باب: الغنى
غنى النفس.
15. ASIL ZENGİNLİĞİN KALP ZENGİNLİĞİ OLDUĞU
وقال الله
تعالى:
{أيحسبون أن
ما نُمِدُّهم
به من مال
وبنين - إلى
قوله تعالى -
هم لها
عاملون} /المؤمنون:
55 - 63 /.
Allahu Teala şöyle buyurmuştur: "Sanıyorlar mı ki onlara
verdiğimiz servet ve oğullar ile kendilerine faydalar sağlamak için can
atıyoruz? Hayır, onlar işin farkma varamıyorlar. Rablerine olan saygıdan dolayı
kötülükten sakmanlar, Rablerinin ayetlerine inananlar, Rablerine ortak
tanımayanlar ve Rablerine dönecekleri için yapmakta oldukları işleri kalpleri
çarparak yapanlar, işte onlar iyiliklere koşuşurlar ve iyilik için yarışırlar.
Biz hiç kimseyi gücünün yettiğinden başkasıyla yükümlü kılmayız. Nezdimizde
hakkı söyleyen bir kitap vardır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar. Hayır,
onlann (o inkarcıların) kalpleri bu hususta cehalet içindedir. Ayrıca onlann
bundan (bu şirk ve inkarcılıklarından) öte bir takım (kötü) işleri vardır ki
onlar bu işleri yapar dururlar. "(Mu'minun 55- 63)
قال ابن
عيينة: لم
يعملوها، لا
بد من أن
يعملوها.
Süfyan İbn Uyeyne "Onlar bu kötü işleri henüz yapmadılar,
fakat ölümlerinden önce onları muhakkak yapacaklardır" demiştir.
حدثنا أحمد
بن يونس:
حدثنا أبو
بكر: حدثنا
أبو حصين، عن
أبي صالح، عن
أبي هريرة،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (ليس
الغنى عن كثرة
العرض،
ولكنَّ الغنى
غنى النفس).
[-6446-] Ebu Hureyre r.a.'in nakline göre Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem:
"Zenginlik mal çokluğundan meydana gelmez. Fakat asıl
zenginlik insanın gönül zenginliğidir" buyurmuştur.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Asıl Zenginliğin Kalp Zenginliği Olduğu." Yani
zenginlikle nitelenmiş olan kimse ister malı az, ister malı çok olsun asıl
zenginliğin kalp zenginliği olduğu.
"Sanıyorlar mı ki onlara verdiğimiz servet ve oğullar ile
kendilerine faydalar sağlamak için can atıyoruz? Hayır, onlar işin farkına
varamıyorlar." Ayetin manası şudur: Onlara rızık olarak verdiğimiz malı
nezdimizde şerefli oldukları için verdiğimizi mi zannediyorlar? Eğer böyle zannediyorlarsa
hata ediyorlar. Tam tersine o bir istidrac (yavaş yavaş helake yaklaştırmaldır.
Nitekim Allahu Teala bu mealde şöyle buyurur: "İnkar edenler sanmasınlar
ki kendilerine mühlet vermemiz onlar için daha hayırlıdır. Onlara ancak
günahlarını arttırmaları için fırsat veriyoruz. "(Al-i İmran 178)
"Ayrıca onların bundan öte birtakım işleri vardır ki onlar
bu işleri yapar dururlar" ifadesine gelince, bundan maksat yöneldikleri
küfür veya iman gibi ameldir. İbn Uyeyne'nin tefsirindeki şu sözü buna işaret etmektedir:
"Onlar bu kötü işleri henüz yapmadılar fakat ölümlerinden önce onları
muhakkak yapacaklard1r." Bu tip bir açıklamayı ondan önce Süddi' ve bir
grup bilgin yapmış ve şöyle demişlerdir: Ayetin manası şudur: Ben onların
aleyhine birtakım kötü ameller yazdım. Bunları azap hükmü haklarında tahakkuk
etsin diye ölmeden önce mutlaka yapacaklardır.
Yukarıdaki ayetin hadisle münasebetine gelince, malın hayırlı
olması zatından kaynaklanmamaktadır. Aksine genelolarak "hayır"
şeklinde isimlendirilse de ona taalluk eden şeye göre gerçekleşmektedir. Çok
mala sahip olan kimse de zatı itibariyle zengin değildir. Aksine o malı
tasarrufuna göre zengindir. Kişi gönlü itibariyle zenginse malını çeşitli
iyilik ve Allah'a yakınlık yerleri olan vacip ve müstehablara sarfetmekten geri
durmaz. Gönlü fakirse o zaman malı bitip tükenecek korkusuyla kendisine
emredilen yerlere harcamaktan kaçınır. Bu kişi aslında elinde malolduğu halde
sureten ve manen fakirdir. Çünkü elindeki maldan ne dünyada, ne de ahirette
yararlanmamaktadır. Hatta bu malonun aleyhine vebal bile olabilir.
"An kesreti'l-arad" Buradaki "an" sebep
bildirmektedir. Hadiste geçen "elarad" dünya metaı olarak kendisinden
yararlanılan şey demektir. İbn Battal hadise şu manayı vermiştir:
Zenginliğin aslı ve esası mal çokluğu değildir. Çünkü Allahu
Teala'ın eline mal genişliği verdiği kimselerden birçokları kendisine
verilenden yararlanmaz. Elindeki malı daha da arttırmaya çaba harcar ve o malın
nereden geldiğine aldırmaz. Böyle bir kimse, mala olan aşırı hırsından dolayı
adeta fakir gibidir. Asıl zenginlik ise gönül zenginliğidir. Gönül zenginliği
kişinin sanki zenginmiş gibi kendisine verileni yeterli görmesi, buna kanaat
etmesi, razı olması, daha da arttırma hırsı içinde olmadığı gibi, para
kazanmada ısrar etmemesidir.
Kurtubi' şöyle demiştir: Hadisin manası yararlı olan veya büyük
ya da övülen zenginlik gönül zenginliğidir şeklindedir. Açıklamasına gelince,
kişinin nefsi müstağni olduğunda tamah edilecek şeylerden kaçınır, böylece
nefsin tamah edilecek şeylerden uzak durur, aziz olur, büyük olur ve gönlü
fakir olan kimsenin elde edeceği zenginlikten daha çok itibar, nezihlik, şeref
ve övgü elde eder. Zira gönlü fakir olan kimseyi bu tamahı himmeti düşük ve
cimri olduğu için aşağılık işlere ve değersiz fiillere yuvarlar. Böyle bir
kimseyi kınayan çok olur ve o insanların nazarında itibarı düşük olur ve böyle
bir şahıs hakirin en hakiri, zelilin en zelili olur.
Kısacası "gönül zenginliği" ile vasıflı olan kimse
Allah'ın kendine verdiği rızka kani olur, ihtiyaç yokken daha fazlasına hırsla
sarılmaz, mal talep etmede ve istemede ısrarlı olmaz. Tam tersine Allah'ın
kendisine taksim ettiğine razı olur. Sanki o sonsuza kadar zengin gibi bir
tavır takınır. Gönlü fakir olan kimse ise bunun tam zıttıdır. Çünkü o kendisine
verilene kani olmaz. Aksine imkan bulduğu her yönden malını daha da arttırma
talebi içinde olur. Öte yandan matlubunu elden kaçırdığında -sanki yoksulmuş
gibi- üzülür, esef eder. Çünkü o kendisine verilenle yetinmemektedir. Sanki
ihtiyacı olmayan bir kimse değil gibidir.
Öte yandan gönül zenginliği esasen Allah'ın kazasına rıza ve
emrine teslimden kaynaklanır. Bilindiği üzere Allah'ın katında olan daha
hayırlı ve daha kalıcıdır. Gönül zengini hırs ve talepten yüz çevirir. Şair ne
güzel der:
İhtiyaca yeten miktara derler gönül zenginliği diye Çıkarsa bir
şey bunun üzerine döner zenginlik fakirliğe'
Tıybi şöyle demiştir: Gönül zenginliği ile ilmi ve am eli
kemalıeri elde etmek de kastedilmiş olabilir. Şairin biri buna şöyle işaret
eder:
Harcarsa kim vaktini hep mal peşinde! Olursa korkusu fakirlik,
fakirlik asılodur işte!
Şairin demek istediği, kişinin vakitlerini gerçek zenginlik
peşinde harcamasının daha isabetli olduğudur ki bu da kemalatı elde etmektir.
Gönül zenginliği mal toplamak değildir. Çünkü bununla kişinin ancak fakirliği
artar.
Öte yandan bu söylenenin kastedilmiş olması mümkün olmakla
birlikte daha önceki açıklamanın kastedilmiş olma ihtimali daha ağır
basmaktadır. Gönül zenginliği ancak kalp zenginliği ile elde edilir. Bu da
kişinin tüm işlerinde Rabbine ihtiyaç duymasıyla meydana gelir. Netice olarak
Allahu Teala'ın veren ve mani olan olduğu tahakkuk eder. Böylece kişi Rabbinin
kazasına razı olur, verdiği nimetlere şükreder ve başına gelen sıkıntıların
giderilmesinde ona sığımr. Kalbin Rabbine ihtiyaç duygusundan kişinin Rabbinden
başkasına muhtaç olmadığı duygusu çıkar. "Ve vecedeke ailen fe ağ na = O
seni fakir bulup zengin etmedi mi?"(Duha 8) ayetinde yer alan
"zenginlik" "gönül zenginliği" şeklinde yorumlamr. Çünkü bu
ayet Mekke'de inmiştir. Hz. Nebi'in Hayber ve başka yerler fethedilmeden önce
mal darlığı içinde olduğu herkesçe malumdur. Doğruyu en iyi Allahu Teala bilir.