SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TIB

<< 1936 >>

باب: الفأل.

44. TEFE'Ül

 

حدثنا عبد الله بن محمد: أخبرنا هشام: أخبرنا معمر، عن الزُهري، عن عبيد الله بن عبد الله، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال:

 قال النبي صلى الله عليه وسلم: (لا طيرة، وخيرها الفأل). قالوا: وما الفأل يا رسول الله؟ قال: (الكلمة الصالحة يسمعها أحدكم).

 

[-5755-] Ebu Hureyre r.a.'dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

Tiyera (uğursuz saymak) diye bir şey yoktur. Bunun hayırlısı da tefe'üldür, diye buyurdu. Ashab: Tefe'ül nedir, ey Allah'ın Rasulü, diye sorunca, o: Birinizin duyduğu salih bir sözdür, buyurdu."

 

 

حدثنا مسلم بن إبراهيم: حدثنا هشام، عن قتادة، عن أنس رضي الله عنه،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (لا عدوى ولا طيرة، ويعجبني الفأل الصالح: الكلمة الحسنة).

 

[-5756-] Enes r.a.'dan rivayete göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

 

"Ne hastalığın bulaşması vardır, ne uğursuzluk vardır. Bununla birlikte salih (iyi) tefe'ül olan güzel söz dehoşuma gider."

 

Bu Hadis 5776 numara ile de geçiyor

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

''Tefe'ül'' Taberi, İkrime'den şöyle dediğini rivayet etmektedir: İbn Abbas'ın yanında idim. Bir kuş gelip öttü. Bir adam: Hayırdır, hayırdır, dedi. İbn Abbas:

 

Bunun yanında hayır da yoktur, şer de yoktur, dedi. Yine (Taberı) şöyle demiştir: Tefe'üı ile tıyera (uğursuzsaymak) aı-asındakifark şudur: Tefe'ül yüce Allah hakkında hüsn ü zan beslemek türündendir. Uğursuzsaymak ise, ancak kötü şey hakkında olur. Bundan dolayı mekruh görülmüştür.

 

Nevevi der ki:. Tefe'ül hoşa gitmeyen şeyler hakkında da, sevindirici şeyler hakkında da kullanılır. Ama çoğunlukla sevindirici şeyler hakkında kullanılır. Tı: yera denilen (uğursuz saymak) ise, ancak uğursuzkabul etmek hallerinde olur. Mecazen sevindirici haller için de kullanıldığı olur.

 

Bu adlandırma, duruma göre değişebilir gibidir. Ama şeriat tıyera (denilen uğursuz sayma)yı hoşa gitmeyen şeyler, tefe'ül'ü de sevindiren şeyler hakkında Özelolarak kullanmıştır. Ancak tıyera kabilinden olmaması için böyle bir maksadı gütmemesi de şartlarındandır. İbn Battal der ki: Allah insanların fıtratında hoş sözü sevmek ve onunla ünsiyet etmek özelliğini yaratmıştır. Nitekim onlarda güzel görünümlüşeylere, saf berrak suya bakarak rahatlamak özelliğini de yaratmıştır. İsterse böyle birsuya bizzat sahip olmasın ve içmesin.

 

Tirmizi sahih olduğunu da belirterek Enes'ten şu hadisi rivayet etmektedir:

 

"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir ihtiyaqnı görmek için dışarıçıkacak olursa, ya nedh, ya raşid (ey başarılı, ey doğru yolda olan) sözlerini işitmekten hoşlanırdı."

 

Ebu Davud da hasen bir senedie Bureyde'den şunu rivayet etmektedir:

 

"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem hiçbir şeyden dolayı uğursuzluk duygusuna kapılmazdı. Bununla birlikte bir amir (devlet işini görmek üzere bir görevli) gönderdiği vakit ona ismini sorardı. İsmi hoşuna giderse bundan dolayı sevinirdi. Eğer isminden hoşlanmazsa bundan hoşlanmadığı yüzünün ifadelerinde görüıürdü."

 

باب: لا هَامَةَ، ولا صَفَرَ.

45. HAME YOKTUR

 

حدثنا محمد بن الحكم: حدثنا النضر: أخبرنا إسرائيل: أخبرنا أبو حَصِين، عن أبي صالح، عن أبي هريرة رضي الله عنه:

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (لا عدوى ولا طيرة، ولا هامة ولا صفر).

 

[-5757-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivayete göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Hastalığın sirayeti (bulaşması) da yoktur, tıyera (uğursuz saymak) da yoktur, hame de yoktur, safer de yoktur" diye buyurmuştur.