durumda çoğul hakiki manada olur ya da ortada sadece bir teraziden başkası olmayacak mıdır? Bu durumda çoğul terazi ye vurulacak amellerin veya şahısların farklılığına binaen olur. Amellerin birden çok olacağını Yüce Allah'ın"Ameli yeğni olana gelince"(Karia 8) ifadesi göstermektedir. Yukarıdaki ayette kelimenin çoğulolarak getirilmesi teraziye onur ve şeref vermek için olabilir. Tıpkı Nuh kavmine sadece bir Nebi gönderildi ği halde Yüce Allah'ın "Kezzebet kavmu Nuhin el-mürselin=Nuh kavmi de Nebileri yalancılıkla suçladılar"(Şuara 105) buyurduğu gibi.

 

Ağır basan görüş, o gün bir tek terazinin olacağı ve amelleri tartılacak olan kimselerin çok olmasının herhangi bir problem teşkil etmeyeceğidir. Çünkü kıyamet ahvali, dünya ahvaline benzemez. Ayette geçen "el-kıst" adalet demektir. Bu kelime ayette her ne kadar tekil olsa da çoğulolan "el-mevazın" kelimesinin sıfatıdır. Ancak "el-adı" kelimesi anlam itibariyle çoğuldur, çünkü mastardır. Taberi "el-kıst" kelimesinin adalet manasına olduğunu söylemiştir ve kelime tekil olduğu halde çoğulolan "el-mevazın" kelimesinin sıfatı kabul etmiştir. Çünkü bu kelime "adlun ve rızan" kelimeleri gibidir.

 

Hanbel b. İshak'ın es-Sünne isimli eserden nakline göre Ahmed b. Hanbel mizanı inkar edenlere reddiye olarak şöyle demiştir:

 

Yüce Allah, Kur'an'da "Biz kıyamet günü için adalet terazileri kuranz" buyurmaktadır. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem kıyamet günü mizan kurulacağından söz etmiştir. Her kim Nebii reddedecek olursa o Yüce Allah'ı reddetmiş olur.

 

"Adem Oğullarının Amelleri ve Sözlerinin Tartılacağı." Çoğu metinlerde ibare bu şekilde geçmektedir. Kabisı ve birtakım alimlerin nakillerinde ise "kavlehum" kelimesi çoğul kipiyle "akvalehum" şeklindedir. Kelimenin çoğul hali, amellere daha uygun düşmektedir. İfadenin zahiri genellik ifade etmektedir. Fakat bundan iki zümre özelolarak ayrılmıştır. Kafirlerin içinde öyleleri vardır ki bunların küfürden başka günahları yoktur, bir de güzel amel işlememişlerdir. Böyle bir kimse hesaba çekilmeksizin ve ameli terazi ye vurulmakslZın cehenneme gidecektir.

 

Mu'minlerin içinde de öyle kimseler vardır ki hiçbir kötülüğü yoktur ve katıksız imanın üzerine bir de birçok güzel amelleri vardır. Bunlar ve Yüce Allah'ın kendilerine katmayı dilediği kimseler -yetmiş bin kıssasında geçtiği üzere- hesapsız cennete gireceklerdir. Bunlar sırat köprüsünden göz alan şimşek, rüzgar ve cins at1ar gibi hızla geçeceklerdir. Bu kafirlerden ve mu'minlerden oluşan iki zümrenin dışındakiler hesaba çekilecekler, amelleri teraziye vurulacaktır. Kafirlerin hesaba çekileceğini ve amellerinin tartılacağını Yüce Allah'ın el-Mü'minun suresindeki şu ifadesi göstermektedir:

 

"Artık kimlerin (sevap) tartıları ağır basarsa işte bunlar kurtuluşa erenlerdir. Kimlerin de tartıları hafif gelirse, artık bunlar da kendilerine yazık etmişlerdir; ebedi cehennemdedirier, ateş yüzlerini yakar; orada suratları çirkin ve gülünç bir halde bulunurlar. Size ayetlerim okunurdu da siz onları yalanlardınız değil mi?"(Mu'minun 102- 105)

 

Ebu İshak şöyle demiştir: ez-Zeccac'ın ifadesine göre ehl-i sünnet terazinin (mizan) varlığına, kıyamet günü kulların amellerinin tartılacağına, terazinin bir dili iki kefesinin bulunacağına ve bunların amellerle inip kalkacağına iman noktasında icma etmişlerdir. Mutezile, teraziyi inkar etmiş ve bu "Allah'ın adaletinden ibarettir" demiş, böylece Allah'ın kitabına ve sünnete muhalif olmuştur. Çünkü Yüce Allah amelleri tartmak için teraziler kuracağını haber vermiştir. Bundan maksadı kulların kendi nefislerine şahit olabilmeleri için amellerini temsili bir şekilde görmeleridir.

 

Ağır basan çoğunluğun görüşüdür. Ebü'l-Kasım elLalekal'nin, es-Sünne'de nakline göre Selman şöyle demiştir:  Terazi kurulur, onun iki kefesi vardır. Bunlardan birisine gökler, yeryüzü ve bunların içindekiler konsa alabilecek kapasitededir.

 

TIbl'nin görüşü şöyledir: Denildiğine göre amel defterleri tartılacaktır. Amellere gelince onlar birer arazdır. Dolayısıyla onlar ağırlık ve hafifljkle nitelenmezler. Gerçek olan, ehl-i sünnetin dediği gibi o anda amellerin bir bedene bürüneceği ve cisim halini alacağıdır. Böylece itaatkarların amelleri güzel, kötülük işleyenlerin amelleri ise çirkin bir şekilde olacaktır ve sonra bunlar tartılacaktır. Sahih olan görüş, tartıya vurulacak olan amellerin kendisi olduğudur.

 

"el-Kıst", "adil" demek olan "muksıt" kelimesinin mastarıdır denilmiştir. Buna karşılık "el-kasıt", "dıir=cevreden" yani zalim manasındadır demiştir. el-Ferra "el-kasıtun", "zulmedenler", "el-muksitun" ise adil olanlardır demiştir.

 

"Rahmana sevgili, dile hafif, mizanda ağır olan iki kelime vardır ki ... " Buradaki "kelimetani" haber (yüklem) ve "habıbetani" ile ondan sonrası sıfattır. Mübteda (özne) suübhanallah ve onu izleyen kelimedir. Haberin (yüklemin) önce söylenmesindeki nükte, bunu dinleyeni mübtedaya teşvik etmektir. Haberin vasfı konusunda ifade, ne kadar uzun olursa ona öncelik vermek daha güzel olur. Çünkü güzel vasıfların çokluğu onu duyanda bir şevk ve arzu uyandırır.

 

Hadiste özellikle "er-rahman" kelimesinden söz edilmiştir. Çünkü hadisten maksat Yüce Allah'ın kullarına rahmetinin genişliğini beyan etmektir. Zira o az bir amele çok sevap vermektedir.

 

"Dile hafif, mizanda ağır." Yüce Allah amelin azlığını ve sevabın çokluğunu vurgulamak için bu ikisini hafiflik ve ağırlıkla nitelemiştir. Bu üç lafızda çok tatlı bir seci' vardır.

 

"Bi hamdihi." Bu ifadenin manası, beni başarılı kıldığı için Allah'ı ona olan hamdimle birlikte tesbih ederim demektir. Bazıları bu harfin atıf harfi olduğunu belirtmişlerdir. Buna göre cümle şöyle olur: Allah'ı tesbih ederim ve onun hamdine yapışınm.

 

"Subhanallahj'l-azim'dir." İbn Battal şöyle demiştir: Zikrin fazileti hakkında gelen bu faziletli ameller dinde şeref ve kemal sahibi kimseler içindir. Haramdan ve büyük günahlardan temizlik buna örnektir. Sakın zikre devam edip, bunun yanında nefsani arzularından dilediğinde ısrarlı olan, Allah'ın dinini ve haramlarını çiğneyen kimsenin temizlenmiş ve kutsanmış kimselere dahil olup, beraberinde takva ve salih amel bulunmaksızın sırf dilden bazı şeyleri tekrar etmekle onların mertebelerine ereceğini zannetme!

 

Hocamız Şeyhü'l-İslam Siracuddin el-Bulk!n! Buharl'nin Sahih'inin bablarının münasebeti hakkında konuşurken şöyle dedi: İsmetin (korunmuşluğun) aslı ve esası en başta ve en sonda Yüce Allah'ın tevhidinden geçer. Bundan dolayı İmam Buhari eserini Tevhid Bölümüyle noktaladı. Felaha ermiş kimsenin hüsrana uğrayandan ayrıldığı şeylerin en sonuncusu, terazinin ağır basması veya hafif gelmesidir. Bundan dolayı İmam Buhari tevhidi eserindeki başlıkların en sonuna koydu. Bu esere "İnneme'l-a'malu binniyat=ameller ancak niyetlere göredir" hadisiyle başladı. Bu, dünyayla ilgilidir. Eserini amellerin kıyamet günü tartılacağı hadisiyle noktaladı. Böylece bu amellerden ancak sırf Allah'a halis niyetle yapılanın ağır basacağına işaret etti. Onun zikrettiği hadiste hem teşvik ve hem de hafifletme vardır. İmam Buhari, hadiste sözü edilen zikrin tekrarlanmasına teşvik etmiştir. Çünkü bunu Rahman sevmektedir ve o amel olması açısından hafif, ama sevabı izhar etmesi bakımından ağırdır. Bu hadis, büyük bir üslup üzere sıralanmış oldu. O da şudur:

 

Rabbin sevgisi daha öncec;lir. Kulun zikri ve zikrin lisana hafifliği daha sonradır. Bundan sonra kıyamet günü bu iki kelimedeki büyük ve faydalı sevabı beyan etti.

 

Biz de şunu ekleyelim: Bu hadis, sözü edilen zikri devamlı okumaya teşvikin dışında başka sonuçlar da taşımaktadır. Fazlu't-Tesb!h başlığı altında bir başka yoldan Ebu Hureyre'nin naklettiği bir diğer hadisin lafzı şöyledir: "Her kim günde yüz kere 'Subhanallahi ve bi hamdihi' derse günahları denizin köpükleri kadar{ çok} bile olsa silinir. "(Buhari, Deavat)

 

Subhanallahi ve bi hamdihi sözünde böyle bir fayda sabit olursa bir de buna "Subhana'l-lahi'l-az!m" eklendiğinde öyle anlaşılıyor ki, bunların o zikre uygun, bol sevap elde etmeye vesile olduğudur. Ayrıca birinci kelimeyi söyleyen kimsenin, -mesela günahları olmasa- o bu kadar ağırlıkta bir sevap elde eder. Hadisten yapılması teşvik edilen fiilin haber kipiyle ifade edilebileceği anlaşılmaktadır. Zira bu hadisin ifade akışından maksat, hadiste geçen zikri devamlı olarak okuma emridir. "Kelimetani" hadisinde nasıl ki haber (yüklem) mübtedadan (özne) öne geçmiş ise bu hadiste de mübteda (özne) habere (yüklem) takdim edilmiştir. Bunda da bedı' sanatı açısından mukabele, münasebe ve sed'de muvazene vardır. Çünkü Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem (habıbetani Ii'r-Rahman değil de) "habfbetani ile'r-Rahman=Rahman'a sevimli iki kelime" ifadesini kullanmaktadır.

 

 

BİLMİYORUM! EĞER TÜMÜNÜ OKUDUYSAN : HADİ, ALİM, HAKİM, KADİR HALİM, REZZAK, MUCİD, … HAYY VE KAYYUM OLAN ALLAHU AZİMU’Ş-ŞAN BANA VE SANA RAHMET ETSİN HAYIRLI İLİM BAHŞETSİN.

 

 

BİTTİ