باب: ظهر
المؤمن حمى
إلا في حد أو
حق.
9. BİR HAK VEYA ŞER'i BİR CEZA HARİÇ MU'MİN'İN SIRTlNIN
DOKUNULMAZLIĞI
حدثني محمد
بن عبد الله:
حدثنا عاصم بن
علي: حدثنا
عاصم بن محمد،
عن واقد بن
محمد: سمعت
أبي: قال عبد
الله:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم في حجة
الوداع: (ألا،
أي شهر
تعلمونه أعظم
حرمة). قالوا:
ألا شهرنا
هذا، قال:
(ألا، أي بلد
تعلمونه أعظم
حرمة). قالوا:
ألا بلدنا
هذا، قال:
(ألا، أي يوم
تعلمونه أعظم
حرمة). قالوا:
ألا يومنا
هذا، قال: (فإن
الله تبارك
وتعالى قد
حرَّم عليكم
دماءكم
وأموالكم
وأعراضكم إلا
بحقها، كحرمة
يومكم هذا، في
بلدكم هذا، في
شهركم هذا، ألا
هل بلَّغت).
ثلاثاً، كل
ذلك يجيبونه:
ألا، نعم،
قال: (ويحكم،
أو ويلكم، لا
ترجعنَّ بعدي كفاراً،
يضرب بعضكم
رقاب بعض).
[-6785-] Abdullah b. Ömer r.a.'in nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem veda haccında şöyle buyurmuştur:
"Dikkat edin! Hürmetçe en büyük bildiğiniz ay
hangisidir?" Sahabiler "Bu hac ayımız değil midir?" dediler.
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Hürmetçe en büyük bildiğiniz belde
hangisidir?" diye sordu. Sahabiler "Bu Mekke beIdemiz değil
midir?" diye cevap verdiler. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"Hürmetçe en büyük bildiğiniz gün hangisidir?" diye sordu. Sahabiler
"Bu hac günlerimiz değil midir?" dediler. Resulullah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem şöyle devam etti: "Şüphesiz Allahu Teala sizlere bu gününüzün,
bu beldenizin ve bu ayınızın haram olduğu gibi karılannızı, mallarınızı ve
namuslarınızı dokunulmaz kılmıştır. Ancak bir hak karşılığında olmak
müstesnadır. Dikkat edin bunlan sizlere tebliğ ettim mi?" Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu soruyu üç kere sordu. Sahabiler her defasında
ona "Evet, tebliğ ettinı" diye cevap verdiler. Sonra Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: "Sizlere yazık -yahut- sizlere veyl olsun
sakın benden sonra birbirlerinin boyunlarını vuran kafirler almayınız."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Bir mu'minin sırtının dokunulmaz olması, ona eziyet verilmekten
korunmuş olduğu anlamına gelir.
"Bir hak veya şer't bir ceza olması hariç" Yani bir
Müslümanın sırtına onu tedib etmek maksadıyla had ve tazir cezası yoluyla olanı
hariç vurulmaz ve o kişi aşağılanmaz.
"Benden sonra ... dönmeyiniz" emriyle ilgili olarak
ileride "Fiten" bölümünde gerekli açıklama yapılacaktır.
باب: إقامة
الحدود
والانتقام
لحرمات الله.
10. HADLERİ UYGULAYIP YERİNE GETİRMEK VE ALLAH'IN HARAMLARINA
SAYGISIZLIK EDENLERDEN İNTİKAM ALMAK
حدثنا يحيى
بن بكير:
حدثنا الليث،
عن عقيل، عن
ابن شهاب، عن
عروة، عن
عائشة رضي
الله عنها قالت:
ما
خُيِّر النبي
صلى الله عليه
وسلم بين أمرين
إلا اختار
أيسرهما ما لم
يأثم، فإذا
كان الإثم كان
أبعدهما منه،
والله ما
انتقم لنفسه
في شيء يؤتى إليه
قطُّ، حتى
تُنْتَهَكَ
حرمات الله،
فينتقم لله.
[-6786-] Aişe r.anha şöyle demiştir: "Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem dünya işlerinde iki iş arasında muhayyer kılındığında,
-o iş günah olmadığı sürece- muhakkak durumların en kolay olanını tercih
ederdi. Eğer söz konusu şey, günah türünden olursa Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem onların ikisinden de insanların en uzak bulunanı olurdu. Allah'a yemin
ederim ki o, kendisine getirilen hiçbir şeyde kendi nefsi için intikam almazdı.
O ancak Allah'ın haramlarının çiğnenmesi durumunda Allah için (öfkelenir),
intikam alırdı."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İmam Buhari, attığı bu başlık altında Aişe r.anha hadisine yer
vermiştir. Bu hadis Menakıb bölümünde Nebi s.a.v.'in niteliği başlığı altında
geniş bir biçimde açıklanmıştı. İbn Battal şöyle demiştir: Buradaki muhayyer
kılma, Allahu Teala tarafından yapılmış değildir. Çünkü Allahu Teala Nebi
s.a.v.'ini birisi günah olan iki şey karşısında muhayyer kılmaz. Ancak dinde
iki seçenek olur ve bunlardan biri -haddi aşma örneğinde olduğu gibi- kişiyi
günaha sürükleyici nitelikte bulunursa, bu müstesnadır. Çünkü haddi aşmak
kınanmıştır. Mesela bir kimse kendisini çok ağır bir ibadet i yapmakla yükümlü
tutsa ve sonra da onu yapmaktan aciz kalsa bu, haddi aşmaya örnek olur. Buradan
hareketle Nebi s.a.v. sahabilerine dünyadan el etek çekmelerini yasaklamıştır.
İbnü't-TIn şöyle demiştir: Hadiste muhayyer bırakmaktan maksat, dünya ile ilgili
meselelerde sözkonusudur. Ahiretle ilgili işlere gelince, bunlar ne kadar zor
olursa o kadar sevabı fazla olur. Ancak İbn Battal'ın söylediği daha iyidir. Bu
iki görüşten daha uygun olanı, bunun dünya işleri konusunda olduğudur. Çünkü
dünyanın bazı işleri insanı çoğunlukla günaha sürükleyebilir. Akla en yakın
ihtimal muhayyer bırakanın insanoğlu olduğudur. Bunu anlamak gayet açıktır.
Örnekleri çoktur. Özellikle muhayyer bırakma bir kafir tarafından yapıldığında
sonucu ve uygulaması gayet açıktır.
باب: إقامة
الحدود على
الشريف
والوضيع.
11. HADLERİN İTİBARLI VE SIRADAN İNSANLARA EŞİT ŞEKİLDE
UYGULANMASI
حدثنا أبو
الوليد: حدثنا
الليث، عن ابن
شهاب، عن
عروة، عن
عائشة:
أن
أسامة كلم
النبي صلى
الله عليه
وسلم في امرأة،
فقال: (إنما
هلك من كان
قبلكم، أنهم
كانوا يقيمون
الحد على
الوضيع
ويتركون على
الشريف، والذي
نفسي بيده، لو
فاطمة فعلت
ذلك لقطعت
يدها).
[-6787-] Aişe r.anhs-'nın nakline göre Usame, Kureyş'in
Mahzum soyuna mensup olup, hırsızlık yapmış bir kadın hakkında (aracılık yapmak
üzere) Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e konuşmuştu. Bunun üzerine Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Sizden önceki ümmetler ancak
şundan helak olmuşlardır: Onlar haddi (cezayı) sade ve sıradan kimseye
uygularken, itibariz olan kimseyi bırakırlardı. Kudreti ile yaşadığım Allah'a
yemin ederim ki eğer (Muhammed'in kızı) Fatıma bu işi yapmış olsaydı, muhakkak
onun elini de keserdim."
Hadiste geçen "vadi'" eksiklik ve noksanlık anlamınadır
ki burada maksat sıradan, sade insanlar demektir.