SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TEVHİD

<< 2408 >>

باب: قول الله تعالى: {وكان الله سميعاً بصيراً} /النساء: 134/.

9. ALLAH TEALA'NIN "ALLAH HER ŞEYİ İŞİTEN VE HER ŞEYİ GÖRENDİR." SÖZÜ (Nisa 58, 134)

 

وقال الأعمش، عن تميم، عن عروة، عن عائشة قالت: الحمد لله الذي وسع سمعه الأصوات، فأنزل الله تعالى على النبي صلى الله عليه وسلم: {قد سمع الله قول التي تجادلك في زوجها}. /المجادلة: 1/.

A'meş'in Temim vasıtasıyla Urve'den nakline göre Aişe r.anha şöyle demiştir: İşitmesi bütün sesleri ihate eden Allah'a hamdolsun! Bunun üzerine Yüce Allah "Kocası hakkında seninle tartışan kadının sözünü Allah işitmiştir"(Mücadele 1) ayet-i kerimesini indirmiştir.

 

حدثنا سليمان بن حرب: حدثنا حمَّاد بن زيد، عن أيوب، عن أبي عثمان، عن أبي موسى قال:

 كنا مع النبي صلى الله عليه وسلم في سفر، فكنا إذا علونا كبَّرنا، فقال: (اربعوا على أنفسكم، فإنكم لا تدعون أصمَّ ولا غائباً، تدعون سميعاً بصيراً قريباً). ثم أتى عليَّ وأنا أقول في نفسي: لا حول ولا قوة إلا بالله، فقال لي: (يا عبد الله بن قيس، قل لا حول ولا قوة إلا بالله، فإنها كنز من كنوز الجنة). أو قال: (ألا أدلك). به.

 

[-7386-] Ebu Musa el-Eş'ari şöyle demiştir: Bizler Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in maiyetinde bir seferde bulunduğumuz sırada, yüksek bir yere çıktığımız zaman, yüksek sesle tekbir getirirdik. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem

 

"Nefislerinize acıyınız! Çünkü sizler ne bir sağırı çağırıyorsunuz, ne de bir gaibe sesleniyorsunuz. Muhakkak ki sizler iyi işiten, mükemmel gören ve size çok yakın olan Allah'a dua ediyorsunuz" buyurdu. Ebu Musa dedi ki: Sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem benim üzerime geldi. O sırada ben gönlümden "La havle ve la kuwete illa billah=her çare ve kuwet ancak Allah ile olur" diyordum. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana

 

"Ey Abdullah b. Kays! La havle ve la kuvvete illa billah sözünü söyle, çünkü o cennet hazinelerinden bir hazinedir" buyurdu ya da "Sana cennet hazinelerinden birini göstereyim mi?" dedi.

 

 

حدثنا يحيى بن سليمان: حدثني ابن وهب: أخبرني عمرو، عن يزيد، عن أبي الخير: سمع عبد الله بن عمرو:

 أن أبا بكر الصديق رضي الله عنه قال للنبي صلى الله عليه وسلم: يا رسول الله، علمني دعاء أدعو به في صلاتي. قال: (قل: اللهم إني ظلمت نفسي ظلماً كثيراً، ولا يغفر الذنوب إلا أنت، فاغفر لي من عندك مغفرة، إنك أنت الغفور الرحيم).

 

[-7387 - 7388-] Abdullah b. Amr'ın nakline göre Ebu Bekir Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e "Ya Resulallah! Bana bir dua öğret de onunla namazım (ın sonunda) dua edeyim" dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem de ona

 

Allahumme innfzalemtu nefsfzulmen kesfran ve la yağfiruzzünube illa ente. Fağfirli min ındike mağfiraten. İnneke entel ğafururrahim = Ya Allah! Şüphesiz ben kendime çok zulmettim. Günahları mağfiret eden de ancak sensin. Öyle ise kendi katından gelen bir mağfiret ile bana mağfiret et. Şüphesiz gafur, rahim sensin! de" buyurdu .

 

 

حدثنا عبد الله بن يوسف: أخبرنا ابن وهب: أخبرني يونس، عن ابن شهاب: حدثني عروة: أن عائشة رضي الله عنها حدثته:

 قال النبي صلى الله عليه وسلم: (إن جبريل عليه السلام ناداني قال: إن الله قد سمع قول قومك وما ردُّوا عليك).

 

[-7389-] Urve'nin, Aişe r.anha'den nakline göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 

"(Ben Taiften eli boş döndüğümde) Cebrail bana nida edip şöyle dedi: Allah, kavminin senin hakkında dediklerini muhakkak işitti ve onların senin davetini reddetmelerini de işitti. "

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Yüce Allah'ın 'Allah her şeyi işiten ve her şeyi görendir' sözü." İbn Battal şöyle demiştir: İmam Buharl'nin bu bölümden maksadı "Seml'un basir"in manası, "alim=çok bilen"dir diyenlere cevap ve reddiyedir. İbn Battal şöyle devam eder: Bu görüşü savunan kimsenin Allah'l gökyüzünün yeşil olduğunu bilip, onu görmeyen körle ve insanların birtakım sesleri olduğunu bilip, bunu duymayan sağırla bir tutması gerekir. Şüphe yok ki işiten ve gören, kemal sıfatı açısından bunlardan birine sahipken, diğerinden mahrum olandan daha mükemmeldir. Onun her şeyi işiten ve gören olması, çok bilen olmasına ilaveten daha fazla bir özellik ifade eder. Onun her şeyi işiten ve gören olması, kulakla işitip, gözle görmesini gerektirir. Tıpkı "alim" olmasının, ilimle biliyor olmasını gerektirdiği gibi. Onun her şeyi işiten ve gören olması ile kulak ve göz sahibi olması arasında hiçbir fark yoktur. İbn Battal bu, kesin olarak ehl-i sünnetin benimsediği görüştür demiştir.

 

Beyhaki, el-Esma ve's-Sıfat isimli eserinde şöyle der: "es-Semi'" kulağı olup, işitilme özelliği olan şeyleri duyan, "el-basir" görülebilen şeyleri idrak ettiği bir göze sahip olan demektir. Bunların her ikisi Yüce Allah açısından kendi zat ı ile kaim bir sıfattır. Ayet-i kerime ve bu başlık altında yer alan hadisler, "Allah'ın her şeyi işiten ve gören olmasının her şeyi bilen anlamına geldiğini iddia eden" kimselere red anlamı taşımaktadır. Beyhaki bundan sonra Ebu Davud'un Müslim'in şartını taşıyan güçlü bir isnadla Ebu Yunus'tan naklettiği Ebu Hureyre hadisine yer verır.

 

Buna göre Ebu Hureyre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şu ayeti okuduğunu ifade etmiştir: "Allah size mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işiten ve her şeyi görendir."(Nisa,58) Ebu Hureyre bu ayeti okurken iki parmağını kullanmıştır. Ebu Yunus, Ebu Hureyre baş parmağını kulağına şehadet parmağını gözünün üstüne koydu demiştir.(Ebu Davud, Sünne) Beyhaki şöyle der: O bu hareketiyle insandaki bulunduğu yere işaret ederek Yüce Allah'ın kulağının ve gözünün var olduğuna işaret etmek istemiştir. Yine o, Allah'ın kulağının ve gözünün olduğunu vurgulamak istemiş, bundan maksadın ilim ve bilgi olmadığına işaret etmek istemiştir. Şayet böyle olsaydı, Ebu Hureyre kalbine işaret ederdi. Çünkü ilmin mahalli kalptir.

 

Bu başlık altında üçüncü sırada zikredilen Abdullah b. Amr hadisine göre Ebu Bekir Sıddik "Ya Resulallah! Bana bir dua öğret" demiştir. Namazın Sıfatları başlığının son kısımlarında ve Daavat Bölümünde bu hadis açıklamasıyla birlikte geçmişti.

 

İbn Battal hadisin Buhari'nin attığı başlıkla olan ilişkisine şöyle işaret etmiştir: Ebu Bekir'in Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendisine öğretirken yaptığı dua, Yüce Allah'ın onun duasını işitmesini ve karşılığında mükafatını vermesini gerektirmektedir.