SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

HABER-İ VAHİD

<< 2371 >>

باب: بعث النبي صلى الله عليه وسلم الزبير طليعة وحده.

2. NEBİ S.A.V.İN ZÜBEYR'İ DÜŞMAN'IN DURUMUNU ÖĞRENİP HABER GETİRMESİ İÇİN TEK BAŞINA ÖNCÜ VE CASUS OLARAK GÖNDERMESİ

 

حدثنا عليّ بن عبد الله: حدثنا سفيان: حدثنا ابن المنكدر قال: سمعت جابر بن عبد الله قال:

 ندب النبي صلى الله عليه وسلم الناس يوم الخندق فانتدب الزبير، ثم ندبهم فانتدب الزبير، ثم ندبهم فانتدب الزبير، فقال: ( لكل نبي حواريٌّ، وحواريَّ الزبير).

قال سفيان: حفظته من ابن المنكدر، وقال له أيوب: يا أبا بكر حدِّثهم عن جابر، فإن القوم يعجبهم أن تحدِّثهم عن جابر، فقال في ذلك المجلس: سمعت جابراً - فتتابع بين أحاديث سمعت جابراً - قلت لسفيان: فإن الثوريَّ يقول: يوم قريظة، فقال: كذا حفظته منه كما أنك جالس، يوم الخندق. قال سفيان: هو يوم واحد، وتبسَّم سفيان.

 

[-7261-] Cabir b. Abdullah r.a. şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hendek günü bana kim (düşman ile ilgili haber getirebilir diye) ashabına çağrıda bulundu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bu isteğine ZUbeyr icabet etti. Sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu isteğinı tekrarladı. Aynı şekilde bu isteğe ZUbeyr icabet etti. Sonra yine böyle bir istekte bulundu. Bu sefer yine ZUbeyr icabet etti. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Her Nebiin bir havarisi vardır, benim havarim ZUbeyr'dir" buyurdu ..

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ZUbeyr' i düşmanın durumunu öğrenip haber getirmesi için tek başına öncü ve casus olarak göndermesi" başlığıyla İmam Buhari bu konuda Cabir hadisine yer vermiştir. Bu, haber-i vahide göre amel etmenin caizliğine dair zikredilen ondördüncü hadis yukarıda geçti. Bu hadisin açıklaması Cihad bölümünde de ayrıca geçmişti.

 

باب: قول الله تعالى: {لا تدخلوا بيوت النبيِّ إلا أن يؤذن لكم}

3. YÜCE ALLAH'IN; "SİZE İZİN VERİLMEDİKÇE NEBİ'İN EVİNE GİRMEYİN. ANCAK DAVET EDİLDİĞİNİZ VAKİT GİRİN"(Ahzab 53) SÖZÜ

 

/الأحزاب:53/. فإذا أذن له واحد جاز.

Eğer ona bir kişi (vahid) izin verirse içeri girmek caiz olur.

 

حدثنا سليمان بن حرب: حدثنا حمَّاد، عن أيوب، عن أبي عثمان، عن أبي موسى:

 أن النبي صلى الله عليه وسلم دخل حائطاً وأمرني بحفظ الباب، فجاء رجل يستأذن، فقال: (ائْذَن له وبشِّره بالجنة). فإذا أبو بكر، ثم جاء عمر فقال: (ائذن له وبشِّره بالجنة). ثم جاء عثمان فقال: (ائذن له وبشِّره بالجنة).

 

[-7262-] Ebu Musa r.a. şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir bahçeye girdi, bana kapıyı bekleyip, korumamı emretti. Biraz sonra bir adam geldi ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına girmek için izin istedi. (Ben bu isteği Nebie arz ettim.) Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem

 

"Ona izin ver ve cennetle müjdele!" buyurdu. Bu gelen Ebu Bekir'di. Sonra Ömer geldi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Ona da izin ver ve onu da cennetle müjdele!" buyurdu. Sonra Osman geldi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Ona da izin ver ve onu da cennetle müjdele!" buyurdu.

 

 

حدثنا عبد العزيز بن عبد الله: حدثنا سليمان بن بلال، عن يحيى، عن عبيد بن حُنَين: سمع ابن عباس، عن عمر رضي الله عنهم قال:

 جئت فإذا رسول الله صلى الله عليه وسلم في مشربةٍ له، وغلام لرسول الله صلى الله عليه وسلم أسود على رأس الدرجة، فقلت: قل هذا عمر بن الخطاب، فأذن لي.

 

[-7263-] Ömer r.a. şöyle demiştir: "Ben (kadınlardan ayrı bir yere çekildiği zaman) geldim ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i yüksekçe bir oda içinde buldum. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bulunduğu odanın merdiveni başında siyah bir hizmetçisi vardı. Ona "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e söyle bu gelen Ömer b. el-Hattab'tır" dedim. Akabinde Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem içeri girmeme izin verdi."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Eğer ona bir kişi (vahid) izin verirse içeri girmek caiz olur." Başlığıyla bu hadisten hükmün nasıl çıkarılacağına gelince Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, izin verdiğini bildiren kişi için herhangi bir sayı getirmemiştir. Dolayısıyla bir kişi, iznin verilmesi açısından sözünün kabul edileceği kişi haline gelmiştir. Bu konu çoğunluk nezdinde gereğine göre am el edilme noktasında ittifak edilmiş bir husustur. Hatta bilginlerin çoğunluğu, bu konuda kişinin doğru söylediğine karine bulunduğu için adaleti sabit olmayan bir kimsenin haberiyle yetinmişlerdir.

 

Ebu Musa hadisinin açıklaması Menakıb Bölümünde geçmişti. İzin isteme ayetiyle ilgili açıklamalar ise Ahzab suresinin tefsirinde geniş bir şekilde yapılmıştı.

 

باب: ما كان يبعث النبي صلى الله عليه وسلم من الأمراء والرسل واحداً بعد واحد.

4. NEBİ'İN BİRBİRİ ARDINDAN BİRÇOK VALİLER, KUMANDANLAR VE ELÇİLER GÖNDERMESİ

 

وقال ابن عباس: بعث النبي صلى الله عليه وسلم دحية الكلبيِّ بكتابه إلى عظيم بصرى: أن يدفعه إلى قيصر.

İbn Abbas şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Dıhyetu'l-Kelbl'yi bir mektubu ile birlikte Busra halkının büyüğüne gönderip, onun da bu mektubu Bizans kralına ulaştırmasını istemiştir.

 

حدثنا يحيى بن بكير: حدثني الليث، عن يونس، عن ابن شهاب أنه قال: أخبرني عبيد الله بن عبد الله بن عتبة: أن عبد الله بن عباس أخبره:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم بعث بكتابه إلى كسرى، فأمره أن يدفعه إلى عظيم البحرين، يدفعه عظيم البحرين إلى كسرى، فلما قرأه كسرى مزَّقه، فحسبت أن ابن المسيَّب قال: فدعا عليهم رسول الله صلى الله عليه وسلم : (أن يمزَّقوا كلَّ ممزَّق).

 

[-7264-] Abdullah b. Abbas'ın nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir mektubunu Kisra'ya gönderdi ve mektubu götüren elçisine onu Kisra'ya vermek üzere Bahreyn'in büyük emırine teslim etmesini emretti. Kisra mektubu okuyunca yırttı. İbn Şihab şöyle devam etti:

 

Ben Said b. el-Müseyyeb'in "Bu haber kendisine erişince Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Kisra'nın mülkünün tamamıyla parçalanması için beddua etti" dediğini sanıyorum demiştir.

 

 

حدثنا مسدد: حدثنا يحيى، عن يزيد بن أبي عبيد: حدثنا سلمة بن الأكوع:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال لرجل من أسلم: (أذِّن في قومك، أو في الناس - يوم عاشوراء - أن من أكل فليتمَّ بقية يومه، ومن لم يكن أكل فليصم).

 

[-7265-] Seleme b. el-Ekva'ın nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Eslem kabilesinden bir adam'a kavminin içinde veya insanların içinde aşure günü gündüzün "Her kim (gündüzün başında) yemek yediyse gününün kalanını yemeyerek tamamlasın. Bir şey yememiş olan kimse de orucunu tutsun!" diye ilan ettirdi.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in birbiri ardından birçok valiler, kumandanlar ve elçiler göndermesi." Bu konunun açıklaması bu bölümlerin başında kısaca geçmişti. Bu konuda İmam Şafiı, herkesten önce şu tespitte bulunmuştur:

 

"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem (etrafa) müfrezelerini (seriyelaskeri birlik) gönderdi. Her bir birliğin/seiyenin başında bir kumandan vardı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem elçilerini (yabancı devletlere) gönderdi. Her bir hükümdara bir kişi gönderdi. Onun valilerine emir ve yasaklamalarını bildiren mektupları götürülmeye devam etti. Valilerinden hiçbiri onun emrini yerine getirmekten kaçınmadığı gibi ondan sonraki halifeler de böyle yaptılar." Seriyyelerin başındaki kumandanıarı (emırler) Muhammed b. Sa'd, et-Tercumetü'n-Nebeviyye'de kayıt altına almıştır. Bu eserde onlar için bir bölüm açmış ve her birinin adını sırasıyla yazmıştır.

 

Fethedilen beldelerdeki emirlere gelince, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Mekke'ye Attab b. Useyd'i, Taif'e Osman b. Ebü'ı-As'ı, Bahreyn'e el-Ala b. elHadrami'yi, Uman'a Amr b. eı-As'ı, Necran'a Ebu Sufyan b. Harb'ı, San'a'ya ve Yemen'in diğer dağlık noktalarına Bazan'ı, sonra oğlu Şehr ve Feyruz'u ve el-Muhacir b. Ebu Ümeyye'yi, Eban b. Said b. eı-As 'ı, Yemen'in sahil kesimine (es-Sevahil) Ebu Musa'yı, askerı, idarı, iktisadı işleri idare etmeye Muaz b. Cebel'i emir tayin etti. Bu idarecilerden (emırlerden) her biri kendi işiyle ilgili olarak hüküm veriyor ve görevine devam ediyordu. Bunlar daha önce geçtiği üzere bazen birbiriyle karşılaşabiliyorlardı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Amr b. Said b. eı-As'ı Vadi'I-Kura'ya, Yezid b. Ebu Süfyan' ı Teyma'ya, Sümame b. Esal'i Yemame'ye emır tayin etti. Seriyye ve heyetlerin emırlerine gelince, onların görevleri bu savaşın sona ermesiyle bitiyordu.

Köylerin emırleri ise bu görevlerine devam ettiler. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in emırlerinden bazıları şunlardı:

 

Hicretin 9. yılı hac emırliğine getirilen Ebu Bekir, Yemen'de ganimeti n ve humusun taksimi ve Ebu Bekr'in haccında Berae suresinin müşriklere okunması için Ali, Bahreyn'den cizyeyi almak için Ebu Ubeyde, Mute savaşında şehit düşene kadar Hayber ürünlerinin rekoltesini tahmin etmek üzere görevlendirilen Abdullah b. Revaha. Bunların içerisinde Nebi s.a.v.'in İbnü'I-Utbiyye olayında geçtiği üzere zekatı teslim almak üzere görevlendirdiği memurları da vardı.

 

"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem elçilerini (yabancı devletlere) gönderdi." İbn Abbas bunlardan Dıhye ve Abdullah b. Huzafe'den söz etmiştir. Bu ikisi bu başlıkta yer almaktadır.

 

"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Kisra'nın mülkünün tamamıyla parçalanması için beddua etti." Bu cümlede Yüce Allah'ın Sebe halkına yapmış olduğu şeyleri haber vermesine işaret vardır. Yüce Allah bu bedduaya icabette bulunmuş ve Şireveyh'i Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in mektubunu parçalayan babası Kisra Perviz' e musallat etmiş ve onu öldürmüştür. Şireveyh bundan sonra babasının yerine geçmiş, çok geçmeden o da ölmüştü. Bu olay meşhurdur.

 

Üçüncü sıradaki Seleme b. el-Ekva hadisi aşura günü orucu hakkındadır.

Bu hadisin açıklaması Oruç bölümünde geçmişti.