SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-FERAİZ

<< 2197 >>

باب: مولى القوم من أنفسهم، وابن الأخت منهم.

24. BİR TOPLULUĞUN AZADLI KÖLESİNİN ONLARDAN OLMASI VE KIZ KARDEŞ OĞLUNUN DA ONLARDAN OLMASI

 

حدثنا آدم: حدثنا شعبة: حدثنا معاوية بن قرَّة وقتادة، عن أنس بن مالك رضي الله عنه،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (مولى القوم أنفسهم). أو كما قال.

 

[-6761-] Enes b. Malik'in nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem

 

"Bir topluluğun azadlı kölesi, kendilerindendir" buyurmuştur ya da buna benzer bir ifade kullanmıştır.

 

 

حدثنا أبو الوليد: حدثنا شعبة، عن قتادة، عن أنس، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (ابن أخت القوم منهم، أو: من أنفسهم).

 

[-6762-] Enes'in nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 

"Bir topluluğun kız kardeşinin oğlu da onlardandır" ya da "kendilerindendir."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Bir topluluğun azadlı köleSi, kendilerindendir", bir topluiuğun hürriyetine kavuşturdu kı arı kimse kendilerinş' nispet edilir ve o topluluk sözkonusu köleye mirasçı olur demektir.

 

"Bir topluluğun kız kardeşinin oğlu da onlardandır." Yani o çocuk o topluluktan bir kişiye mensuptur ki o da çocuğun annesidir. İbn Ebu Cemre şöyle demiştir: Kız kardeş çocuğundan söz edilmesinin hikmeti, cahiliye döneminde Arapların kız kardeşin -çocukları• şöyle dursun- kızlarının çocuklarına bile iltifat etmeme şeklindeki anlayışlarını yıkmaktır. Cahiliye Araplarından şairin biri şöyle der:

 

Oğullarımız, oğullarımızın oğulları bunlardır nesiimiz, Kızlarımızın oğulları ise değil bizim neslimiz!

 

Şair bu ifadesiyle akrabalar arasında kaynaşmayı teşvik etmektedir. Biz de şunu ekleyelim: Azadlılar hakkındaki söze gelince, buradaki hikmet daha önce belirtildiği üzere bir kölnin efendisine evladı lafzı kullanılmaksızın nispet edileceğidir. Zira yakında babasından başkasına intisab eden kimseye yönelik tehdit ve kölenin "nispet" lafzıyla efendisine nispetinin caizliği gelecektir. Bu açıklamayla deliller birbiriyle uzlaşmış olmaktadır. Başarı Allahu Teala'tandır.

 

باب: ميراث الأسير.

25. ESİRİN MİRASI

 

قال: وكان شريح يورِّث الأسير في أيدي العدو، ويقول: هو أحوج إليه  .وقال عمر بن عبد العزيز: أجز وصية الأسير وعتاقه، وما صنع في ماله، ما لم يتغيِّر عن دينه، فإنما هو ماله يصنع فيه ما يشاء.

Kadi Şureyh, düşman elindeki esiri varis yapardı ve "Esir o mala çok muhtaçtır" derdi. Ömer b. Abdulaziz ise "Esir dinini değiştirmediği sürece vasiyetine, köle azadına veya malında yaptığı tasarruflara icazet ver. Çünkü o, kendi malıdır, malında istediği şeyi yapar" derdi.

 

حدثنا أبو الوليد: حدثنا شعبة، عن عدي، عن أبي حازم، عن أبي هريرة،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (من ترك مالاً فلورثته، ومن ترك كلاً فإلينا).

 

[-6763-] Ebu Hureyre r.a.'in nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem

 

"Her kim mal bırakırsa o mal kendi mirasçılarına aittir. Her kim de borç bırakırsa bize aittir" buyurmuştur.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

İmam Buharl'ninkullandığı bu başlık, esirin nerede ve ne durumda olduğu ister bilinsin, ister bilinmesin kendisine kalan miras hakkında yapılacak işlemle ilgilidir.

 

İbn Battal şöyle demiştir: Çoğunluğu oluşturan fıkıh bilginleri, bir esire miras düştüğünde o payın kendisi adına bekletileceği kanaatine varmışlardır. Said b. el-Müseyyeb' in düşman elindeki esire mirastan pay verilemeyeceği kanaatinde olduğu nakledilmiştir. İbn Battal şöyle der: Çoğunluğu oluşturan fıkıh bilginlerinin görüşleri daha uygundur. Çünkü o kişi Müslümansa "Her kim mal bırakırsa o mal kendi mirasçılarına aittir" ifadesinin genelliğine girer. İmam Buhari, Ebu Hureyre hadisine yer vererek bu hükme işaret etmektedir. Öte yandan düşman elindeki esir Müslümandır. Dolayısıyla ona Müslümanların ahkamı uygulanır. O kişiye elde bir delilolmadıkça Müslümanların ahkamından farklı bir şey uygulanmaz. Nitekim Ömer b. Abdulaziz de buna işaret etmektedir. Esirin dinden dönmüş olması -bunu kendi isteğiyle yaptığı sabit olmadıkça- yeterli değildir. Netice olarak esir hiçbir kimsenin baskısı altında kalmaksızın kendi gönlüyle dinden döndüğü sabit olmadıkça malının elinden çıktığına hükmedilmez.