باب: العاقلة.
24. AKİLE
حدثنا صدقة
بن الفضل:
أخبرنا ابن
عيينة: حدثنا
مطرِّف قال:
سمعت الشعبي
قال: سمعت أبا
جحيفة قال:
سألت
علياً رضي
الله عنه: هل
عندكم شيء ما
ليس في
القرآن؟ وقال
مرة: ما ليس
عند الناس؟
فقال: والذي
فلق الحبة
وبرأ النسمة،
ما عندنا إلا
ما في القرآن،
إلا فهماً
يعطى رجل في
كتابه، وما في
الصحيفة. قلت:
وما في
الصحيفة؟ قال:
العقل، وفكاك
الأسير، وأن
لا يقتل مسلم بكافر.
[-6903-] Ebu Cuhayfe şöyle demiştir: Ben Ali r.a.'e
"Sizin elinizde Kur'an'da olmayan herhangi bir şey var mı?" diye
sordum. -Ebu Cuhayfe bir keresinde insanların yanında olmayan bir şey var mı
demiştir.- Ali r.a.
"Taneyi yaran ve insanı yaratan Allah'a yemin ederim ki bizim
elimizde Kur'an'da olandan başka bir şey yoktur. Ancak insana Allah'ın kitabını
anlama hususunda verilen bir anlayış ve bir de şu sahifedeki şey vardır"
dedi. Ben "O sahifedeki nedir?" diye sordum. Hz. AIi "Akl yani
diyet, esirin esaretten kurtarılması, kafir karşılığında Müslümanın
öldürülemeyeceği hükümleri" dedi.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Akile" kelimesi "akıl" kelimesinin
çoğuludur. Akıl, diyet veren kişi demektir.
Diyete "akl" denilmesi, mastarla isimlendirme yapılmış
olmasındandır. Çünkü diyet olarak verilen deve, maktulün avlusuna bağlanıyordu.
Daha sonra bu kullanım yaygınlık kazandi ve -verilen deve olmasa bile- diyete
"akl" denilmeye başlandı. Bir kimsenin akılesi, baba
tarafındah'asabesi olan yakınlarıdır. Maktulün veIisinin kapısına diyet
develerini bağlaenlar bunlardır. Akılenin diyeti üstlenmesi, sünnetle sabittir.
Bilginler bu konuda icma etmişlerdir. Bu hüküm "Hiçbir suçlu başkasının
suçunu yüklenmez"(En'am 164)ayetinin zahiri ile çelişmektedir. Fakat akıle
hükmü bu ayetin genelliğinden tahsis edilmiştir. Çünkü bunda maslahat vardır.
Zira katil diyeti vermekle sorumlu tutulsaydı neredeyse elinden bütün malı
çıkardı. Bir kişinin ardarda hata etmeyeceğinden emin olunamaz. Kişi hatasının
bedelini ödemeksizin bırakıldığı takdirde maktulün kanı heder olup, boşa gider.
Biz de şunu ekleyelim:
Akıle hükmünün arkasında yatan Sir şu olabilir: Katil diyeti tek
başına ödeyip, fakir düştüğü takdirde fakirlik seviyesinde kalmaz heder olup
gitme seviyesine düşer. Bundan dolayı onun diyetini akılesi ödemekle yükümlü
tutulmuştur. Zira bir kimsenin fakir düşme ihtimali, bir topluluğun fakir düşme
ihtimalinden çok daha fazladır. Bir de o kişi tekrar adam öldürdüğünde bu çeşit
bir fiili tekrar işlememesi için bir topluluk tarafından uyarılması, kişinin
kendi kendini uyarmasına oranla kabule daha yakındır. Doğruyu en iyi Allahu Teala
bilir. Kişinin akılesi aşiretidir. Bunun için aşiretin ona en yakın kolundan
başlanır. Bunlar diyeti ödemekte acizliğe düştüklerinde onlara en yakın olanlar
devriye girer. Diyet hür, ergenlik çağına ermiş, hali vakti yerinde olan
erkekler tarafından ödenir.
"Sizin elinizde Kur'an'da olmayan herhangi bir şey var
mı?" Yani ister ezberinizde olsun, isterse olmasın Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem' den duyup da yazdığınız bir şey var mı? Bundan maksat yazılı ve
ezberde olan bütün şeylere genellemek değildir. Çünkü Hz. Ali'den, Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den rivayeten nakledilen ve sözü edilen sahifede
bulunmayan çok şey vardır. Maksat, onun Kur'an'ın lafzının manasından anladığı
ve manalarının batınından Çıkardığı şeylerdir. Hz. Ali'nin Kur'an'ın dışında
yanında bulunan şeyden maksadı, sözkonusu sahifede ona nispet edilerek yazılan
ve Kur'an'dan çıkardığı hükümlerdir. Sanki o bunları oraya unutmamak için
yazmış gibidir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den ezberlediği ahkam ise
böyle değildir. Zira o hükümleri bilfiil ve fetva vermek suretiyle aklında
tutmakta ve unutacağı endişesi taşımamaktadır. "Ancak insana Allah'ın
kitabını anlama hususunda verilen bir anlayış." Humeydi"nin
zikredilen rivayetinde "Allah'ın bir kuluna kitabı hususunda verdiği anlayış"
şeklindedir.