باب: قول
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (لا نورث
ما تركنا صدقة).
3. NEBİ S.A.V.'İN "BİZ MİRASÇI OLUNMAYIZ. BİZ NE
BIRAKMıŞSAK SADAKADIR" İFADESİ
حدثنا عبد
الله بن محمد:
حدثنا هشام:
أخبرنا معمر،
عن الزُهري،
عن عروة، عن
عائشة:
أن
فاطمة
والعباس
عليهما
السلام، أتيا
أبا بكر
يلتمسان
ميراثهما من
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، وهما
حينئذ يطلبان
أرضيهما من
فدك، وسهمهما
من خيبر،
[-6725-] Aişe r.anha'nın nakline göre Hz. Fatıma ile
Abbas, Ebu Bekir r.a.'e gelerek Fedek ve Hayber topraklarından hisselerini
istediler.
فقال لهما
أبو بكر: سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول: (لا
نورث، ما
تركنا صدقة،
إنما يأكل آل
محمد من هذا المال).
قال أبو بكر:
والله لا أدع
أمراً رأيت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يصنعه فيه إلا
صنعته، قال:
فهجرته فاطمة،
فلم تكلمه حتى
ماتت.
[-6726-] Ebu Bekir r.a. onlara şöyle dedi:
Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den işittim. Şöyle
dedi: "Biz Nebiler topluluğuna mirasçı olunmaz. Geriye bıraktığımız her
mal sadakadır. Muhammed ailesi ancak bu maldan yerler." Ebu Bekir sözünü
şöyle sürdürdü: "Valiahi ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
yapmakta olduğunu gördüğüm hiçbir şeyi terk etmem, onu muhakkak yaparım."
Ravi dedi ki: "İşte
Hz. Fatıma bundan dolayı Hz. Ebu Bekir'in yanıdan ayrıldı ve ölünceye kadar
onunla konuşmadı."
حدثنا
إسماعيل بن
أبان: أخبرنا
ابن المبارك، عن
يونس، عن
الزُهري، عن
عروة، عن
عائشة: أن النبي
صلى الله عليه
وسلم قال: (لا
نورث ما تركنا
صدقة).
[-6727-] Aişe r.anhs.'nın nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem
"Biz Nebiler topluluğuna mirasçı olunmaz. Geriye bıraktığımız
her mal sadakadır" buyurmuştur.
حدثنا يحيى
بن بكير:
حدثنا الليث،
عن عقيل، عن
ابن شهاب قال:
أخبرني مالك
بن أوس بن
الحدثان،
وكان محمد بن
جبير بن مطعم
ذكر لي ذكراً
من حديثه ذلك،
فانطلقت حتى
دخلت عليه
فسألته فقال:
انطلقت
حتى أدخل على
عمر، فأتاه
حاجبه يرفأ فقال:
هل لك في
عثمان وعبد
الرحمن
والزبير وسعد؟
قال: نعم،
فأذن لهم، ثم
قال: هل لك في
علي وعباس؟
قال: نعم، قال
عباس: يا أمير
المؤمنين اقض
بيني وبين
هذا، قال
أنشدكم بالله
الذي بإذنه تقوم
السماء
والأرض، هل
تعلمون أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال: (لا نورث
ما تركنا
صدقة). يريد
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم نفسه،
فقال الرهط:
قد قال ذلك،
فأقبل على علي
وعباس، فقال:
هل تعلمان أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال ذلك؟
قالا: قد قال
ذلك. قال عمر:
فإني أحدثكم
عن هذا الأمر،
إن
الله قد كان
خصَّ رسوله
صلى الله عليه
وسلم في هذا
الفيء بشيء لم
يعطه أحداً
غيره، فقال عز
وجل: {ما أفاء
الله على
رسوله - إلى
قوله - قدير}. فكانت
خالصة لرسول
الله صلى الله
عليه وسلم، والله
ما احتازها
دونكم ولا
استأثر بها
عليكم، لقد
أعطاكموها
وبثَّها فيكم
حتى بقي
منها هذا
المال، فكان
النبي صلى
الله عليه
وسلم ينفق على
أهله من هذا
المال نفقة
سنته، ثم يأخذ
ما بقي فيجعله
مجعل مال
الله، فعمل بذاك
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم حياته،
أنشدكم بالله
هل تعلمون
ذلك؟ قالوا:
نعم، ثم قال لعلي
وعباس:
أنشدكما
بالله هل تعلمان
ذلك؟ قالا:
نعم، فتوفى
الله نبيه صلى
الله عليه
وسلم فقال أبو
بكر: أنا
وليُّ رسول الله
صلى الله عليه
وسلم، فقبضها
فعمل بما عمل
به رسول الله
صلى الله عليه
وسلم، ثم توفى
الله أبا بكر
فقلت: أنا
وليُّ وليِّ
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم،
فقبضتها
سنتين أعمل فيها
ما
عمل رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
وأبو بكر، ثم
جئتماني
وكلمتكما
واحدة
وأمركما
جميع، جئتني
تسألني نصيبك
من ابن أخيك،
وأتاني هذا يسألني
نصيب امرأته
من أبيها،
فقلت: إن
شئتما دفعتها
إليكما بذلك،
فتلتمسان مني
قضاء غير ذلك؟
فوالله الذي
بإذنه تقوم
السماء والأرض،
لا أقضي فيها
قضاء غير ذلك
حتى تقوم الساعة،
فإن عجزتما
فادفعاها
إليَّ فأنا
أكفيكماها.
[-6728-] Malik b. Evs b. el-Hadesan şöyle demiştir:
-Hadisi Malik b. Evs'ten nakleden İbn Şihab şöyle dedi: Muhammed b. Cubeyr b.
Mut'im bana Malik b. Evs'in hadisinden bir kısmını nakletmişti. Ben bu hadisi
bizzat Malik b. Evs'ten işitmek için gidip huzuruna girdim ve kendisine bu
hadisi sordum. O da şöyle anlattı:
Ben Ömer r.a.'in huzuruna gittim. Bu sırada halife Ömer'in
kapıcısı Yerfe içeriye girdi ve
"Ey mu'minlerin emiri! Osman, Abdurrahman b. Avf, ZUbeyr b.
el-Avvam, Sa'd b. Ebi Vakkas'ın girmelerine müsaade eder misiniz?" Hz.
Ömer "evet" dedi. (Adı geçenler içeri girdiler, selam verip
oturdular.) Biraz sonra Yerfe yine geldi ve "Ali'yle, Abbas da geldiler, izin
verir misin?" dedi. Hz. Ömer "evet" dedi. (Bunlar da içeri
girdiler. Selamdan sonra) Abbas "Ey müminlerin emiri! Benimle şu Ali
arasında hükmeti" dedi. Hz. Ömer orada bulunanlara "Gök ve yerin
izniyle ayakta durmakta olduğu Allah hakkı için soruyorum. Sizler ResuluIlah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in 'Biz Nebiler topluluğuna mirasçı olunmaz.Geriye
bıraktığımız her mal sadakadır' buyurduğunu ve bu sözüyle kendini kastetmekte
olduğunu biliyorsunuz değil mi?" dedi. Hz. Osman ve arkadaşları "Evet,
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem böyle buyurdu" dediler. Bunun
üzerine Hz. Ömer, Ali ve Abbas'a dönüp "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in kendisini kastederek böyle buyurduğunu siz de biliyorsunuz değil
mi?" dedi. Ali ve Abbas "Evet Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
böyle buyurdu" dediler ..
Hz. Ömer şöyle devam etti: "Şimdi ben size bu malın hukuki
durumunu bildireyim. Allahu Teala bu ganimette (fey) tasarrufu Resulüne tahsis
etti. Ondan başka kimseye bu hakkı vermedi. Allahu Tealaşöyle buyurdu: "Allah'ın
onlardan {mallarından} Nebiine verdiği ganimetler için siz at ve deve koşturmuş
değilsiniz. Fakat Allah, Nebilerini dilediği kimselere karşı üstün kılar, Allah
her şeye kadirdir. "(Haşr 6) Bu mal özelolarak Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'
e mahsustu. Sonra valiahi o bu malı sizi bir yana bırakıp da kendi mülküne
katmadı, sizi dışlayıp da kendine özel de kılmadı. Resulullah Sallallahu Aleyhi
ve Sellem bu fey malını size verdi ve aranızda taksim etti. Nihayet o feyden bu
mal kaldı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ailesinin bir senelik nafakasını bu
maldan ayırır, sonra kalanını alır, onu da Allah'ın malının sarfedileceği
yerlere harcardı. ResuluIlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu malı kendi
hayatında böyle kullandı. Ey topluluk! Sizlere Allah adına soruyorum. Sizler
bunun böyle olduğunu biliyorsunuz değil mi? dedi. Onlar da "Evet,
böyledir!" diye tasdik ettiler. Sonra Hz. Ömer, Ali ile Abbas'a hitaben
"Sizin ikinize de Allah adına soruyorum! Sizler de bunun böyle olduğunu
biliyorsunuz değil mi?" dedi. Onlar da "evet" deyip, tasdik
ettiler.
Hz. Ömer şÖyle devam etti: Sonra Allah Nebiini vefat ettirdi. Ebu
Bekir "Ben Allah'ın Resulünün velisiyim" dedi ve o mallara el koydu,
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kullandığı gibi kullandı. Sonra Allah
Ebu Bekir'i de vefat ettirdi. Ben de Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
velisiyim dedim ve onları iki sene önce teslim alc;lım. Onları Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem ve Ebu Bekir' in kullandığı gibi kullanmaktayım.
Sonra ikiniz bana geldiniz. Sözünüz bir, işiniz dedi toplu idi. Ey Abbas! Sen
bana geldin, bEmden kardeşinin oğlundan payına düşen hisseni istiyordun. Ali de
banageldi, hanımının babasından payına düşen hissesini istiyordu. Ben
isterseniz bu hurmalıkları size bu şartla geri vereyim dedim. Şimdi siz benden
bundan başka bir hüküm mü istiyorsunuz? Gök ve yer izni ile ayakta duran
Allah'a yemin ederim ki ben kıyamet kopuncaya kadar bu mallar hakkında bundan
başka bir hüküm vermem. Eğer siz bu malları idareden acizseniz onları bana geri
verin. Ben onları sizin hesabınıza yeterlilikle idare ederim dedi.
حدثنا
إسماعيل قال:
حدثني مالك،
عن أبي الزناد،
عن الأعرج، عن
أبي هريرة:
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال: (لا
يقتسم ورثتي
ديناراً، ما
تركت بعد نفقة
نسائي ومؤونة
عاملي فهو
صدقة).
[-6729-] Ebu Hureyre r.a.'nin nakline göre Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:
"(Vefatımda) benim mirasçılarım dinar paylaşmazlar. Eşlerimin
nafakalanndan ve işçimin ücretinden geri kalanlar sadakadır."
حدثنا عبد
الله بن
مسلمة، عن
مالك، عن ابن
شهاب، عن
عروة، عن
عائشة رضي
الله عنها:
أن
أزواج النبي
صلى الله عليه
وسلم حين توفي
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، أردن أن
يبعثن عثمان
إلى أبي بكر
يسألنه
ميراثهن،
فقالت عائشة:
أليس قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم: (لا نورث،
ما تركنا صدقة).
[-6730-] Aişe r.anha'nın nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem vefat ettiğinde eşleri Osman'ı mirastan paylarını
istemek üzere Ebu Bekir'e gönderdiler. Aişe r.anha onlara
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem 'Bize mirasçı olunmaz.
Geriye bıraktığımız her mal sadakadır' buyurmamış mıdır?" dedi.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Bize mirasçı olunmaz. Geriye bıraktığımız her mal
sadakadır." Bunun anlamı geride bıkaktığımı.i mallar sadakadır demektir.
İmam Buhari bu konuda dört hadise yer vermiştir. Bunlardan birisi Hz. Ebu
Bekir'le Fatıma arasındaki olayı aktaran hadistir. Bu hadis Humus bölümünde
açıklamasıyla birlikte daha önce geçmişti.
"(Vefatımda) eşlerimin nafakalanndan ve işçimin ücretinden
sonra geri kalan sadakadır." İbn Battal ve başka bilginler şöyle demiştir:
Bu hadisin -Allahu Teala daha iyi bilir- başlığa uygunluğu şu açıdandır: Allah
Teala Nebileri kendi mesajını tebliğ eden elçiler olarak gönderdi ve onlara bu
görevlerinin karşılığında herhangi bir ücret almamalarını emretti. Nitekim
Allahu Teala şöyle buyurur: "Deki: Ben buna karşılık sizden akrabalık
sevgisinden başka bir ücret istemiyorum.''(Şura 23) Hz. Nuh, Hud ve başka
Nebiler de buna benzer şekilde konuşmuşlardır. Nebilerin miras
bırakmamalarındaki hikmet, onların mirasçıları için mal biriktirdikleri zannı
uyanmasın diyedir. İbn Battal şöyle devam etti: Müfessirler "Süleyman,
Davud'a varis oldu"(Neml 16)
ayetini "ilim ve hikmette varis oldu" şeklinde tevil
etmişlerdir. Hz. Zekeriya'nın "Tarafından bana bir veli (oğul) ver ki o
bana varis olsun"(Meryem 5-6) ifadesi de aynı manayadır. İbn Abdilberr
alimlerin bu konuda iki görüşe ayrıldıklarını ve çoğunluğun Nebilerin miras
bırakmayacakları kanaatini taşıdıklarını belirtir.
"Allah size çocuklarınız hakkında (miras vermenizi)
emreder" ayetindeki genelliğe gelince, buna şöyle cevap verilmiştir: Bu
ayet, malik olduğu bir şeyleri miras bırakan kimseler hakkında geneldir. Bir
kimsenin ölmeden önce malını vakfettiği ve miras olarak alınacak herhangi bir
şey bırakmadığı sabit olduğu takdirde bu kişiye mirasçı olunmaz. Malik olduğu
şeylerden geriye bir şey bırakması takdirinde Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in bu ayetin genelliğine dahil oluşu tahsise uygundur. Çünkü onun
kendine mahsus birçok özelliği olduğu bilinmektedir. Nebi s.a.v.'e mirasçı
olunamayacağı hükmü meşhurdur. Netice olarak bu hükmü n herkese değil, sadece
ona mahsus olduğu ortaya çıkar. Bazı bilginlere göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in miras bırakmamasındaki hikmet, varisin mirasa konma arzusuyla miras
bırakanın ölmesini temenni etmesini ortadan kaldırmaktır. Bazı bilginlere göre
ise bunun hikmeti, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ümmetinin babası
mesabesinde olmasındandır. Dolayısıyla onun bırakacağı miras, herkesin olur.
Genel sadakanın niteliği budur. İbnü'lMüneyyir Haşiye'sinde şöyle der: Bu
hadisten şöyle bir hüküm daha çıkmaktadır: Bir kimse, "Evim sadakadır,
kimseye miras olarak kalamaz" dediği takdirde -vakfedildiğine• veya
mülkiyetinin durdurulduğuna dair açık bir ifadeye ihtiyaç olmaksızın- o ev
vakfedilmiş olur. Bu yaklaşım güzeldir, fakat acaba bu sarih bir vakfetme
ifadesi midir yoksa niyet gereken kinayeli bir ifade midir? Ebu Hureyre hadisi
menkul malların vakfedilmesinin sahih olduğunu ve vakfın sadece gayr-ı
menkullere mahsus olmadığını göstermektedir. Çünkü "eşlerimin
nafakalarından sonra geri kalan" ifadesi geneldir.