باب: رفع
الأمانة.
35. EMANETİN KALDIRILMASI
حدثنا محمد
بن سنان:
حدثنا فليح بن
سليمان: حدثنا
هلال بن علي،
عن عطاء بن
يسار، عن أبي
هريرة رضي
الله عنه قال: قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (إذا
ضيعت الأمانة
فانتظر
الساعة). قال:
كيف إضاعتها
يا رسول الله؟
قال: (إذا أسند
الأمر إلى غير
أهله فانتظر
الساعة).
[-6496-] Ebu Hureyre r.a.'in nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem şöyle demiştir: "Emanet zayi edildiği zaman kıyameti bekle!"
Bir bedevi "Emaneti zayi etmek nasılolur ya Resulallah?" diye tekrar
sorunca Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) "İş ehli olmayan kimseye
havale edilip verildiğinde kıyameti bekle!" buyurmuştur.
حدثنا محمد
بن كثير:
أخبرنا سفيان:
حدثنا الأعمش،
عن زيد بن وهب:
حدثنا حذيفة
قال: حدثنا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم حديثين، رأيت
أحدهما وأنا
أنتظر الآخر:
(أن الأمانة
نزلت في جذر
قلوب الرجال،
ثم علموا من
القرآن، ثم
علموا من
السنة).
وحدثنا عن
رفعها قال:
(ينام الرجل
النومة، فتقبض
الأمانة من
قلبه، فيظل
أثرها مثل أثر
الوكت، ثم
ينام النومة
فتقبض فيبقى
أثرها مثل
المجل، كجمر
دحرجته على
رجلك فنفط،
فتراه
منتبراً وليس
فيه شيء،
فيصبح الناس
يتبايعون،
فلا يكاد
أحدهم يؤدي
الأمانة،
فيقال: إن في
بني
فلان رجلاً
أميناً،
ويقال للرجل:
ما أعقله وما
أظرفه وما
أجلده، وما في
قلبه مثقال
حبة خردل من
إيمان).ولقد
أتى علي زمان
وما أبالي
أيكم بايعت،
لئن كان
مسلماً رده
علي الإسلام،
وإن كان
نصرانياً رده
علي ساعيه،
فأما اليوم:
فما كنت أبايع
إلا فلاناً
وفلاناً.قال
الفِرَبري:
قال أبو جعفر:
حدثت أبا عبد
الله فقال:
سمعت أبا أحمد
بن عاصم يقول:
سمعت أبا عبيد
يقول: قال الأصمعي
وأبو عمرو
وغيرهما: جذر
قلوب الرجال:
الجذر الأصل
من كل شيء،
والوكت أثر
الشيء اليسير
منه، والمجل
أثر العمل في
الكف إذا غلظ.
[-6497-] Huzeyfe şöyle anlatmıştır: Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem bize iki hadiseyi haber verdi. Bunlardan birisini gördüm,
diğerini ise bekliyorum. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize emanetin
salih kimselerin gönüllerinin derinliğine indiğini haber verdi. Sonra o
kulların Kur'an'dan bilgi aldıklarını, ardından sünnetten öğrendiklerini
bildirdi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize emanetin kaldırılacağını
da haber verip şöyle dedi: "Kişi uyku uyur. O uyurken emanet kalbinden
silinip alınır ve emanetin eseri rengi uçuk bir nokta halinde yanık yeri gibi
kalır. Sonra o kişi bir uyku daha uyurken emanetin (geri kalan kısmı da)
alınır. Bunun eseri ve yeri de balta sallayan bir işçinin avucundaki kabarcık
gibi kalır. Şu halde emanet, senin
ayağına düşürdüğün bir ateş parçasının düştüğü yerin şişirip senin onu bir
kabarcık şeklinde görmen gibidir. Halbuki bu kabarcıkta bir şey yoktur. Şu
vaziyetteki halk birbiriyle alışveriş etmek için sabahına ermiş bulunur. Hiçbir
kimse emaneti eda etme imkanı bulamaz. Şöyle ki bazen 'Filan oğulları içinde
emin bir kimse vardır' denilir. Bazen birisi lehine 'O ne akıllıdır, ne tedbirlidir,
ne zerafetli bir adamdır, o ne kahramandır!' diye şehadet olunur. Halbuki o
şahsın kalbinde iman'dan hardal tanesi kadar bir eser yoktur."
Huzeyfe dedi ki: Öyle bir zaman yaşadım ki o devirde kiminle
alışveriş edeceğim diye tasalanmazdım. Çünkü münasebette bulunacağım kimse
Müslümansa onu İslam dini (bana hıyanet etmekten) men ederdi. Eğer Hıristiyan
ise onu bulunduğu yerin valisi hıyanetten men ederdi. Bugün ise ben filan ve
mandan başka kimse ile alışveriş edemez oldum!"
حدثنا أبو
اليمان:
أخبرنا شعيب،
عن الزُهري
قال: أخبرني
سالم بن عبد
الله: أن عبد
الله بن عمر
رضي الله
عنهما قال:
سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول:
(إنما الناس
كالإبل
المائة، لا
تكاد تجد فيها
راحلة).
[-6498-] Abdullah bin Ömer r.a.'in nakline göre Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "İnsanlar ancak yüz deve gibidir.
İçlerinde hemen hemen kamil sıfatlı, kullanışlı, bir tane iyi binek devesi
bulamazsın!"
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Emanetin Kaldırılmas!." "Emanet",
"hıyanet" kelimesinin zıttıdır. Onun kaldırılmasından maksat,
güvenilir kimsenin yok olması veya yok denecek kadar azalacak şekilde ortadan
kaldırılmasıdır.
"Emanet zayi edildiği zaman." Bu cümle kıyametin ne
zaman kopacağını soran bedeviye verilen cevaptır. "Emaneti zayi etmek
nasılolur?" sorusunu soran da aynı kişidir,
"İş ehli olmayan kimseye havale edilip verildiğinde."
"İş" kelimesinden maksat hilafet, idarecilik, yargı, fetva ve bunun
dışında başka şeyler gibi dinle alakah olan işler demektir.
İbn Battal şöyle demiştir: "İş ehli olmayan kimseye havale
edilip verildiğinde" cümlesinin manası şudur: İdareciler, Allahu Teala'ın
kullarını kendilerine emanet ettiği ve onlara içtenlikle bağlı olmalarını
emrettiği kimselerdir, Dolayısıyla onların dindar kimseleri göreve getirmeleri
gerekir. İdareciler dindar olmayan kimseleri göreve getirdiklerinde Allahu
Teala'ın kendilerine yüklediği emaneti zayi etmiş olurlar.
Emanet konusunda zikredilen ve merfu olduğu ifade edilen ikinci
sıradaki Huzeyfe hadisi isnadı ve metniyle Fiten Bölümünde gelecektir ve
inşaailah orada açıklanacaktır. Hadisteki "el-müntebir" kabarcık
demektir.
Hattabi'ye göre Huzeyfe "baya'tu" fiili ile alışverişi
kastetmiştir.
"Ala sa'ihL" Bundan maksat o hıristiyandan karşı
tarafın hakkını almak için başına getirilmiş olan validir. "Sa'!"
kelimesi çoğunlukla zekat memurları anlamında kullanılır. Burada cizyeyi almaya
yetkili olan memur anlamı da kastediImiş olabilir.
İbn Kuteybe'nin hadiste geçen "er-rahile" kelimesinin
binmek için seçilmiş iyi cins deve anlamında olduğunu söylediği naklediimiştir.
"İnsanlar ancak yüz deve gibidir" hadisinde geçen
"er-rahile" kelimesini Ezheri şöyle açıklamıştır:
"er-rahile" Araplarda erkek ve dişi olmak üzere iyi cins binek devesi
demektir.
Hadiste ifade edilmek istenen şudur: Dünyadan zühd içinde olan,
bu konuda kamil olan ve ahireti isteyen kimseler, iyi cins binek devesinde
olduğu gibi gayet azdır. Nevevi şöyle demiştir: Bu, güzel bir açıklamadır. Bu
iki açıklamadan daha güzeli ise başkalarının şu ifadesidir: İnsanlardan
durumundan hoşnut olunan, vasıfları kamil olan azdır. Bizce bu ikinci şıktır.
Ancak onu "zahid" kelimesiyle tahsis etmiştir. Uygun olanı şeyh in de
dediği gibi bunu genellemektir.
Kurtubi şöyle demiştir: Hadisteki örneklemeye uygun olan açıklama
insanların yüklerini ve ağırlıklarını onların adına yüklenen, sıkıntılarını
gideren, kqliteli insan birçok devenin içinde iyi cins binek devesinde olduğu
gibi az bulunur.
İbn Battal şöyle demiştir: Hadisin manası şudur: İnsanlar
çoktur, onlardan hoşnut olunanlar azdır. İmam Buhari, hadisi "Emanetin
Kaldırılması Bölümünde zikretmek suretiyle bu manaya işaret etmiştir. Çünkü
niteliği bu olan kimse hakkında tercih edilen davranış, onunla samimiyet
kurmamak, birlikte bulunmamaktır.