SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TIB

<< 1928 >>

EK SAYFA – 1928-3

باب: الحمى من فيح جهنم.

28. HUMMA CEHENNEM ATEŞİ ALEVİNİN SICAĞINDANDIR

 

حدثني يحيى بن سليمان: حدثني ابن وهب قال: حدثني مالك، عن نافع، عن ابن عمر رضي الله عنهما،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (الحمى من فيح جهنم، فأطفئوها بالماء). وكان عبد الله يقول: اكشف عنا الرِّجز.

 

[-5723-] İbn Ömer r.a.'dan rivayete göre "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

Humma cehennem ateşi alevinin sıcağındandır. Bu sebeple onu su ile söndürünüz diye buyurmuştur."

 

 

حدثنا عبد الله بن مسلمة، عن مالك، عن هشام، عن فاطمة بنت المنذر:

 أن أسماء بنت أبي بكر رضي الله عنهما: كانت إذا أتِيَتْ بالمرأة قد حُمَّت تدعو لها، أخذت الماء، فصبَّته بينها وبين جيبها. وقالت: كان رسول الله صلى الله عليه وسلم يأمرنا أن نَبْرُدَهَا بالماء.

 

[-5724-] el-Münzir'in kızı Fatıma'dan rivayete göre "Ebu Bekr r.a.'ın kızı Esma r.anha'nın yanına dua etsin diye gelen hummaya yakalanmış bir kadın getirildi mi su alır ve o suyu yakası ile bedeni arasına döker ve: Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bizlere onu su ile soğutmamızı (serinletmemizi) emrederdi, derdi."

 

 

حدثني محمد بن المثنَّى: حدثنا يحيى: حدثنا هشام: أخبرني أبي، عن عائشة،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (الحمى من فيح جهنم، فابردوها بالماء).

 

[-5725-] Aişe'den rivayete göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

"Humma cehennemin kaynamasındandır. Bu sebeple onu su ile soğutunuz, buyurmuştur."

 

 

حدثنا مسدَّد: حدثنا أبو الأحوص: حدثنا سعيد بن مسروق، عن عباية بن رفاعة، عن جده رافع بن خديج قال:

 سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول: (الحمى من فوح جهنم، فابردوها بالماء).

 

[-5726-] Rafi' b. Hadic de dedi ki: "Ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyururken dinledim:

 

Humma, cehennem ateşi alevinin sıcağındandır. Bu sebeple onu su ile soğutunuz."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Humma cehennem ateşi alevinin sıcağındandır." Anlatılmak istenen, cehennemin hararetinin ve ısısının yükselip yayılmasıdır. Humma da biraz sonra belirteceğimiz üzere çeşit çeşittir. Bunun cehenneme nispet edilmesi de farklı şekillerde açıklanmıştır. Bunun (mecaz değil) bir hakikat olduğu söylenmiştir. Sıtmaya yakalananın vücudundaki alev ve hararet cehennemden bir parçadır. Kullar bundan ibret alsınlar diye yüce Allah bunu gerektiren birtakım sebeplerle ortaya çıkmasını takdir buyurmuştur. Nitekim çeşitli sevinç ve lezzetler de cennet nimetlerindendir. Allah, bu dünya yurdunda bunları ibret ve cennetteki nimetlere deıaıet etsinler diye ortaya çıkarmıştır. Hadisin manası da şöyledir:

 

Hummanın sıcağı, cehennemin sıcağına benzer. Böylelikle insanların dikkatleri cehennem ateşinin şiddetine çekilmekte ve bu şiddetli hararetin cehennemin kaynamasının sıcağına benzediği belirtilmektedir. Sözü edilen bu sıcaklık, ateşe yaklaşıldığı zaman hissedilen sıcakdır. Nitekim serinletmek ve soğutmak ile ilgili hadiste de böyle denilmiştir. Ama birinci açıklama daha uygundur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

"Su ile". Ebu Hureyre yoluyla gelen İbn Mace'deki hadiste "soğuk su ile" denilmektedir.

 

Ebu Bekr er-Razi der ki: İnsanın gücü, kuvveti yerinde, humma şiddetli, bedeni olgunluk da açıkça görülen bir hal olup karında herhangi bir şişkinlik ve bir fıtık da yoksa, soğuk su içmek fayda verir. Eğer hasta olan kişinin bedeni zayıf, zaman (mevsim) de sıcak olup soğuk su ile yıkanmaya alışkın ise, soğuk su ile yıkanmasına izin verilir.

 

İbnu'l-Kayyim de Sevban yoluyla gelen hadisi bu kayıtlara bağlı olarak değerlendirmiş ve şöyle demiştir: Bu nitelik, sıcak bölgelerde yaz mevsimlerinde görülen arızi yahut herhangi bir şişkinlik ve diğer bayağı arazlardan hiçbirisinin bulunmadığı katıksız hummada (sıtma ve ateş yükselmesinde) faydalı olabilir. Bu takdirde Allah'ın izniyle soğuk su, o harareti söndürür. Çünkü bu zamanda su, güneş ile temas etmediğinden ötürü soğuk olur ve o dönemde gerekli güç kuvvet de mevcut bulunur. Çünkü uyuyup dinlenmenin, sükCınun ve hava serinliğinin akabinde olur. Devamla der ki: İşaret ettiği cümle çoğunlukla sert hastalıkların harareti ve özellikle sıcak Ülkelerde meydana gelen hummalardır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

İlim adamları derler ki: Hadis-i şerifte Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hastalığı sırasında soğuk su kullandığı defalarca zikredilmiş bulunmaktadır. Nitekim o: "Ağızları çözülmemiş yedi kırbadan üzerime su dökünüz" buyurmuştur. Bu hadise dair açıklamalar daha önce geçmiş bulunmaktadır.

 

"Nafi' dedi ki: Abdullah" yani İbn Ömer "şöyle derdi: Rabbim, üzerimizden bu azabı kaldır." Hummanın esas itibariyle cehennemden olması dolayısıyla İbn Ömer bu sözleriyle, hummaya yakalanan bir kimsenin onunla azaba uğradığı anlamını çıkarmış gibidir. Böyle bir azaplandırma ise hummaya yakalanan kimsenin farklı oluşuna göre değişiklik arz eder. mu'min kimse için -daha önce geçtiği gibi- günahlarına bir keffaret ve ecrinin artışına sebeptir. Katir için ise bir ikab ve bir intikam demektir. Hummadaki bu sevaba rağmen İbn Ömer'in kaldırılmasını istemesi, şanı yüce Allah'tan sıhhat ve afiyet istemenin meşru olması dolayısı iledir. Çünkü O, kulunun günahlarını, ona ağır gelecek herhangi bir şey isabet etmeden de bağışlayabilir, sevap ve mükafatını artırabilir.

 

باب: من خرج من أرض لا تلايمه.

29. KENDİ TABİATI İLE BAĞDAŞMAYAN BİR YERDEN BAŞKA YERE ÇIKIP GİDEN KİMSE

 

حدثنا عبد الأعلى بن حمَّاد: حدثنا يزيد بن زُرَيع: حدثنا سعيد: حدثنا قتادة: أن أنس بن مالك حدثهم:

 أنَّ ناساً، أو رجالاً، من عُكْل وعُرَينة، قدموا على رسول الله صلى الله عليه وسلم وتكلموا بالإسلام، وقالوا: يا نبي الله، إنا كنا أهل ضرع، ولم نكن أهل ريف، واستوخموا المدينة، فأمر لهم رسول الله صلى الله عليه وسلم بذَوْد وبراع، وأمرهم أن يخرجوا فيه، فيشربوا من ألبانها وأبوالها، فانطلقوا حتى كانوا ناحية الحرَّة، كفروا بعد إسلامهم، وقتلوا راعي رسول الله صلى الله عليه وسلم واستاقوا الذَوْد، فبلغ النبي صلى الله عليه وسلم، فبعث الطلب في آثارهم، وأمر بهم فسمروا أعينهم وقطعوا أيديهم، وتُركوا في ناحية الحرَّة، حتى ماتوا على حالهم.

 

[-5727-] Enes b. Malik'ten şöyle dediği nakledilmiştir: "Ukl ve Ureyna'dan bazı insanlar -ya da bazı adamlar- Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına (Medine'ye) geldiler ve Müslüman olduklarını söyleyerek: Ey Allah'ın Nebi'i, bizler sağmal davarları olan kimseler idik. Bizler ziraatle uğraşan kimseler değildik, dediler. Medine'nin havasını ağır buldular.

 

Bunun üzerine Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onlar için zekat develerinin bir kısmı ile yararlanmalarını ve (develerle) çobanlarının bulunduğu yere gitmelerini emretti. Kendilerine de bu develerle beraber Çıkıp onların sütlerinden ve sidiklerinden içmelerini emir buyurdu. Onlar da develerle gittiler. Nihayet Medine el-Harre'sinin (kara taşlığının) bir tarafında iken Müslüman olduktan sonra katil' oldular ve Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in çobanını öldürüp zekat develerini de önlerine katıp gittiler.

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bu yaptıkları ulaştı. O da onların arkasından onları takip edip yakalayacak kimseleri gönderdi. (Yakalanıp getirilmelerinden) sonra emir vererek onların gözlerini çıkardılar, ellerini kestiler ve Harre'nin bir tarafında ölünceye kadar kendi hallerine terk edildiler."