SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-EŞRİBE

<< 1903 >>

باب: النهي عن التنفس في الإناء.

25. BİR ŞEY İÇERKEN KAB'IN İÇERİSİNDE NEFES ALIP VERMENİN YASAKLANMASI

 

حدثنا أبو نُعَيم: حدثنا شيبان، عن يحيى، عن عبد الله بن أبي قتادة، عن أبيه قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (إذا شرب أحدكم فلا يتنفس في الإناء، وإذا بال أحدكم فلا يمسح ذكره بيمينه، وإذا تمسَّح أحدكم فلا يتمسَّح بيمينه).

 

[-5630-] Abdullah b. Ebi Katade'den rivayete göre o babasından şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

 

Sizden herhangi bir kimse (bir kab'dan) su içerse kab'ın içerisinde nefes alıp vermesin. Sizden. herhangi bir kimse küçük abdestini bozarsa sağ eliyle zekerini silmesin. Sizden herhangi bir kimse (helada) silindiği zaman sağ eliyle de silinmesin."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Su kabı içerisinde nefes alıp vermenin yasaklanması." Bu başlık altında Ebu Katade yoluyla gelen hadisi zikretrriiş bulunmaktadır ki bu hadise dair açıklamalar daha önce Taharet bölümünde (154.hadiste) geçmiştir.

 

باب: الشرب بنفسين أو ثلاثة.

26. İKİ YAHUT ÜÇ NEFESLE İÇMEK

 

حدثنا أبو عاصم وأبو نعيم قالا: حدثنا عزرة بن ثابت قال: أخبرني ثُمامة بن عبد الله قال:

 كان أنس يتنفس في الإناء مرتين أو ثلاثاً، وزعم أن النبي صلى الله عليه وسلم كان يتنفس ثلاثاً.

 

[-5631-] Sümame b. Abdullah'tan, dedi ki:

 

"Enes su içtiği zaman kab(ın dışın) da iki ya da üç defa nefes alırdı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in de üç kere nefes aldığını söylemiştir."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"İki ya da üç nefes ile içmek." Başlıkta zikrettiği hadisin lafzında: "Nefes alırdı" denildiğihalde, kendisi bu şekilde başlığı tespit etmiştir. Böylelikle bu başlık altında zikrettiği hadis ile bundan bir önceki hadisi bir arada telif etmek istemiş gibidir. Çünkü bu iki hadis zahirleri itibariyle birbiriyle tearuz (çatışma) halindedir. Birinci hadis kapta nefes alıp vermeyi yasaklamak hususunda sarih iken, ikincisi nefes alınıp verileceğini söz konusu etmektedir. Bu durumda bu hadisleri iki ayrı hal ve durum için yorumlamak gerekir. Yasaklama hali kabın içerisinde nefes alıp vermek ile ilgilidir, nefes alma hali de kabın dışında nefes alıp verme ile ilgilidir.

 

İbn Mace'de Ebu Hureyre'den merfu olarak zikredilen hadiste şöyle denilmektedir: "Herhangi biriniz bir şey içtiği vakit kabın içerisinde nefes alıp vermesin. Tekrarlamak istediği takdirde kabı biraz uzaklaştırsın, sonra isterse bir daha tekrar içsin."

 

el-Esrem der ki: Bu hususta rivayet farklılığı, cevaza ve üç defa nefes alıp vermenin tercih edildiğine delildir. Kabın içerisinde nefes alıp vermenin yasaklanışından maksat ise kabın içine girecek şekilde nefes alıp vermemesidir. Yoksa dinlenmek amacıyla kabın dışında nefes almak değildir. Bu hadis bir nefeste içmenin caiz oluşu hususunda Malik'in lehine delil gösterilmiştir.

 

İbn Ebi Şeybe, Said b. el-Müseyyeb 'in ve bir başka kesimin bunu caiz gördüklerini rivayet etmektedir. Ömer b. Abdulaziz de şöyle demiştir: Ancak kabın içerisinde nefes alıp vermek yasaklanmıştır. Nefes alıp vermeyen bir kimse ise arzu ederse bir nefeste de içebilir.

 

Derim ki: Bu, güzel bir ayrımdır. Nitekim Hakim'in rivayet ettiği Ebu Katade yoluyla gelen merfu hadiste tek bir nefesle içme emri de varid olmuştur. İşte bu da sözü geçen bu farklı hallere göre yorumlanır.

 

el-Mühelleb dedi ki: İçerken nefes alıp vermenin yasaklanması, yemeğe ve içilin şeye üflemenin yasaklanması gibidir. Yani bu bazen insanın tükürüğünün bulaşması ve böylelikle içenin bundan tiksinip onu pisolarak değerlendirmemesi içindir. Çünkü bu gibi hallerde tiksinmek, insanların çoğunun tabiatlarında görülen bir haldir. Bunun yasak oluşu da başkası ile birlikte yiyip içmesi hali ile ilgilidir. Kendisi tek başına iken yahut eşi ile ya da yaptıklarından hiçbir şekilde tiksinmediğini bildiği kimselerle beraber iken böyle davranmasında bir beis yoktur.

 

Derim ki: Ama daha uygun olan yasağın genelolarak bütün hallerde olduğunu kabul etmektir. Çünkübütün bunlarla birlikte yine de bir artı ğın kalmayacağından, kabın kirlenmeyeceğinden ya da benzeri bir halden emin olunamaz.

 

İbnu'l-Arabı dedi ki: İlim adamlarımız şöyle demişlerdir: Bu mekarim-i ahlaktandır. Fakat bir kimsenin kardeşine tiksineceği şeyi uzatması da haramdır. Eğer kendi başına bunu yapıp sonra başkası yanına gelir, onu uzatacak olursa, arkadaşına yaptığını söylemesi gerekir. Bildirmeyecek olursa onu aldatmış olur. Aldatmak ise haramdır.