EK SAYFA – 2009-4
باب: قول
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (سموا
باسمي ولا
تكنوا بكنيتي).
106. NEBİ S.A.V.'iN: 'BENİM ADıMI AD OLARAK VERİNİZ AMA BENİM
KÜNYEM İLE KÜNYELENMEYİNİZ" BUYRUĞU
قاله أنس، عن
النبي صلى
الله عليه وسلم.
Bunu Enes, Nebi s.a.v.'den diyerek rivayet etmiştir.
حدثنا
مسدَّد: حدثنا
خالد: حدثنا
حصين، عن سالم،
عن جابر رضي
الله عنه قال:
ولد
لرجل منا غلام
فسماه
القاسم،
فقالوا: لا نكنيه
حتى نسأل
النبي صلى
الله عليه
وسلم، فقال:
(سموا باسمي
ولا تكتنوا
بكنيتي).
[-6187-] Cabir r.a.'dan, dedi ki: "Bizden bir adamın
bir oğlu oldu da ona el-Kasım adını verdi. Bunun üzerine ashab:
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e sormadıkça onu (Ebu'l-Kasım
diye) künyelemeyiz, dediler. (Gidip sorduktan sonra Allah Rasulü):
Benim adımı ad olarak veriniz ama benim künyem ile
künyelenmeyiniz, buyurdu."
حدثنا علي بن
عبد الله:
حدثنا سفيان،
عن أيوب، عن
ابن سيرين:
سمعت أبا
هريرة:
قال
أبو القاسم
صلى الله عليه
وسلم: (سموا
باسمي ولا
تكتنوا
بكنيتي).
[-6188-] Ebu Hureyre'den: Ebu'l-Kasım Sallallahu Aleyhi
ve Sellem:
"Benim adımı ad olarak veriniz, ama benim künyem ile
künyelenmeyiniz" buyurdu.
حدثنا عبد
الله بن محمد:
حدثنا سفيان
قال: سمعت ابن
المنكدر قال:
سمعت جابر بن
عبد الله رضي الله
عنهما:
ولد
لرجل منا غلام
فسماه
القاسم،
فقالوا: لا نكنيك
بأبي القاسم
ولا ننعمك
عيناً، فأتى
النبي صلى
الله عليه
وسلم فذكر ذلك
له، فقال: (أسم
ابنك عبد
الرحمن).
[-6189-] Cabir İbn Abdullah r.a.'dan: "Bizden bir
adamın bir oğlu oldu da ona el-Kasım adını verdi. Ashab: Biz seni Ebu'l-Kasım
diye künyelemeyiz ve böylelikle de senin gözünün aydın olmasını sağlamayız
deyince, o da Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gidip ona bunu söyledi. Bu
sefer Allah Rasulü:
Oğluna Abdurrahman adını ver, buyurdu."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Nevevı dedi ki: "Ebu'l-Kasım" diye künyelenmek
hususunda üç farklı görüş vardır:
Birincisi, kişinin adı Muhammed olsun ya da olmasın mutlak
olarak bunun yasak oluşudur. Bu görüş Şafiı'den sabittir.
İkincisi, mutlak olarak caizdir. Yasak sadece Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in hayatı ile sınırlıdır.
Üçüncü görüş ise: Adı Muhammed olan kimseler için caiz değildir,
başkası için caizdir.
er-Ram dedi ki: Bunun daha sahih olma ihtimali vardır. Çünkü
insanlar herhangi bir tepki gösterilmeksizin bütün çağlarda böyle
yapagelmişlerdir.
Nevevi der ki: Ama bu, hadisin zahirine aykırıdır. İnsanların bu
hususta mutabakat etmiş olması ise, ikinci görüşü pekiştirmektedir. Sanki
onların dayanak noktaları, daha önce işaret olunan Enes'in rivayet ettiği
hadiste geçen: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem pazarda bulunuyordu. Bir
adamın: Ey Ebe'l-Kasım diye seslendiğini işitince, ona döndü. Adam Allah
Rasulüne: Ben seni kastetmemiştim deyince, Allah Rasulü de: Benim adımı ad
olarak veriniz, ama benim künyem ile künyelenmeyiniz, buyurdu" hadisi gibi
görünüyor. Nevevı der ki: Buradaki yasaktan, sözü geçen sebep dolayısıyla onun
hayatı dönemine has olduğu ve ondan sonra da bu yasağın ortadan kalktığı
anlamını çıkarmışlardır. --- Nevevı'nin açıklamaları özetle burada sona
ermektedir. ---
Sözkonusu bu sebep, Sahih'te de sabittir. Dolayısı ile sözü
geçen görüşün sahibi, hadisin zahirinden ancak bir delile dayanarak
uzaklaşmıştır. Burada dikkat çekmemiz gereken hususlardan birisi de şudur:
Nevevı üçüncü görüşü ters çevirerek zikredip şöyle demiştir: Adı Muhammed olan
kimseler için caizdir, başkaları için değildir. Ama böyle bir görüşü söyleyen
kimse bilinmemektedir. Bu ancak bir kalem yanılmasıdır. Bu üç görüşü el-Ezkar
adlı eserinde doğru olarak zikretmiştir.
Zahiriyye mezhebi mensupları birinci görüşü benimsemiş, bazıları
aşırıya giderek: Bir kimsenin Ebu'l-Kasım diye künyelenmesini önlemek için
oğluna elKasım adını vermemelidir, vermesi caiz değildir, demişlerdir.
İkinci görüşün lehine de Buhari'nin el-Edebu'I-Müfred'in de, Ebu
Davud'un, İbn Mace'nin ve sahih olduğunu belirterek Hakim'in rivayet ettikleri
Ali r.a.'ın şu hadisi delildir: "Ey Allah'ın Rasulü, dedim. Senden sonra
benim oğlum olursa ona senin adını ve senin künyeni verebilir miyim? Allah
Rasulü: Evet, buyurdu." Bu hadisin bazı rivayet yollarında: "Bana
Muhammed adını verdi ve beni Ebu'l-Kasım diye künyeledi" denilmektedir. Bu
da Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Ali İbn Ebi Talib'e verdiği bir
ruhsatıdır. Biz bu ruhsatı "Emali el-Cevherı" adlı eserimizde rivayet
ettik. Ayrıca bu rivayeti İbn Asakir, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
siretini anlatırken kendi senedi ile rivayet etmiş bulunmaktadır. O rivayetin
senedi de kavi (güçıü)dir.
Taberi dedi ki: Bunun Ali'ye mubah kılınması ve sonra da ona oğluna
göre Ebu'I-Kasım künyesinin verilmesi, bu husustaki nehyin haramlık anlamıyla
değil de mekruhluk anlamıyla olduğuna bir işarettir. (Devamla) der ki: Bunu da,
eğer haramlık ifade etmiş olsaydı, ashabın buna mutlaka tepki gösterecekleri ve
oğluna Ebu'l-Kasım künyesini vermesine asla imkan tanımayacakları gerçeği de
desteklemektedir. O halde bu durum, onların buradaki nehyi ancak tenzih
anlamında aldıklarını göstermektedir.
Ancak bu görüşe şöyle itiraz edilmiştir: Durum sadece onun
dediği çerçeveden ibaret değildir. Onlar belki de hadisin bir başka rivayetinde
görüldüğü gibi, ruhsatın başkası için değil de sadece onun için sözkonusu
olduğunu bilmiş yahut yasağın Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in zamanına
mahsus olduğu anlamını da çıkarmış olabilirler. Bu görüş de daha güçlüdür.
Çünkü ashabdan bazıları oğluna Muhammed adını ve Ebu'l-Kasım künyesini vermiş
bulunmaktadır. Sözkonusu sahabi Talha İbn Ubeydullah'tır.
Taberani de kesin bir dille ona bu künyeyi verenin Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem olduğunu belirtmiştir. Bunu da İsa İbn Talha
yoluyla, Muhammed İbn Talha'nın süt annesinden diye rivayet etmiştir. Aynı
şekilde "el-Muhammedun:
Adı Muhammed olanlar" diye bilinen kimseler hakkında da
böyle denilir. Ebu Bekir'in oğlu, Sa'd'ın oğlu, Cafer İbn Ebi Talib'in oğlu,
Abdurrahman İbn Avf'ın oğlu, Hatıb İbn Ebi Beitaa'nın oğlu, el-Eş'as İbn
Kays'ın oğlunun adı da Muhammed olup künyeleri Ebu'l-Kasım'dır ve bu künyeleri
onlara babaları vermişti.
İyad dedi ki: Selefin de, halefin de cumhuru ile çeşitli bölgelerin
fukahası(nın cumhuru} bu görüştedirler.