SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-FİTEN

<< 2308 >>

باب: تكون فتنة القاعد فيها خير من القائم.

9. FİTNE ZAMANINDA OTURANıN FİTNESİNİN AYAKTA DURANDAN DAHA İYİ OLDUĞU

 

حدثنا محمد بن عبيد الله: حدثنا إبراهيم بن سعد، عن أبيه، عن أبي سلمة بن عبد الرحمن، عن أبي هريرة.

قال إبراهيم: وحدثني صالح بن كيسان، عن ابن شهاب، عن سعيد بن المسيَّب، عن أبي هريرة قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (ستكون فتن، القاعد فيها خير من القائم، والقائم فيها خير من الماشي، والماشي فيها خير من الساعي، من تشرَّف لها تستشرفه، فمن وجد فيها ملجأ، أو معاذاً، فليعذ به).

 

[-7081-] Ebu Hureyre r.a.'in nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 

"Yakın gelecekte birtakım fitneler çıkacaktır. Fitne zamanında (ona karışmayıp) oturan kişi, ayakta durandan daha hayırlıdır. Ayakta duran da, yürüyenden daha hayırlıdır. Bu yolda yürüyen ise bilfiil fesada çalışandan daha hayırlıdır. Fitneden sakınmayıp, kendini ona maruz bırakmak suretiyle gözünü ona dikecek olursa, muhakkak onun kahrına uğrar. Her kim ondan iltica edip, sığınacak bir yer bulursa hemen sığınsın. "

 

 

حدثنا أبو اليمان: أخبرنا شعيب، عن الزُهري: أخبرني أبو سلمة بن عبد الرحمن: أن أبا هريرة قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (ستكون فتن، القاعد فيها خير من القائم، والقائم خير من الماشي، والماشي فيها خير من الساعي، من تشرَّف لها تستشرفه، فمن وجد ملجأ، أو معاذاً، فليعذ به).

 

[-7082-] Ebu Hureyre r.a.'in nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 

"İleride bir takım fitneler çıkacaktır. Fitne zamanlarında oturan kimse, ayakta durandan daha hayırlıdır. Ayakta duran da yürüyenden daha hayırlıdır. Yürüyen ise koşandan daha hayırlıdır. Fitneye göz diken onun kahnna uğrar. Her kim o zaman iltica edecek veya sığınacak bir yer bulursa hemen ona sığınsın. "

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Yürüyen ise koşandan daha hayırlıdır." Ebu Bekre'nin Müslim' de yer alan hadisi "fitneye koşandan" şeklindedir. Bu rivayette şöyle bir farklılık vardır: "Dikkat edin! Fitne geldi mi develeri olan develerine sığınsın."(Müs/im, fiten) Hadisleri açıklayan alimlerden biri "Fitne zamanlarında oturan kimse, ayakta durandan daha hayırlıdır" ifadesini fitne zamanlarında fitneden el çeken şeklinde açıklamıştır. Bu alimin ifadesine göre "... =ayakta duran" kelimesinden maksat, gözünü kaldırıp, ona bakmayan, ".... el-maşi=yürüyen"den maksat ise fitnenin dışında başka bir sebeple yürüyen demektir. Ancak bu zamanda yürüyen kişi bu hareketiyle hoşlanmadığı bir duruma düşebilir. İbnü't-Tin'in nakline göre Davudi şöyle demiştir:

 

Doğru olanı bu ifadeden maksadın bütün durumlarda fitne ile direk ilişkisi olan kimse olduğudur. Yani bu kişilerin bazıları, diğerlerinden daha beter bir durumdadır. Bunların içinde en kötü olanı, fitne zamanı koşması, fitne doğmasına sebep alandır. Sonra fitne çıkmasına sebep olan kimse gelir ki bu da fitne zamanı yürüyendir. Ardından direk olarak fitneyi yapan kişi gelir ki bu, ayakta durandır. Bundan sonra fitneye bakan, ancak çarpışmayan kişi gelir ki bu da oturandır. Bunun ardından fitneden kaçan, onunla sıcak temasta bulunmayan ve ona bakmayan kimse gelir ki bu da uyanık bir halde yan üstü yatandır. Bunun ardından bunlardan hiçbirini yapmayan, fakat fitneye razı olup, uyuyan kimse gelir. Burada sözü edilen daha hayırlı olmak konusundaki üstünlük, yukarıdaki ayrıntı uyarınca kendisinden bir yukarıdakinden daha az kötü olandır.

 

"........." yani fitneye girişerek, kendini ona maruz bırakarak, ona bakan ve yüz çevirmeyen demektir. "......." yani fitne dolayısıyla helake yaklaştığı için fitneonu helak eder. ""'E-" fitnenin kötülüğünden sığınacak olduğu sığınak demektir. "........." fitnenin kötülüğünden kurtulmak için o esnada fitneden uzak kalmak amacıyla sığınak yeri. "......." fitnenin kötülüğünden kurtulmak için ondan uzak dursun.

 

Bu hadis fitneden kaçındırmakta, fitneye girmekten kaçmaya çalışmayı teşvik etmektedir. Hadise göre fitnenin kötülüğü ona ilişkinin derecesine göre değişir. Fitneden maksat kim haklı, kim haksız bilinmeyecek şekilde mülkiyet talebi konusunda ihtilaftan kaynaklanan şey demektir.

 

Taberi şöyle der: Selef bilginleri bu konuda ihtilaf etmişlerdir. Bazıları hadisi genelliği üzere almışlardır. Bunlar Müslümanlar arasında çıkan savaşa kesin olarak dahil olmayıp, geri dururlar. Sa'd, ibn Ömer, Muhammed b. Mesleme, Ebu Bekre buna örnektir. Adı geçen kişiler zikredilen hadisle diğer hadislerin zahirlerini esas almışlardır. Bunlar daha sonra ihtilafa düşmüşler, bir grup evlerde kalmanın gerekli olduğunu söylerken, diğer grup fitne çıkan beldeden başka yere göçmek gerekir demişlerdir.

 

Bundan sonra yine ihtilaf etmişler, bir kısmı fitne kişinin üzerine üzerine geldiğinde öldürülmesi pahasına bundan elini çeker derken, bir başka grup kendisini, malını ve ailesini savunur. Bu uğurda öldürülse de, öldürse de mazurdur demişlerdir.

 

Bir başka grup ise şu görüşü savunmuştur: Bir zümre devlet başkanına karşi isyan ederse, üzerine gerekli olan yükümlülükleri yapmaktan vazgeçip, savaş açarsa onunla çarpışmak gerekli olur. Aynı şekilde iki zümre birbiriyle çarpıştığında gücü yeten herkesin yanlış yapanın elinden tutması ve haklı olana yardım etmesi gerekir. Çoğunluğun görüşü bu doğrultudadır. Başka bir grup ise bu konuda ayrıntıya giderek şöyle demişlerdir: iki Müslüman grup birbiriyle savaşa tutuşursa, topluluğun devlet başkanı olmayacağı için bu durumda çarpışmak yasaktır. Bu konudaki hadisler ve başkaları bu manada yorumlanır. Evzal'nin görüşü budur. Taberi şöyle der: isabetli olanı şöyle söylemektir:

 

Fitne kelimesi esasen deneme ve imtihan etme anlamına gelir. Bir münkere tepki göstermek buna gücü yeten herkese vaciptir. Haklı olana yardım eden isabet eder. Haksıza yardım eden hata eder. Kişi kimin haklı, kimin haksız olduğunu bilmiyorsa bu, savaşmanın yasak olduğu durumdur.