DEVAM: 54. YEMEĞİNİ BİTİRDİKTEN SONRA NE DER?
حدثنا أبو
عاصم، عن ثور
بن يزيد، عن
خالد بن معدان،
عن أبي أمامة:
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم كان إذا
فرغ من طعامه،
وقال مرة: إذا
رفع مائدته،
قال: (الحمد لله
الذي كفانا
وأروانا، غير
مكفيٍّ ولا
مكفور). وقال
مرة: (الحمد لله
ربِّنا، غير
مكفيٍّ ولا
مودَّع ولا
مستغنًى،
ربنا).
[-5459-] Ebu Umame'den rivayete göre "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem yemeğini bitirdi mi -ravi bir defasında: Yemeğini
kaldırdı mı, dedi- şöyle dua ederdi:
Elhamdulillahillezi kefana ve ervana gayra mekfiyyin ve la
mekfurin -bir defasında da: leke'l-hamdu Rabbena gayra mekfiyyin ve la
muveddain ve la müstağnen Rabbena demiştir.-:
---
Meali: Bize kifayetiyle rızık veren, bizi susuzluktan kurtarıp
sulayan Allah'a, kafi görülmeyecek ve nimeti inkar olunmayacak bir hamd ile
Allah'a hamdolsun. -Bir seferinde de: Rabbimiz hamd sanadır. Kafi görülmeyerek
ve terk olunmayarak ve müstağni olunmayarak yapılan hamd yalnız sanadır
Rabbimiz, demiştir."
---
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Yemeği bitirdikten sonra neler söyleneceği. .. " İbn
Battal dedi ki: Yemekten sonra hamd etmenin müstehap oluşu üzerinde ilim
adamları ittifak etmişlerdir.
"Kafi görülmeyerek." İbn Battal dedi ki: Bu ibarenin,
kabı ters çevirdim anlamındaki: "Kefa'tu'l-inae"den gelme ihtimali
vardır. Yani bağışladığı nimetleri kendisine geri çevrilmeyen demek olur.
İbnu't-TIn de şöyle açıklamıştır: Başka kimseye muhtaç olmayan, aksine
kullarına yediren ve ihtiyaçlarını yeteri kadarıyla karşılayan odur demektir.
el-Kazzaz da şöyle demiştir: Yani ben kendi başıma bu
ihtiyaçlarımı karşılamak noktasında kendime yetmem demektir. İbnu'l-Cevzi de
Ebu Mansur elCevalikl'den şunu nakletmektedir: Doğrusu, bunun hemzeli mükafat
lafzından geldiğidir. Yani Allah'ın nimetine kafi gelecek şekilde karşılık
verilemez.
Derim ki: Bu lafız bu şekilde (yani hemzeli olarak) Ebu
Hureyre'nin rivayet ettiği hadiste sabittir. Fakat bu başlıktaki hadiste ye ile
(kafi görülmeyecek anlamında) "gayra mekfiyyin" şeklindedir. Her
birisinin ayrı bir manası vardır.
"Ve la mekfQrin: inkar edilmeyerek" yani lütfu ve
nimetleri inkar olunmayarak.
"Ve la muveddain: Terk olunmayan", terk edilmeyen,
bırakılmayan, demektir.