باب: كيف
الأمر إذا لم
تكن جماعة.
11. CEMAAT BULUNMADIĞINDA NASIL HAREKET EDİLECEĞİ
حدثنا محمد
بن المثنَّى:
حدثنا الوليد
بن مسلم:
حدثنا ابن
جابر: حدثني
بسر بن عبيد
الله الحضرمي:
أنه سمع أبا
إدريس
الخولاني: أنه
سمع حذيفة بن
اليمان يقول : كان الناس
يسألون رسول
الله صلى الله
عليه وسلم عن
الخير، وكنت
أسأله عن
الشر، مخافة
أن يدركني،
فقلت: يا رسول
الله، إنا كنا
في جاهلية وشر،
فجاءنا الله
بهذا الخير،
فهل بعد هذا
الخير من شر؟
قال: (نعم). قلت:
وهل بعد ذلك
الشر من خير؟
قال: (نعم، وفيه
دخن). قلت: وما
دخنه؟ قال:
(قوم يهدون
بغير هديي،
تعرف منهم
وتنكر). قلت:
فهل بعد ذلك
الخير من شر؟
قال: (نعم،
دعاة على
أبواب جهنم،
من أجابهم
إليها قذفوه
فيها). قلت: يا
رسول الله
صفهم لنا،
قال: (هم من
جلدتنا،
ويتكلمون
بألسنتنا). قلت:
فما تأمرني إن
أدركني ذلك؟
قال: (تلزم
جماعة
المسلمين
وإمامهم). قلت: فإن
لم يكن لهم
جماعة ولا
إمام؟ قال:
(فاعتزل تلك
الفرق كلها،
ولو أن تعضَّ
بأصل شجرة،
حتى يدركك
الموت وأنت
على ذلك).
[-7084-] Huzeyfe b. el-Yeman anlatmıştır: İnsanlar
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e hayır hakkında soru soruyorlardı. Ben
ise bana erişir diye korkumdan kötülüğü sorardım. Bir keresinde
"Ya Resulallah! Biz (vaktiyle) cahiliye döneminde ve kötülük
içindeydik. Sonra Yüce Allah bize bu hayrı getirdi. Bu hayırdan sonra bir şer
var mıdır?" diye sordum. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
"Evet, vardır!" diye buyurdu. Ben "O kötülük ve
şerden sonra bir hayır var mıdır?" dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem
"Evet, içinde kin ve fesat bulunan bir hayır olacaktır"
buyurdu. Ben "Onun fesadı nedir?" diye sordum. Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem
"O devirde gelecek bir zümre, benim sünnetim ve yolumun
dışında bir yoldan gideceklerdir. Sen bazılarının hareketlerini tanıyacak ve
tepki koyacaksın" buyurdu.
Ben "Ya Resulallah! Bu karışık hayır devrinden sonra yine bir
şer ve fesat devri gelecek midir?" diye sordum. Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem
"Evet, gelecektir. O devirde birtakım davetçiler halkı
cehennem kapılarına çağıracaklardır. Her kim onların davetine icabet ederse onu
cehenneme atacaklardır" buyurdu. Ben "Ya Resulallah! Bu davetçileri
bize tanıtsanız!" dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"Onlar bizim milletimizin insanlarıdır. Bizim dillerimizle
konuşurlar" buyurdu. Ben "Ya Resulallah! O devre yetişirsem nasıl
hareket etmemi emredersiniz?" dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem
"Müslümanların topluluğundan ayrılma ve onların idarecilerine
itaat et!" buyurdu. Ben "Ya Resulallah! Onların bir topluluğu ve
başlarında idarecileri yoksa?" dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem
"Bu takdirde bu fırkaların hepsinden -senin açından bir ağaç
kökünü ısırmak gibi meşakkatli bile olsa- uzak dur! Artık ölüm sana erişinceye
kadar bu tavır üzere bulun!" buyurdu.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Cemaat bulunmadığında nasıl hareket edileceği. "
Başlıktaki "Kane" burada tam fiildir. Manası şudur: Bir halife
etrafında bir araya gelmeden önce ihtilaf durumunda Müslüman ne şekilde hareket
etmelidir?
"Biz (vaktiyle) cahiliye döneminde ve kötülük içindeydik."
Huzeyfe bu sözü ile İslam'dan önce küfür içinde olduklarına, birbirlerini
öldürüp, birbirlerinin mallarını yağmaladıklarına ve çirkin fiilleri
işlediklerine işaret etmektedir.
"Sonra Yüce Allah bize bu hayrı getirdi." Yani bize
imanı, düzgün hali veya çirkin fiillerden kaçınmayı nasip etti. Müslim'in
nakline göre Huzeyfe "Biz şimdi o durumdayız" demiştir.
"O kötülük ve şerden sonra bir hayır var mıdır?"
dedim. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "evet, vardır" buyurdu.
İbn Ebi Şeybe'de SUbey' b. Halid'in nakline göre Huzeyfe "Bu kötülükten
korunmanın yolu nedir?" diye sormuş. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem "Kılıçtır" diye cevap vermiştir. Huzeyfe "Kılıçtan sonr.a
başka bir şey daha var mıdır?" diye sorunca, Resulullah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem "Evet, vardır! Bu ateşkestir" buyurmuştur. (İbn Ebi Şeybe,
Musannef, 7,447. )
Hadiste geçen "şer / kötülük" ten maksat, Hz. Osman'ın
öldürülmesinden sonra ortaya çıkan bir dizi fitnelerdir ya da bu fitnelerin
sonucu ahirette verilecek cezalardır.
"Evet, içinde kin ve fesat bulunan bir hayır
olacaktır." Arapça'da "dehan" kin demektir. Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem bununla kötülük döneminden sonra gelecek olan iyilik döneminin
halisane ve saf bir iyilik değil, içerisinde bulanıklık olan bir iyilik dönemi
olduğuna işaret etmektedir. Bazılarına göre "eddahan" kelimesinden
maksat, "duhan =duman" dır. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bununla
yaşanılacak durumun bulanıklığına işaret etmektedir. Başka alimlere göre
"ed-dahan" istenilmeyen ve hoşlanılmayan her şeydir.
Ebu Ubeyd, bu hadiste ne söylenmek istediğini bir başka hadis şu
şekilde açıklamaktadır demiş.tir: "İnsanlann kalbi eski safiyetine
dönmeyecektir." "Dahan" kelimesi esasen hayvanın rengindeki
bulanıklık anlamına gelmektedir. Buna göre hadisin manası onların kalpleri
birbirine karşı saf ve tertemiz olmayacaktır demek olur. "O devirde
gelecek hir zümre, benim sünnetim ve yolumun dışında bir yoldan
gideceklerdir." Ebu'I-Esved'in rivayet i "Benden sonra benim
yolumdan gidip, sünnetime uy'mayacak amirler gelecektir"
şeklindedir. "......." yani o adı geçen tophıluktan bazılarını
tanıyıp, yaptıkları amellere tepki göstereceksin. Müslim'in Ummü Seleme'den
nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Kim bunlara tepki
gösterirse uzak olur, kim hoşlanmazsa salim olur" buyurmuştur.(Müs/im,
İmara) "........" kelimesinin çoğulu olup, haktan başkasına davet
eden davetçiler demektir. "Cehennem kapılan üzerine çağıracaklar."
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in onlar hakkında bu ifadeyi kullanması,
ileride bu duruma düşmeleri açısındandır. Bu tıpkı haram bir fiili emreden
kimseye "Adam cehennemin kıyısında durdu" denilmesine benzer.
"Onlar bizim milletimizin insanlandır. " Yani bizim kavmimizden,
dilimizi konuşan ve milletimize mensup kimselerdir.
Kabisi şöyle demiştir: Hadisin manası şudur: Onlar zahiren bizim
dinimiz üzeredirler ama içten muhaliftirler. Ebü'I-Esved'in nakline göre
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Onlann içinde birtakım kimseler
vardır ki kılıklan insan gibi olmasına karşılık, kalpleri şeytanın kalpleri
gibidir" demiştir. Kadı Iyaz şöyle der: Hadiste yer alan "birinci
kötülük"ten maksat, Hz. Osman' dan sonra meydana gelen fitnelerdir. Ondan
sonra meydana gelen hayırdan maksat Ömer b. Abdulaziz zamanında görülen iyi
icraatlardır. "Tanıdığın ve yaptıklarına tepki koyduğun kimseler"den
maksat Ömer b. Abdulaziz'den sonrakilerdir. Onların içinde sünnete, adalete
yapışanlar olduğu gibi bid'ate davet eden ve insanlara zulmeden kimseler de
vardı. Biz de şunu ekleyelim: Öyle anlaşılıyor ki hadisteki "birinci
kötülük"ten maksat, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in işaret
ettiği ilk fitnelerdir. "Hayır" dan maksat ise insanların Ali ve
Muaviye etrafında toplanmalarıdır. "Dehan" kelimesi ile kastedilen,
Irak'ta Ziyad örneğinde olduğu gibi onların zamanındaki bazı valiler ve
Haricller örneğinde olduğu gibi bazı kimselerin muhalefetidir. "Cehennem
kapıları üzerindeki davetçiler", Haricl ve başkalarından olmak üzere
iktidarı talep eden kimseler demektir.
Nebi s.a.v. "Müslümanlann topluluğundan aynlma ve onlann
idarecilerine itaat et" sözüyle buna işaret etmektedir. Yani Müslümanların
idarecileri zalim bile olsa onlara yapış demektir. Nitekim Ebu.'I-Esved'in
"O sırtına vursa ve malını alsa bile" şeklindeki rivayet i bunu açıklığa
kavuşturmaktadır. Haccac'ın ve benzerlerinin valiliği döneminde bunun birçok
örnekleri görülmüştür.
"Bir ağaç kökünü ısırmak gibi ... " Bu ifade
Müslümanların topluluğuna bağlanmanın ve asi bile olsalar onların
hükümdarlarına itaat etmenin gerektiğinin kinayeli anlatımıdır.
Beydavi' şöyle demiştir: Hadisin manası şudur: Yeryüzünde halife
yoksa uzlete çekil ve zamanın sıkıntılarını üstlenmek için sabırlı ol.
"Ağaç kökünü ısırma" tabiri, meşakkat çekmenin kinayeli anlatımıdır.
Bu "Filanca ağrılarının şiddetinden taşı ısırıyor" cümlesine benzer
ya da maksat bağlanmaktır. Bir başka hadisteki ".L:-Irl4 4::k \=onu azı
dişleriyle ısırdılar, ona hırsla sanldılar" hadisi örnektir. Birinci
yaklaşımı ve başka hadisteki şu ifade teyit etmektedir:
"Bir ağacın kökünü ısırdığın halde ölmen onlardan birinin
ardından gitmekten sana daha hayırlıdır." İbn Battal şöyle der: Bu hadis
Müslümanların topluluğuna yapışmanın ve zalim idarecilere isyan etmemenin
gerekliği konusunda fıkıh bilginlerine delil olmuştur. Zira Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem diğer zümreyi "Cehennemin kapılan üzerindeki
davetçiler" olarak nitelemektedir. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
onlar hakkında birinci zümre hakkında kullandığı gibi "Onları tanırsın,
bazı hareketlerine tepki gösterirsin" dememiştir. Onların bu şekilde
olmaları, hak üzere olmamalarından başka bir sebeb e dayanmamaktadır. Bununla
birlikte Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem topluluktan ayrılmamayı
emretmiştir.
Taberi' şöyle demiştir: Hadisteki emir ve topluluk hakkında
ihtilaf edilmiştir.
Bazıları bu emir, vücub ifade eder, topluluk ise Müslümanların
çoğunluğudur demişlerdir. Taberi' daha sonra Muhammed b. Si'ri'n'in bir
haberine yer vermiştir. Buna göre İbn Mesud, Hz. Osman öldürülünce ne
yapacağını soran kimseye "Topluluğa sarıL. Çünkü Yüce Allah, Muhammed
ümmetin İ sapıklık üzere bir araya getirmez" tavsiyesinde bulunmuştur.
Bir başka grup ise "Topluluk"tan maksat, sahabilerdir,
onlardan sonraki nesil değildir derken, bir diğer grup onlardan maksat ilim
ehlidir, çünkü Yüce Allah alimleri halka hüccet ve delil olarak yaratmıştır.
İnsanlar dini hususlarda onlara uyarlar demişlerdir.
Taberl'ye göre doğru olanı şudur: Haberden maksad, idareci
olması hususunda ittifak edilen kimseye itaat üzere olan topluluktan ayrılmamak
gerekir. Böyle bir idareciye uymaktan vazgeçen kimse cemaatten ayrılmış
demektir. Taberi şöyle devam eder: Hadisten anlaşıldığına göre insanların
idarecileri yoksa ve zümrelere, hiziplere ayrılmışlarsa kişi bu fırkalardan
herhangi birine uymaz, kötülüğe düşmek korkusuyla gücü yetiyorsa bunların
tümünden uzak durur.
Hadisten Çıkan Sonuçlar
1- İbn Ebi Cemre şöyle der: Hadiste Yüce Allah'ın her bir kulunu
dilediği tavra nasıl yönlendirdiğine dair hikmeti yer almaktadır. Bunun
neticesi olarak sahabilerin çoğunluğuna gereğine göre amel edip, başkalarına
tebliğ etmeleri için iyiliğin çeşitlerini sorma sevgisi verilirken, Huzeyfe'ye
kötülüğü sorma sevdirilmiştir. Bununla onun kötülükten kaçınması ve yapılan
açıklamanın Yüce Allah'ın kurtulmasını dilediği kimselerden kötülı1ğü
savuşturmasına sebep olması hedeflenmiştir.
2- Hadisten Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in gönlünün ne
kadar geniş (toleransıı) olduğu ve bütün hikmetleri bildiği anlaşılmaktadır.
Hatta Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendisine soru soran herkese durumuna
uygun cevap veriyordu.
3- Herhangi bir şeyin sevgisi nasip olan herkes, o konuda
başkasından daha üstündür. Bundan dolayı Huzeyfe Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in sır arkadaşıydı ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu sırları
ondan başkasına söylemiyordu. Öyle ki ona münafıkların isimlerini ve ileride
olacak birçok şeyleri haber vermişti.
4- Öğretme adabından birisi de öğretmenin öğrenciye mubah olan
ilimIerden onun eğilim duyduğunu gördüğü ilimieri öğretmesidir. Çünkü böylesi
onun hızlı anlaması ve gereğini yapması için en uygun yoldur.
5- Hayır yoluna insanı ileten her şeye hayır denir. Bunun aksi
için de aynı şeyleri söylemek mümkündür.
6- Dil için kitap ve sünnet dışında bir asıl tespit edip, kitap
ve sünneti o uydurulan aslın bir uzantısı yapan kimse kınanmıştır.
7 - Batılı ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yoluna muhalif
olan her şeyi reddetmek gerekir. Bunu söyleyen, ister yüksek tabakadan, ister
aşağı zümreden olsun hiç farketmez.