باب: {ليس على
الأعمى حرج
ولا على
الأعرج حرج ولا
على المريض
حرج} الآية
/النور: 61/.
7. GÖZÜ GÖRMEYEN İÇİN BİR SORUMLULUK YOKTUR ... ALLAH SİZE AKIL
EDESİNİz DİYE AYETLERİ BÖYLE AÇIKLIYOR." BUYRUĞU; YOL ARKADAŞLARINDAN HER
BİRİSİNİN BERABERİNDE NE VARSA ÇIKARMASI VE YEMEK YEMEK İÇİN BİR ARAYA GELİP
TOPLANMAK
حدثنا علي بن
عبد الله:
حدثنا سفيان:
قال يحيى بن
سعيد: سمعت
بشير بن يسار
يقول: حدثنا
سويد بن
النعمان قال:
خرجنا
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم إلى خيبر،
فلما كنا بالصهباء
- قال يحيى: وهي
من خيبر على
روحة - دعا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
بطعام، فما
أتي إلا
بِسَوِيق،
فلكناه،
فأكلنا منه،
ثم دعا بماء،
فمضمض
ومضمضنا،
فصلى بنا
المغرب ولم
يتوضأ. قال
سفيان: سمعته منه
عوداً وبدءاً.
[-5384-] Suveyd b. en-Numan'dan, dedi ki: Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte Hayber'e çıktık. es-Sahba denilen yere
varınca -Yahya:
Burası Hayber'den yarım günlük uzaklıktadır, demiştir- Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem yiyecek bir şey getirilmesini emir buyurdu. Ona
sadece sevlk getirildi. Onu ağzımızda evirip çevererek yedik. Daha sonra su
aetirilmesini istedi. o da ağzını calkaladı. biz de
(Ravilerden) Süfyan (b. Uyeyne) dedi ki: "Ben bu hadisi ondan
(Yahya b. Said'den) önce de, sonra da işittim."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İbn Battal, el-Mühelleb'den şöyle dediğini nakletmektedir:
Ayetin Suveyd b. en-Numan'ın rivayet ettiği hadis ile olan ilişkisi, tefsir
bilginlerinin zikrettiklerine göre şöyledir:
Ashab-ı Kiram, yemek için bir araya geldiklerinde gözleri
görmeyeni ayrı bir yerde, topalı ayrı bir yerde, hastayı ayrı bir yerde
tutuyorlardı. Buna sebep ise sağlıklı kimselere göre daha ağır yemek
yemeleridir. Çünkü onlardan daha çok yemek yiyerek günaha girmekten
korkuyorlardı. Bu el-Kelbi'den rivayet edilmiştir.
Ata b. Yezid de şöyle demiştir: Gözleri görmeyen bir kimse elini
olmadık yere uzatmak suretiyle başkasının yemeğinden yemekten korkuyordu. Topal
da aynı şekilde yemek yediği yerde genişçe oturmak ihtiyacını duyardı. Hasta
olan kimse de hoş olmayan kokusu ile diğerlerini rahatsız etmekten çekinirdi.
Bu ayet-i kerime nazil olarak bunlara başkaları ile birlikte yemek yemelerini
mubah kıldı. İşte Suveyd'in rivayet ettiği hadiste ayetin ihtiva ettiği bu mana
da söz konusudur. Çünkü onlar hep birlikte ellerini hazırda bulunan azığın
içine daldırdılar. Oysa insanların bu husustaki hallerinin farklı oluşu
nedeniyle hepsinin eşit yemeleri de imkansız bir şeydir. Şeriat koyucu ise bu
husustaki fazlalık ve eksikliğine rağmen bu işi onlara caiz kılmıştır. Bundan
ötürü bu şekilde hareket etmek mubahtır.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
İbn Battalın açıklamaları burada sona ermektedir.
İbnu'l-Müneyyir dedi ki: Başlık ile uygunluğu ayetin ortasındaki
ifadelerdir.
O da yüce Allah'ın: "Ve sizin için topluca yahut ayrı ayrı
yemenizde de bir vebal yoktur. "(Nur, 61) buyruğudur. Bu buyruk herkesin
yanında bulunanı ortaya koymak suretiyle yemek yemenin caiz oluşunda da asıl
bir delildir. Bundan dolayı Buhari başlıkta herkesin yanında bulunanı ortaya
koyması suretiyle yemek yemek demek olan "en-nihd"i söz konusu
etmiştir.
Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.