باب: قول الله
تعالى: {تعرج
الملائكة
والروح إليه}
/المعارج: 4/.
وقوله جل
ذكره: {إليه
يصعد الكلم
الطيب} /فاطر: 10/.
23. ALLAH TEALA'NIN "MELEKLER VE RUH (CEBRAİL) ORAYA
MİKTARI (DÜNYA SENESİ İLE) ELLİBİN YIL OLAN BİR GÜNDE YÜKSELİp
ÇlKAR"(Mearic 4) SÖZÜYLE "ONA ANCAK GÜZEL SÖZLER
YÜKSELİR"(fatıır 10) SÖZÜ
وقال أبو
جمرة، عن ابن
عباس: بلغ أبا
ذر مبعث النبي
صلى الله عليه
وسلم، فقال
لأخيه: اعلم
لي علم هذا
الرجل، الذي
يزعم أنه
يأتيه الخبر
من السماء.
Ebu Cemre'nin nakline göre İbn Abbas şöyle demiştir: Ebu Zer'e,
Nebi s.a.v.'in Nebi olarak gönderildiği haberi ulaştığında kardeşine
"Benim için şu kendisine semadan haber gelmekte olduğunu söyleyen adamın
ilmini öğren" dedi.
وقال مجاهد:
{العمل
الصالح} /فاطر: 10/:
يرفع الكلم
الطيب. يقال:
{ذي المعارج}:
/المعارج: 3/:
الملائكة
تعرج إلى الله.
Mücahid "Salih amel güzel kelimeyi yükseltir",
"zi'l-mearic"in manası meleklerdir ki onlar Allah'a yükselirler
deniyor demiştir.
حدثنا
إسماعيل:
حدثني مالك،
عن أبي الزناد،
عن الأعرج، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه:
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال:
(يتعاقبون
فيكم: ملائكة
بالليل
وملائكة
بالنهار، ويجتمعون
في صلاة العصر
وصلاة الفجر،
ثم يعرج الذين
باتوا فيكم،
فيسألهم، وهو
أعلم بكم، فيقول:
كيف تركتم
عبادي؟
فيقولون:
تركناهم وهم
يصلُّون،
وأتيناهم وهم
يصلُّون).
[-7429-] Ebu Hureyre'nin nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"(Her gün) bir grup melek geceleyin, diğer bir grup melek de
gündüzün birbirlerini izleyerek size gelirler. Bunlar sabah ile ikindi
namazıarında buluştuktan sonra aranızda kalmış olanlar semaya yükselirler.
Rableri onların hallerini en iyi bilir iken yine meleklere 'Kullarımı ne halde
bıraktınızP' diye sorar. Onlar da 'Onları namaz kılarlarken bıraktık, nitekim
namaz kılarlarken bulmuştuk" cevabını verirler.
وقال خالد بن
مخلد: حدثنا
سليمان: حدثني
عبد الله بن
دينار، عن أبي
صالح، عن أبي
هريرة قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (من تصدق
بعدل تمرة من
كسب طيب، ولا
يصعد إلى الله
إلا الطيب،
فإن الله
يتقبَّلها
بيمينه، ثم
يربِّيها لصاحبها
كما يربِّي
أحدكم
فَلُوَّهُ،
حتى تكون مثل
الجبل). ورواه
ورقاء، عن عبد
الله بن دينار،
عن سعيد بن
يسار، عن أبي
هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (ولا
يصعد إلى الله
إلا الطيب).
[-7430-] Ebu Hureyre r.a.'in nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"Her kim helal kazancından bir tek hurma değerinde bir şey
sadaka verirse -ki Allah Teala'ya helal olandan başkası yükselmez- şüphesiz
Allah onu sağ eliyle kabul eder. Sonra o tek hurma kadar sadakayı dağ gibi
oluncaya kadar sizden birbirinizin tayını dikkatle büyüttüğü gibi sadaka sahibi
için büyütür."
حدثنا عبد
الأعلى بن
حمَّاد: حدثنا
يزيد بن زريع:
حدثنا سعيد،
عن قتادة، عن
أبي العالية،
عن ابن عباس:
أن
نبي الله صلى
الله عليه
وسلم كان يدعو
بهن عند
الكرب: (لا إله
إلا الله
العظيم
الحليم، لا
إله إلا الله
رب العرش
العظيم، لا
إله إلا الله
رب السماوات،
ورب العرش
الكريم).
[-7431-] İbn Abbas'ın nakline göre Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem sıkıntı ve şiddet zamanlarında şöyle dua ediyordu:
"La ilahe illaIlahu'l-azimu'l-Halim, La ilahe illaIlahu
Rabbu'l-arşi'l-azim, la ilahe illallahu Rabbu's-semavati ve
Rabbu'l-arşi'l-kerim
--------
Meali:Yüce ve hilm sahibi Allah'tan başka ilah yoktur, büyük
arşın Rabbi olan Allah 'tan başka ilah yoktur, göklerin ve şerefli arşın Rabbi
olan Allah'tan başka ilah yoktur. "
حدثنا قبيصة:
حدثنا سفيان،
عن أبيه، عن
ابن أبي نعم،
أو أبي نعم - شك
قبيصة - عن أبي
سعيد الخدري
قال: بُعث إلى
النبي صلى
الله عليه
وسلم بذهبية
فقسمها بين
أربعة.
وحدثني إسحق
بن نصر: حدثنا
عبد الرزاق:
أخبرنا
سفيان، عن
أبيه، عن ابن
أبي نعم، عن
أبي سعيد
الخدري قال:
بعث
عليٌّ، وهو في
اليمن، إلى
النبي صلى
الله عليه
وسلم بذهبية
في تربتها،
فقسمها بين
الأقرع بن
حابس
الحنظلي، ثم
أحد بني
مجاشع، وبين عيينة
بن بدر
الفزاري،
وبين علقمة بن
علاثة العامري،
ثم أحد بني
كلاب، وبين
زيد الخيل الطائي،
ثم أحد بني
نبهان،
فتغيَّظت
قريش
والأنصار،
فقالوا: يعطيه
صناديد أهل
نجد ويدعنا،
قال: (إنما أتألَّفهم).
فأقبل رجل
غائر
العينين،
ناتئ الجبين،
كثُّ اللحية،
مشرف
الوجنتين،
محلوق الرأس،
فقال: يا محمد
اتق الله،
فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم: (فمن
يطيع الله إذا
عصيته،
فيأمنني على
أهل الأرض،
ولا تأمنوني).
فسأل رجل من
القوم قتله -
أراه خالد بن
الوليد -
فمنعه النبي
صلى الله عليه
وسلم، فلما
ولَّى قال النبي
صلى الله عليه
وسلم: (إن من
ضئضئ هذا
قوماً يقرؤون
القرآن، لا
يجاوز
حناجرهم،
يمرقون من
الإسلام مروق
السهم من
الرميَّة، يقتلون
أهل الإسلام
ويدعون أهل
الأوثان، لئن أدركتهم
لأقتلنَّهم
قتل عاد).
[-7432-] Ebu Said el-Hudri şöyle demiştir: Ali b. Ebi
Talib Yemen'de bulunduğu sırada Nebie toprağı içinde altın madeni göndermişti.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu altını el-Akra b. Habis el-Hanzall, Mücaşi'
oğullarından biri ve Uyeyne b. Bedr el-Fezarı ile Alkame b. Ulase eı-Amirı
arasında sonra Kilab oğullarından biriyle Zeyd el-Hayy et-Taı arasında, sonra
Nebhan oğullarından biri arasında taksim etti. Bu taksim nedeniyle Kureyş ile
ensar öfkelendiler ve "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Necd
ahalisinin kodamanlarına veriyor da bizleri terk ediyor!" dediler.
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Ben ancak (İslam'da sebat etmeleri
için) onları alıştırıyorum!" buyurdu. Bu sırada iki gözü çökük, alnı
yüksek, sık sakallı, elmacık kemikleri çıkık, başı traşlı bir kişi geldi ve
"Ya Muhammed! Allah'tan kork!" dedi.
Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Ben Allah'a
asi olursam o halde Allah'a itaat eden kim? O beni yeryüzü halkı üzerine emin
kılıyor. Sizler beni emin saymıyor musunuz?" dedi. O topluluktan bir adam
Nebie itiraz edeni öldürmek istedi. Zannederim ki o Halid 15. Velid idi. Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunu yapmasına engeloldu. Sonra o Nebie itiraz eden
adam arkasına dönüp gittiği zaman Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle
buyurdu:
"Şunun soyundan öyle bir kavim türeyecektir ki onlar Kur'an
okuyacaklar fakat okudukları Kur'an boğazlarından öteye geçmeyecektir. Onlar ok
avı delip çıktığı gibi İslam'dan çıkacaklar, onlar müslüman halkı öldürecekler
ve puta tapanları bırakacaklardır. Eğer ben onların zamanlarına erişmiş
olsaydım muhakkak onları Ad kavminin öldürülüşü gibi öldürürdüm!"
حدثنا
عيَّاش بن
الوليد: حدثنا
وكيع، عن الأعمش،
عن إبراهيم
التيمي عن
أبيه، عن أبي
ذر قال:
سألت
النبي صلى
الله عليه
وسلم عن قوله:
{والشمس تجري
لمستقرٍّ
لها}. قال:
(مستقرُّها
تحت العرش).
[-7433-] Ebu Zer' r.a. şöyle demiştir: Ben Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e
"Veşşemsu tecri li mustekarrin lehu = güneş kendisi için belirlenen
yerde akar (döner)"(Yasin 38) ayetini sordum. Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem "Onun karargahı (müstekam) arşın altındadır" dedi.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Birinci ayete gelince, İmam Buhari bu ayetin tefsiri hakkında son
açıklamaya işaret etmiştir ki bu Ferra'nın görüşüdür. "el-Mearic",
Yüce Allah'ın sıfatlarından olup, o kendini bu şekilde nitelemiştir. Zira
melekler ona doğru yükselmektedirler. Bir başkası ise "zi'l-mearic"in
manasının yüksek dereceler olduğunu söylemiştir.
Beyhaki'nin Ali b. Ebi' Talha'dan nakline göre İbn Abbas bu
ayeti tefsir ederken şöyle demiştir: "el-Kelimu't-tayyibu" Allah'ı
zikirdir, "el-amelu's-salihu" Allah'ın koyduğu farzları eda etmektir.
Her kim Allah'ı zikreder, O'nun farizalarını yerine getirmezse onun kelamını
reddetmiş olur. el-Ferra'nın görüşüne göre salih amel güzel sözleri yukarı
yükseltir. Bir başka ifadeyle güzel sözler beraberinde salih amel olduğu
takdirde kabul edilir.
Rağıb şöyle der: "el-Uruc" yukarıya doğru yükselmek
demektir. Ebu Ali elKa1i', el-Bari' isimli eserinde şöyle der:
"el-Mearic", "ma'rec" kelimesinin çoğuludur. Tıpkı
"el-masaid" kelimesinin "mas'ad" kelimesinin çoğulu olduğu
gibi . . "el-Uruc" yukarıya doğru yükselmek demektir.
Beyhaki' şöyle der: Güzel sözün ve hoş sadakanın yukarıya
yükselmesi onların kabul edilmesi demektir. Meleklerin yukarıya yükselmesi ise
gökteki bulundukları yere doğru yükselmeleridir. Bu ifadede yer alan
"ilallah=Allah'a doğru" ifadesi ise selef bilginlerinden daha önce naklettiğimiz
üzere işi ona havale etmek anlamındadır.
Buhari' bu başlık altında dört hadise yer vermiştir ki bunların
bazılarında aynı rivayet yolu üzerine ziyadelik vardır.
Ebu Hureyre'nin naklettiği birinci sırada yer alan "(her
gün) birtakım melekler geceleyin, diğer birtakım melekler de gündüzün
birbirlerini müteakip size gelirler" hadisinin açıklaması SaıM Bölümünün
baş taraflarında geçmişti. Ebu Said'in rivayet ettiği dördüncü sırada yer alan
hadisin geniş bir açıklaması Fiten Bölümünde geçmişti.