SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-HUDUD

<< 2205 >>

باب: ظهر المؤمن حمى إلا في حد أو حق.

9. BİR HAK VEYA ŞER'i BİR CEZA HARİÇ MU'MİN'İN SIRTlNIN DOKUNULMAZLIĞI

 

حدثني محمد بن عبد الله: حدثنا عاصم بن علي: حدثنا عاصم بن محمد، عن واقد بن محمد: سمعت أبي: قال عبد الله:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم في حجة الوداع: (ألا، أي شهر تعلمونه أعظم حرمة). قالوا: ألا شهرنا هذا، قال: (ألا، أي بلد تعلمونه أعظم حرمة). قالوا: ألا بلدنا هذا، قال: (ألا، أي يوم تعلمونه أعظم حرمة). قالوا: ألا يومنا هذا، قال: (فإن الله تبارك وتعالى قد حرَّم عليكم دماءكم وأموالكم وأعراضكم إلا بحقها، كحرمة يومكم هذا، في بلدكم هذا، في شهركم هذا، ألا هل بلَّغت). ثلاثاً، كل ذلك يجيبونه: ألا، نعم، قال: (ويحكم، أو ويلكم، لا ترجعنَّ بعدي كفاراً، يضرب بعضكم رقاب بعض).

 

[-6785-] Abdullah b. Ömer r.a.'in nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem veda haccında şöyle buyurmuştur:

 

"Dikkat edin! Hürmetçe en büyük bildiğiniz ay hangisidir?" Sahabiler "Bu hac ayımız değil midir?" dediler. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Hürmetçe en büyük bildiğiniz belde hangisidir?" diye sordu. Sahabiler "Bu Mekke beIdemiz değil midir?" diye cevap verdiler. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Hürmetçe en büyük bildiğiniz gün hangisidir?" diye sordu. Sahabiler "Bu hac günlerimiz değil midir?" dediler. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle devam etti: "Şüphesiz Allahu Teala sizlere bu gününüzün, bu beldenizin ve bu ayınızın haram olduğu gibi karılannızı, mallarınızı ve namuslarınızı dokunulmaz kılmıştır. Ancak bir hak karşılığında olmak müstesnadır. Dikkat edin bunlan sizlere tebliğ ettim mi?" Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu soruyu üç kere sordu. Sahabiler her defasında ona "Evet, tebliğ ettinı" diye cevap verdiler. Sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: "Sizlere yazık -yahut- sizlere veyl olsun sakın benden sonra birbirlerinin boyunlarını vuran kafirler almayınız."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Bir mu'minin sırtının dokunulmaz olması, ona eziyet verilmekten korunmuş olduğu anlamına gelir.

 

"Bir hak veya şer't bir ceza olması hariç" Yani bir Müslümanın sırtına onu tedib etmek maksadıyla had ve tazir cezası yoluyla olanı hariç vurulmaz ve o kişi aşağılanmaz.

 

"Benden sonra ... dönmeyiniz" emriyle ilgili olarak ileride "Fiten" bölümünde gerekli açıklama yapılacaktır.

 

باب: إقامة الحدود والانتقام لحرمات الله.

10. HADLERİ UYGULAYIP YERİNE GETİRMEK VE ALLAH'IN HARAMLARINA SAYGISIZLIK EDENLERDEN İNTİKAM ALMAK

 

حدثنا يحيى بن بكير: حدثنا الليث، عن عقيل، عن ابن شهاب، عن عروة، عن عائشة رضي الله عنها قالت:

 ما خُيِّر النبي صلى الله عليه وسلم بين أمرين إلا اختار أيسرهما ما لم يأثم، فإذا كان الإثم كان أبعدهما منه، والله ما انتقم لنفسه في شيء يؤتى إليه قطُّ، حتى تُنْتَهَكَ حرمات الله، فينتقم لله.

 

[-6786-] Aişe r.anha şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem dünya işlerinde iki iş arasında muhayyer kılındığında, -o iş günah olmadığı sürece- muhakkak durumların en kolay olanını tercih ederdi. Eğer söz konusu şey, günah türünden olursa Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onların ikisinden de insanların en uzak bulunanı olurdu. Allah'a yemin ederim ki o, kendisine getirilen hiçbir şeyde kendi nefsi için intikam almazdı. O ancak Allah'ın haramlarının çiğnenmesi durumunda Allah için (öfkelenir), intikam alırdı."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

İmam Buhari, attığı bu başlık altında Aişe r.anha hadisine yer vermiştir. Bu hadis Menakıb bölümünde Nebi s.a.v.'in niteliği başlığı altında geniş bir biçimde açıklanmıştı. İbn Battal şöyle demiştir: Buradaki muhayyer kılma, Allahu Teala tarafından yapılmış değildir. Çünkü Allahu Teala Nebi s.a.v.'ini birisi günah olan iki şey karşısında muhayyer kılmaz. Ancak dinde iki seçenek olur ve bunlardan biri -haddi aşma örneğinde olduğu gibi- kişiyi günaha sürükleyici nitelikte bulunursa, bu müstesnadır. Çünkü haddi aşmak kınanmıştır. Mesela bir kimse kendisini çok ağır bir ibadet i yapmakla yükümlü tutsa ve sonra da onu yapmaktan aciz kalsa bu, haddi aşmaya örnek olur. Buradan hareketle Nebi s.a.v. sahabilerine dünyadan el etek çekmelerini yasaklamıştır. İbnü't-TIn şöyle demiştir: Hadiste muhayyer bırakmaktan maksat, dünya ile ilgili meselelerde sözkonusudur. Ahiretle ilgili işlere gelince, bunlar ne kadar zor olursa o kadar sevabı fazla olur. Ancak İbn Battal'ın söylediği daha iyidir. Bu iki görüşten daha uygun olanı, bunun dünya işleri konusunda olduğudur. Çünkü dünyanın bazı işleri insanı çoğunlukla günaha sürükleyebilir. Akla en yakın ihtimal muhayyer bırakanın insanoğlu olduğudur. Bunu anlamak gayet açıktır. Örnekleri çoktur. Özellikle muhayyer bırakma bir kafir tarafından yapıldığında sonucu ve uygulaması gayet açıktır.

 

باب: إقامة الحدود على الشريف والوضيع.

11. HADLERİN İTİBARLI VE SIRADAN İNSANLARA EŞİT ŞEKİLDE UYGULANMASI

 

حدثنا أبو الوليد: حدثنا الليث، عن ابن شهاب، عن عروة، عن عائشة:

 أن أسامة كلم النبي صلى الله عليه وسلم في امرأة، فقال: (إنما هلك من كان قبلكم، أنهم كانوا يقيمون الحد على الوضيع ويتركون على الشريف، والذي نفسي بيده، لو فاطمة فعلت ذلك لقطعت يدها).

 

[-6787-] Aişe r.anhs-'nın nakline göre Usame, Kureyş'in Mahzum soyuna mensup olup, hırsızlık yapmış bir kadın hakkında (aracılık yapmak üzere) Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e konuşmuştu. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Sizden önceki ümmetler ancak şundan helak olmuşlardır: Onlar haddi (cezayı) sade ve sıradan kimseye uygularken, itibariz olan kimseyi bırakırlardı. Kudreti ile yaşadığım Allah'a yemin ederim ki eğer (Muhammed'in kızı) Fatıma bu işi yapmış olsaydı, muhakkak onun elini de keserdim."

 

Hadiste geçen "vadi'" eksiklik ve noksanlık anlamınadır ki burada maksat sıradan, sade insanlar demektir.