باب: التسليم
والاستئذان
ثلاثاً.
13. SELAM VERMENİN VE İZİN İSTEMENİN ÜÇ KERE OLDUĞU
حدثنا إسحق:
أخبرنا عبد
الصمد: حدثنا
عبد الله بن
المثنَّى:
حدثنا ثمامة
بن عبد الله،
عن أنس رضي
الله عنه:
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم كان إذا
سلم سلم
ثلاثاً، وإذا
تكلم بكلمة
أعادها
ثلاثاً.
[-6244-] Enes r.a.'dan rivayete göre Rasulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem selam verdiğinde, üç defa selam verirdi. Bir söz
söyleyip konuştuğunda da onu üç defa tekrar ederdi.
حدثنا علي بن
عبد الله:
حدثنا سفيان:
حدثنا يزيد بن
خصيفة، عن بسر
بن سعيد، عن
أبي سعيد
الخدري قال:
كنت
في مجلس من
مجالس
الأنصار، إذ
جاء أبو موسى
كأنه مذعور،
فقال: استأذنت
على عمر
ثلاثاً، فلم
يؤذن لي
فرجعت، فقال:
ما منعك؟ قلت:
استأذنت
ثلاثاً فلم
يؤذن لي
فرجعت، وقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (إذا
استأذن أحدكم
ثلاثاً فلم
يؤذن له
فليرجع). فقال:
والله لتقيمن
عليه بينة،
أمنكم أحد
سمعه من النبي
صلى الله عليه
وسلم؟ فقال
أبي بن كعب:
والله لا يقوم
معك إلا أصغر
القوم، فكنت
أصغر القوم
فقمت معه، فأخبرت
عمر أن النبي
صلى الله عليه
وسلم قال ذلك.
وقال ابن
المبارك:
أخبرني ابن
عيينة: حدثني
يزيد بن
خصيفة، عن
بسر: سمعت أبا
سعيد: بهذا.
[-6245-] Ebu Said el-Hudri'den dedi ki: "Ben ensarın
oturduğu meclislerinden birisinde bulunuyordum. Bir ara Ebu Musa adeta korkmuş
gibi geldi ve şunları söyledi: -Ben Ömer'in yanına girmek için üç defa izin
istedim, ama o bana izin vermeyince ben de geri döndüm. Sonra: Seni içeri
girmekten ne alıkoydu, diye sordu.
Ben: Üç defa izin istediğim halde bana izin verilmediği için ben
de geri döndüm. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem da: Sizden biriniz üç
defa izin istediği halde ona izin verilmeyecek olursa geri dönsün, buyurdu,
diye cevap verdim.
Bu sefer Ömer: Allah'a yemin ederim ya buna dair bir delil ortaya
koyarsın (yahutta canını acıtacak şekilde seni cezalandırırım), dedi. Peki
aranızdan bunu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den işitmiş birisi var mıdır?
Hemen Ubey İbn Ka'b şu cevabı verdi: Allah'a yemin ederim, seninle
beraber (bu iş için) ancak burada bulunanların yaşça en küçüğü gelecektir.
Orada bulunanların yaşça en küçükleri bendim. Bundan dolayı onunla birlikte
kalkıp gittim ve Ömer'e Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bu sözleri söylemiş
olduğunu haber verdim.:'
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Selam vermek ve izin istemek". Yani ister bir arada olsunlar,
ister ayrı ayrı olsunlar, izin istemek için selamın şart olup olmadığı
hususunda görüş ayrılığı vardır. el-Mazeri: İzin isteme şekli: es-Selamu
aleykum gireyim mi demek suretiyle olur. Bundan sonra kişi kendi adını vermekte
yada selam ile yetinmekte muhayyerdir. Evet, el-Mazeri böyle demekle birlikte
ileride "O kim diye sorulursa benim diyen kimse" başlığında, bu
görüşün isabetli olmadığını gösterecek rivayetler gelecektir.
"Bize İshak tahdis ettL" (6244 nolu hadisin Buhari'den
önceki ravisL Yani hadisi Buhari'ye rivayet eden İshak İbn Mansur'dur.) Bu
hadise dair açıklamalar ve el-İsmaili'nin: Selamın tekrarı ancak isti'zan (izin
istemek) ile biriikte olması halinde meşrudur, dediği ve buna nasıl cevap
verildiği, tek başına selam vermenin de eğer topluluk çoksa ya da bir kısmına
işittirmemiş ve hepsinin de işitmesini istemiş ise tekrarının meşru olduğuna
dair açıklamalar geçmiş bulunmaktadır. Nitekim Enes'in rivayet ettiği bu
hadisin anlamının böyle olduğunu Nevevi kesin olarak ifade etmiştir. Aynı
şekilde selam verdiği halde sesinin işitilmediğini düşünürse selamını
tekrarlaması sünnettir. İkinci ve üçüncü defa selam vermeyi tekrarlar ama üçten
fazla tekrar etmez.
Cumhur ile bazı Malikiler, haberin zahirine uyarak daha fazla
selam vermeyeceği görüşündedir. el-Mazerı ise şöyle demektedir: Verdiği selamın
işitilmediğini zannedecek olursa üçten fazla selam verir mi vermez mi hususunda
görüş ayrılığı vardır. Daha fazla selam vermez denildiği gibi, verilebilir de
denilmiştir.
(6245 nolu hadisin) bazı rivayet yollarında Ömer'in, Ebu Musa'ya
şöyle dediği zikredilmektedir: "Bana gelince, ben seni (yalancılıkla)
itham etmiyorum ama insanların Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den hadis
naklederken cüretkarlık göstermemelerini istedim."
Derim ki: Bu fazlalık Muvatta'da Rabia'dan diye rivayet
edilmiştir.
Az önce kendisine işaret etmiş olduğumuz Ubeyd İbn Huneyn
rivayetinde: "Bunun üzerine Ömer, Ebu Musa'ya: Allah'a yemin ederim,
şüphesiz ki sen Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hadisi konusunda
kendisine güvenilen birisisin ama ben işi sağlam tutmayı arzu ettim,
demiştir."
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e isnad edilen bu merfu haber,
üç defadan fazla izin istemenin caiz olmadığına delil gösterilmiştir. İbn
Abdilberr dedi ki:
İlim ehlinin çoğunluğunun kanaati bu doğrultudadır. Bazıları da
şöyle demiştir:
Eğer kendisinden izin istenen kişi işitmemişse daha çok sayıda
izin istemekte bir sakınca yoktur. Suhnun, İbn Vehb'den, o Malik'ten:
Kendisinden izin istenen kişinin işitmediğini bilmesi hali dışında üçten fazla
izin istemesini sevmiyorum, dediği rivayet edilmiştir.
Derim ki: Şamler tarafından da daha sahih görülen görüş budur.
Yine hadisten anlaşıldığına göre, ev sahibi izin istendiğini
işittiği takdirde ister bir defa selam vermiş olsun, ister iki, ister üç defa
şayet izin isteyene izin vermemekte mazur görülebileceği dini ya da dünyevi bir
işle meşgul bulunuyor ise izin vermeme hakkına sahiptir.
Hadisten anlaşılan bir diğer husus da şudur: Derya gibi alim bir
kişi bazen kendisinden daha aşağı mertebede bulunan bir kimsenin bildiği bir
bilgiyi bilmeyebilir. Bu ise onun ilim niteliğine ve ilimde derya gibi oluşuna
gölge düşürmez.
İbn Battal dedi ki: Böyle bir durumu bilmemek, Ömer için mümkün
olduğuna göre ondan daha alt mertebede olan bir kimse hakkında ne
düşünülebilir?
باب: إذا دعي
الرجل فجاء هل
يستأذن.
14. KİŞİ DAVET EDİLİP DE GELSE İZİN İSTER Mİ?
قال سعيد، عن
قتادة، عن أبي
رافع، عن أبي
هريرة، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (هو
إذنه).
Said, Katade'den, o Ebu Rafi'den, o Ebu Hureyre'den rivayetle
dedi ki: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Bu (davet) ona verilen bir
izindir" buyurdu.
حدثنا أبو
نُعَيم: حدثنا
عمر بن ذر.
وحدثنا محمد
بن مقاتل:
أخبرنا عبد
الله: أخبرنا
عمر بن ذر:
أخبرنا مجاهد،
عن أبي هريرة
رضي الله عنه
قال:
دخلت
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم فوجد لبناً
في قدح، فقال:
(أبا هر، الحق
أهل الصفة فادعهم
إلي). قال:
فأتيتهم
فدعوتهم،
فأقبلوا فاستأذنوا،
فأذن لهم
فدخلوا.
[-6246-] Ebu Hureyre r.a.'dan dedi ki: "Rasuluilah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte içeri girdim. Bir kap içinde bir
miktar süt bulunca: Ey Eba Hirr, Suffa ahalisinin yanına var ve onları yanıma
davet et, buyurdu.
Ebu Hureyre dedi ki: Ben de yanlarına varıp onları davet ettim.
Onlar da gelip izin istediler. Allah Rasulü onlara izin verince, onlar da içeri
girdiler."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Kişi davet edilip de gelirse, izin ister mi?" Yoksa
gelmesi istendiği karinesi ile (onu izin sayarak) yetinir mi?
Daha sonra musannıf Mücahid'in, Ebu Hureyre'den diye rivayet
ettiği hadisin bir kısmınızikretmektedir. Ebu Hureyre dedi ki: "Rasuluilah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte içeri girdim. Bir kapta bir miktar süt
buldu. Ey Eba Hirr, Suffa ehlinin yanına var, onları yanıma çağır, buyurdu. Ebu
Hureyre dedi ki: Ben de onların yanlarına varıp, onları davet ettim, onlar da
geldiler. İçeri girmek için izin istediler, onlara izin verince onlar da içeri
girdiler. i, Buhari burada hadisin bu kadarını zikretmiş bulunmaktadır. Çünkü
burada bu kadarına ihtiyaç duymuştur. İleride geleceği üzere Rikaak bölümünde
hadisi tamamıyla kaydetmiş bulunmaktadır.
Hadisin zahiri (başlıktan sonra işaret ettiği) ilk hadis ile
tearuz halinde olduğundan dolayı kesin olarak hükmü ifade etmemiştir.
el-Mühelleb ve başkaları ise, bunu her iki durumun farklılığını esas alarak
yorumlamışlardır: Eğer yapılan davet ile geliş arasında zaman uzamışsa yeniden
izin istemeye ihtiyaç vardır. Aynı şekilde arada uzun süre olmamakla birlikte
davet yapılmasını isteyen kişi şayet adeten içeri girilmesi için izin istemeyi
gerektirecek bir halde ise yine izin istenir. Aksi takdirde yeniden izin
istemeye ihtiyaç yoktur.
İbnu't-Tın de şöyle demiştir: Birincisi, yanında kendisi
dolayısıyla izin istemesini gerektirecek kimsenin bulunmadığını bilmesi hali hakkındadır.
İkincisi ise böyle olmayan durum ile ilgilidir. İbnu't-Tın der ki: Bununla
birlikte her durumda izin istemek, ihtiyata daha uygundur.
Başkası ise şöyle demektedir: Eğer davette bulunan elçi ile
birlikte gelmiş ise elçinin izin istemesi, ayrıca onun izin istemesine ihtiyaç
bırakmaz ve onun için karşılaşıldığı vakit selam vermesi yeterlidir. Şayet
daveti yapan elçiden sonraya kalırsa izin istemesi gerekir. Tahavı de
rivayetleri böylece telif etmiş bulunmaktadır. İkinci hadiste yer alan: "Onlar
da gelip izin istediler" ibaresini de delil göstermiştir. İşte bu, Ebu
Hureyre'nin onlarla beraber olmadığına delildir. Çünkü onlarla birlikte
olsaydı: Hep birlikte geldik, demesi gerekirdi. Evet, o {Tahavı} böyle
demiştir.