باب: من اختار
الضرب والقتل
والهوان على
الكفر.
1. DÖVÜLMEYİ, ÖLDÜRÜLMEYİ VE AŞAĞILANMAYI KÜFRE TERCİH ETME
حدثنا محمد
بن عبد الله
بن حوشب
الطائفي: حدثنا
عبد الوهاب:
حدثنا أيوب،
عن أبي قلابة،
عن أنس رضي
الله عنه قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (ثلاث من
كنَّ فيه وجد
حلاوة
الإيمان: أن
يكون الله
ورسوله أحبَّ
إليه مما
سواهما، وأن
يحب المرء لا
يحبه إلا لله،
وأن يكره أن
يعود في الكفر
كما يكره أن
يقذف في النار).
[-6941-] Enes b. Malik'in nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"Üç şey vardır ki kimde bulunursa imanın tadını almış olur:
Allah ve Resulü kendisine başkalarından daha sevgili olmak, bir kimseyi yalnız
Allah için sevmek, küfre geri dönmekten ateşe atılacakmışçasına
hoşlanmamak."
حدثنا سعيد
بن سليمان:
حدثنا
عبَّاد، عن
إسماعيل: سمعت
سعيد بن زيد
يقول:
لقد
رأيتني، وإن
عمر موثقي على
الإسلام، ولو انقضَّ
أحد مما فعلتم
بعثمان، كان
محقوقاً أن
ينقضَّ.
[-6942-] Saıd b. Zeyd şöyle demiştir: "Yemin olsun
ki Ömer'in İslam'a girdiğim için beni sıkıştırıp, esir gibi horlayarak bir iple
bağladığı hala gözlerimin önündedir. Sizin Osman (b. Affan r.a.)'a
yaptıklarınız yüzünden Uhud dağı çatlayıp, paramparça olsaydı, buna layık
olurdu."
حدثنا مسدد:
حدثنا يحيى،
عن إسماعيل:
حدثنا قيس، عن
خبَّاب بن الأرتِّ
قال:
شكونا
إلى رسول الله
صلى الله عليه
وسلم، وهو متوسِّد
بردة له في ظل
الكعبة،
فقلنا: ألا
تستنصر لنا،
ألا تدعو لنا؟
فقال: (قد كان
من قبلكم،
يؤخذ الرجل
فيحفر له في
الأرض، فيجعل
فيها، فيجاء
بالمنشار
فيوضع على
رأسه فيجعل
نصفين، ويمشط
بأمشاط
الحديد ما دون
لحمه وعظمه،
فما يصده ذلك
عن دينه،
والله
ليتمَّنَّ
هذا الأمر،
حتى يسير
الراكب من صنعاء
إلى حضرموت،
لا يخاف إلا
الله، والذئب
على غنمه،
ولكنكم
تستعجلون).
[-6943-] Habbab b. el-Eret şöyle anlatmıştır: Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem Kabe'nin gölgesinde kaftanına yaslandığı bir sırada
kendisine
"Ya Resulallah! Bizim için Allah'tan yardım dileyemez misin?
(Bunların zulmünden) kurtulmamız için AlIah'a dua edemez misin?" dedik.
Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Sizden önceki ümmetler içinde öyle kişiler bulunmuştur ki, o
kişi için yerde bir çukur kazıhr, kendisi o çukurun içine gömülürdü. Sonra
büyük bir testere getirilir, başına konulur ve iki kısma ayrılırdı. Demir
taraklar ile etinin altındaki kemiği ve sinirleri taranırdı da bu işkenceler o
mu'mini dininden çevirmezdi. Allah'a yemin ederim ki şu İslam dini, artık
kemale erecektir. Hatta o olacak ki bir süvari (tek başına) San'a'dan
Hadramevt'e kadar (selametle) gidecek de Allah'tan başka hiçbir şeyden korkmayacaktır
ve bir de (koyun sahibi ise) sadece koyununa kurt saldırmasından korkacaktır.
Fakat sizler acele ediyorsunuz."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Dövülmeyi, öldürülmeyi ve aşağılanmayı küfre tercih
etme." Bu konuya bundan önceki başlıkta işaret edilmişti. Orada Hz.
Bilal'in kelime-i küfrü telaffuz etmektense, dayak yemeye ve horlanmaya razı
olan kişilerden olduğunu söylemiştik. Bu başlık altında adı geçen Habbab ve
onunla birlikte zikredilenler de aynı tavrı sergilemişlerdir. Ammar'ın
anne-babası işkence altında can vermişlerdi. Bunlar sıhhat şartını
taşımadıkları için müemf buna delalet eden rivayetle yetinmiştir ve bu konuda
üç hadise yer vermiştirJ
Birinci hadis "Üç şey vardır ki kimde bulunursa imanın
tadını almış olur" hadisidir. Bu hadisin açıklaması Sahih'in baş
taraflarında İman bölümünde geçmişti. İmam Buharl'nin başlığını bu hadisten
seçmesi küfürden hoşlanmamakla ateşe girmekten hoşlanmamayı birbirine eşit
tutmasındandır. Öldürülmek, dövülmek ve horlanmak bir mu'minin nazarında ateşe
girmekten daha hafiftir. Netice olarak mu'min şiddeti tercih ettiği takdirde
bunlar, küfürden daha hafiftir. Bu açıklamayı İbn Battal yapmış ve devamında
şöyle demiştir: Bu hadis İmam Malik mezhebi müçtehidlerine delildir.
İbnü't-T'in ise bilginler öldürülmeyi küfre tercih etme noktasında görüş
birliği halindedirler diyerek onu tenkid etmiştir. Hadis küfrü telaffuz etmek,
sabredip, öldürülmekten daha evladır diyenlere karşı delildir. Mühelleb'in bir
grup bilginin bunu kabul etmediklerini ifade ettiği nakledilmiştir. Onlar delil
olarak Allahu Teala'ın "Ve kendinizi öldürmeyiniz"(Nisa 29) ayetini
delil olarak almışlardır. Oysa bu ayette onları destekleyecek bir taraf yoktur.
Çünkü Allahu Teala o ayetin ardından "Kim düşmanlık ve haksızlık ile bunu
yaparsa (bilsin ki) onu ateşe koyacağız"(Nisa 30) buyurmaktadır.
Dolayısıyla Allahu Teala bir önceki ayetteki "kendinizi öldürmeyiniz"
ifadesini bu şekilde kayıtlamaktadır. Allah'a itaat uğrunda kendisini helak
eden kimse ne zalim ve ne de haddi aşmış olur. Bilginler cihad esnasında
insanın kendini tehlikelere atmasının caiz olduğu noktasında icma etmişlerdir.
"Said b. Zeyd hadisinin isnadında bulunan Abbad, İbn
Ebi'l-Awam' dır. Said -b. Zeyd ise İbn Amr b. Nufeyl olup, Ömer İbnü'l-Hattab
b. Nufeyl'in amcasının oğlunun oğludur. Bu zatın hadisi Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in sıreti bölümünde "Said b. Zeyd'in İslama'a
girişi" başlığıaltında daha önce geçmişti. Hadisin atılan başlığa
uygunluğu gayet açıktır. Çünkü Said ve Hz. Ömer'in kızkardeşi olan eşi kafir
olmaktansa, horlanmayı tercih ettiler. Hadisin atılan başlıkla ilişkisi böylece
ortaya çıkmaktadır. Kirmanı şöyle demiştir: Bu başlık Hz. Osman' ın
katillerinin isteklerine boyun eğmektense öldürülmeyi tercih etmesinden
alınmıştır. Dolayısıyla bir kimsenin kafir olmaktansa öldürülmeyi tercih etmesi
evleviyyetie caiz olur. Said'in eşinin adı Fatıma bintü'l-Hattab'dır. Fatıma
rivayete göre Hz. Hatice'den sonra İslam'a ilk giren kadındır. Bazılarına göre
Abbas'ın eşi Ümmü'lFadl ondan önce Müslüman olmuştur. İbn Battal şöyle
demiştir: Bilginler küfre zorlanıp, öldürülmeyi tercih eden kimsenin Allah
katında ruhsatı tercih edenden çok daha büyük ecir kazanacağı noktasında icma
etmişlerdir. Küfrün dışındaki şeylere gelince, bir kimse sözgelimi domuz eti
yemeye ve şarap içmeye zorlansa, bunlaı yapmak daha evladır. Bazı Malikiler ise
şöyle demişlerdir: Tam tersine bunların dışında bir şeyi yemesiyasaklandığı
takdirde sözü edilen şeyleri yemekle günaha girer. Çünkü böyle bir kimse
öleceğinden korkup, ölü eti yemek zorunda kalıp, ancak yemeyenkimse gibi
olmuştur.