SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-FERAİZ

<< 2199 >>

باب: من ادَّعى إلى غير أبيه.

29. KENDi BABASINDAN BAŞKA BiRiNiN ÇOCUĞU OLDUĞUNU iDDiA EDEN KİMSE

 

حدثنا مسدد: حدثنا خالد، هو ابن عبد الله: حدثنا خالد، عن أبي عثمان، عن سعد رضي الله عنه قال:

 سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول: (من ادَّعى إلى غير أبيه، وهو يعلم أنه غير أبيه، فالجنة عليه حرام).

 

[-6766-] Sa'd şöyle demiştir: Ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in "Her kim babasından başkasının -onun kendi babası olmadığını bile bile- çocuğu olduğunu iddia ederse, bu kişiye cennet haramdır" dediğini işittim.

 

 

فذكرته لأبي بكرة فقال: وأنا سمعته أذناي ووعاه قلبي من رسول الله صلى الله عليه وسلم.

 

[-6767-] Hadisin ravisi Ebu Osman şöyle demiştir: Ben bu hadisi Ebu Bekre'ye zikrettim. Bana dedi ki:

 

"Evet, bu hadisi ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den kulaklarımla işittim ve kalbim onu belledi."

 

 

حدثنا أصبغ بن الفرج: حدثنا ابن وهب: أخبرني عمرو، عن جعفر بن ربيعة، عن عراك، عن أبي هريرة،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (لا ترغبوا عن آبائكم، فمن رغب عن أبيه فهو كفر).

 

[-6768-] Ebu Hureyre'nin nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem

 

"Sakın babalarınızdan yüz çevirip uzaklaşmayınız! Her kim babasından yüz çevirip onu terk ederse nankörlük etmiş olur" buyurmuştur.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

İmam Buharl'nin bu başlıktan maksadı, daha önceki başlıkta açıkça belirtildiği üzere babasından başkasının çocuğu olduğunu iddia edenin günahını vurgulamaktır. Ya da bu başlığın "günah" kelimesine yer verilmeksizin mutlak olarak söylenmesi, içerisinde nankörlük ve cennetin haram olması gibi kelimeler dolayısıyla tehdit bulunmasından dolayıdır. Dolayısıyla bu mana, hadisi açıklamaya çalışan kimselerin düşünce ve görüşlerine bırakılmıştır.

Müslim'de, Hüşeym'in Halid el-Hazza' dan naklettiği bir rivayet şöyledir:

 

"Ziyad'ın nesebi kabul edilince, Ebu Bekre ile karşılaştım. Ona "Bu yaptığınız nedir? Ben Sa'd b. Ebu Vakkas' i her kim babasından başkasının -onun kendi babası olmadığını bile bile- çocuğu olduğunu iddia ederse bu kişiye cennet haramdır"(Müslim, İman) derken işittim. Ebu Bekre şöyle demiştir: Ben de bu hadisi Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellemiden duydum. Burada adı geçen Ziyad, Ziyad b. Sümeyye'dir ki Sümeyye annesi olup, el-Haris b. Kelede'nin cariyesi idi. Haris onu azadlısı Ubeyd'le evlendirmişti. Bu cariye Ziyad'ı Ubeyd'in döşeğinde dünyaya getirdi. Onlar o vakitler Taif'te bulunuyorlardı ve Taifliler henüz Müslüman olmamışlardı. Hz. Ömer'in halifelik döneminde Ebu Süfyan b. Harb, Ömer'in yanında Ziyad'ın konuşmasını işitti. Ziyad çok belagatlı idi. Muaviye onu beğendi ve şöyle dedi:

 

"Ben onun annesinden dolayı durumunu biliyorum. İstesem adını söylerdim, fakat Ömer' den korkuyorum."

 

Muaviye halifeliğe gelince, Ziyad Hz. Ali tarafından Fars diyarına tayin edilmiş bulunuyordu. Muaviye onunla iyi geçinmek istedi ve onda Ebu Süfyan'ın nesebini alma isteğini uyandırdı. Ziyad buna boyun eğdi ve bu konuda birtakım talihsizlikler ve terslikler meydana geldi. Sonunda Muaviye onun babasının oğlu olduğunu iddia etti ve kendisini önce Basra, sonra Kufe'ye vali tayin etti ve ona değer verdi. Ziyad meşhur yaşantısına ve siyasetine devam etti. Sahabe ve tabiundan birçok kişi Muaviye'nin bu yaptığına "Çocuk kimin yatağında dünyaya gelmişse onundur" hadisini delil göstererek tepki gösterdi. Biraz önce bu konuda bir şeyler söylemiştik. Ebu Osman'ın tepkisini açığa vurmak için Ebu Bekre'yi seçmesi, Ziyad'ınonun ana bir erkek kardeşi olmasından dolayıdır. Ebu Bekre'nin, Ziyad'la yaşadığı bir olay vardır ki buna daha önce Şehadat bölümünde işaret edilmişti. Bu hadis Huneyn gazvesinden söz edilirken geçmişti.

 

"Sakın babalarınızdan yüz çevirip uzaklaşmayınız!" hadisindeki "......" cümlesi, Küşmihenl' de "......." şeklinde yer almaktadır. Bazı hadis şarihleri şöyle demişlerdir:

 

Burada "küfür" kelimesine yer verilmesi, o kişinin Allahu Teala'a iftira atar duruma düşmesindendir. Çünkü o adeta "Allah beni filancanın sperminden yarattı" demiş olmaktadır. Oysa gerçek böyle değildir. Çünkü onu Allahu Teala bir başka babadan yaratmıştır. Yakında geçen "Bir topluluğun kız kardeşinin oğlu da onlardandır" ve "Bir topluluğun azadlı köleSi, kendilerindendir" hadislerinin genelliği üzere olmadığı bu hadise dayanılarak ifade edilmiştir. Zira hadisler genelliği üzere olsaydı, bir kimsenin mesela dayısının oğlu olduğunu söylemesi caiz olurdu. O iki hadis genelliği üzere olsaydı, o zaman bunu yapan kimseye yönelik şiddetli tehdit içeren başlıktaki hadisle çelişirdi. Buradan o hadisin kapsamının dar olduğu (haas) anlaşılmaktadır. Bundan maksat kız kardeş çocuğunun şefkat, iyilik, yardımlaşma ve benzeri konularda onlardan olduğudur.

 

باب: إذا ادَّعت المرأة ابناً.

30. BİR KADININ BİR OĞLANIN KENDİNE AİT OLDUĞUNU İDDİA ETMESİ

 

 

حدثنا أبو اليمان: أخبرنا شعيب قال: حدثنا أبو الزناد، عن عبد الرحمن الأعرج، عن أبي هريرة رضي الله عنه:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (كانت امرأتان معهما ابناهما، جاء الذئب فذهب بابن إحداهما، فقالت لصاحبتها: إنما ذهب بابنك، وقالت الأخرى: إنما ذهب بابنك، فتحاكمتا إلى داود عليه السلام فقضى به للكبرى، فخرجتا على سليمان بن داود عليهما السلام فأخبرتاه، فقال: ائتوني بالسكين أشقُّه بينهما، فقالت الصغرى: لا تفعل يرحمك الله هو ابنها، فقضى به للصغرى).

قال أبو هريرة: والله إن سمعت بالسكين قط إلا يومئذ، وما كنا نقول إلا المدية.

 

[-6769-] Ebu Hureyre r.a.'in nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle demiştir:

 

"İki kadın ve kadınların beraberinde iki oğlan çocukları vardı. Bir kurt geldi ve bunlardan birisinin oğlunu kapıp götürdü. Bunun üzerine kadın diğer kadına "Kurt senin çocuğunu götürdü" dedi. Diğeri de

 

"Hayır, kurt senin çocuğunu götürdü" dedi. Nihayet bu iki kadın davalarını Hz. Dauud Nebie arzettiler. O da aralarında büyük kadının lehine hükmetti. Bu iki kadın çıkıp Davud'un oğlu Süleyman Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gittiler ve davalarına yeniden baktırmak için meseleyi ona haber verdiler. Süleyman Nebi a.s.:

 

"Bana bir bıçak getirin, çocuğu iki kadın arasında yarıp paylaştırayım" dedi. Bunun üzerine küçük kadın

 

'Aman öyle yapma! Allah sana merhamet etsin! Çocuk bu kadının oğludur" deyince, Süleyman da çocuğun küçük kadına ait olduğuna hükmetti.

 

Ebu Hureyre "VAllahi ben o güne kadar 'sikkiyn' kelimesini asla duymamıştım. Ancak o gün işittim. Bizler sadece "müdye" kelimesini kullanırdık" demiştir.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

İmam Buhari, her biri bir oğlana sahip olup, bunlardan birini kurt kapınca, onun hangisi olduğu yolunda ihtilaf eden, sonra anlaşmazlıklarını Davud Nebi s.a.v.'e arz edip, ardından Süleyman Nebi s.a.v.'in hüküm verdiği bu iki kadının kıssasına yer vermiştir. Bu hadisin açıklaması Enbiya bölümünde Süleyman'ın aleyhisselam hayatı verilirken genişçe geçmişti. İbn Battal şöyle demiştir:

 

Fıkıh bilginleri, kadının çocuğunun nesebini onu inkar eden kocasına veremeyeceği noktasında görüş birliği etmişlerdir. Kadın bu konuda herhangi bir beyyine getirebilirse bu kabul edilir. Çünkü kadın o erkeğin nikahı altındadır. Buna karşılık evli değilse ve babasının kim olduğu bilinmeyen bir çocuk için "Bu benim oğlumdur" deyip, bu konuda kendisiyle hiç kimse çekişmeye girmezse kadının ifadesine göre hareket edilir. Kadın o çocuğa, çocuk da ona mirasçı olur. Ayrıca o çocuğun ana bir kardeşleri de kendisine mirasçı olur. Ancak İbnü't-Tın, İbn Battal'a itiraz etmiş ve İbnü'l-Kasım'dan bir kadın buluntu çocuğun nesebinin kendine ait olduğunu iddia ettiğinde, sözünün kabuledilemeyeceğine dair bir görüş nakletmiştir. Nesai, es-Sünenü'l-Kübra'da bu hadisten çok nefis sonuçlar çıkarmış ve şöyle bir başlık atmıştır:

 

"Hakimin kendisi gibi veya kendisinden daha yüksek mertebede bir başkasının verdiği hükmü -durum bunu gerektirdiğinde- bozması."