SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’N-NAFAKA

<< 1844 >>

EK SAYFA – 1844-4

باب: نفقة المعسر على أهله.

13. ELİ DAR KİMSENİN AİLESİNİN NAFAKASINI KARŞILAMASI

 

حدثنا أحمد بن يونس: حدثنا إبراهيم بن سعد: حدثنا ابن شهاب، عن حميد بن عبد الرحمن، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال:

 أتى النبي صلى الله عليه وسلم رجل فقال: هلكت، قال: (ولم). قال: وقعت على أهلي في رمضان، قال: (فأعتق رقبة). قال: ليس عندي، قال: (فصم شهرين متتابعين). قال: لا أستطيع، قال: (فأطعم ستين مسكينا). قال: لا أجد، فأتى النبي صلى الله عليه وسلم بعرق فيه تمر، فقال: (أين السائل). قال: ها أنا ذا، قال: (تصدق بهذا). قال: على أحوج منا يا رسول الله، فوالذي بعثك بالحق، ما بين لا بتيها أهل بيت أحوج منا، فضحك النبي صلى الله عليه وسلم حتى بدت أنيابه، قال: (فأنتم إذا).

 

[-5368-] Ebu Hureyre radıyallahu anh'dan, dedi ki: "Bir adam Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzuruna gelerek:

 

Helak oldum, dedi. Allah Rasulü: Neden, diye sordu. Adam:

 

Ramazan ayında (oruçlu iken) ailem (eşim) ile cima ettim, dedi. Allah Rasulü:

 

O halde bir köle azad et, diye buyurdu.

 

Adam: Bulamıyorum, dedi. Allah Rasulü: O halde kesintisiz iki ay oruç tut, diye buyurdu. Adam: Gücüm yetmez, dedi. Allah Rasulü: Öyleyse altmış yoksula yemek yedir, diye buyurdu. Adam: Bulamıyorum dedi.

 

Daha sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e içinde hurma bulunan bir zembil getirildi. Allah Rasulü: Soru soran o kişi nerede, diye sordu. Adam: İşte buradayım, deyince, Allah Rasulü: Bunu sadaka olarak dağıt, diye buyurdu.

 

Adam: Ey Allah'ın Rasulü, bizden daha muhtaç kimselere mi? Seni hak ile gönderene yemin ederim ki bunun (Medine'nin) iki kara taşlı ğı arasında bizden daha muhtaç hiç kimse yoktur, dedi.

 

Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem dişleri görününceye kadar güldü ve: O halde (sizin buna ihtiyacınız daha fazla olduğuna göre bunu) kendinize ayır, diye buyurdu."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Eli dar kimsenin aile halkına nafakası." Bu hadise dair yeterli açıklamalar daha önce Oruç bölümünden geçmiş bulunmaktadır. İbn Battal dedi ki: Başlığın bu hadisten alınması şöyle açıklanır: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu zata O hurmayı aile halkına yedirmesini mubah kılmıştır. Ona: Bu senin keffaretinin yerine geçer de dememiştir. Çünkühurmanın varlığı ile artık onun aile halkının nafakasını karşılaması farzı onun için farz-ı ayn haline gelmiş oldu. Bu da onun için keffareti yerine getirmesinden daha önceliklidir.

 

Evet, İbn Battal böyle demiştir. Bu açıklaması da bir çeşit iddiadır. O halde delile ihtiyacı vardır. Göründüğü kadarıyla bu başlık, erkeğin aile halkının nafakasına gösterdiği ihtimam cihetiyledir. Çünkü ona: Bu malı .sadaka olarak dağıt, denilince, o:

 

"Bizden daha fakirine mi" diye karşılık vermiştir. Şayet ailesinin nafakasını karşılamaya ihtimam göstermemiş olsaydı, hemen o hurmayı sadaka olarak dağıtırdı.

 

باب: {وعلى الوارث مثل ذلك} /البقرة: 233/ وهل على المرأة منه شيء.

14. "MİRASÇIYA DÜŞEN DE BUNUN GİBİDİR."(Bakara, 233) BUYRUGU

 

{وضرب الله مثلا رجلين أحدهما أبكم - إلى قوله - صراط مستقيم} /النحل: 76/.

Ve kadına bu görevden bir pay düşer mi? "Allah şu haldeki iki adamı örnek verir: Bunlardan biri dilsiz, hiçbir şeye gücü yetmez ... Dosdoğru yol üzerinde bulunan kişi ile bir olur mu?"(Nahl, 76) buyruğu.

 

حدثنا موسى بن إسماعيل: حدثنا وهيب: أخبرنا هشام عن أبيه، عن زينب بنت أبي سلمة، عن أم سلمة:

 قلت: يا رسول الله، هل لي من أجر في بني أبي سلمة أن أنفق عليهم، ولست بتاركتهم هكذا وهكذا، وإنما هم بني؟ قال: (نعم، لك أجر ما أنفقت عليهم).

 

[-5369-] Ümmü Seleme'den, dedi ki: "Ey Allah'ın Resulü, Ebu Seleme'nin oğullarına nafakalarını karşılamak için harcamada bulunacak olursam benim için bir edr söz konusu olur mu? Hem ben onları şöyle ve şöyle bırakacak değilim. Çünkü onlar benim çocuklarımdır, diye sordum.

 

Allah Resulü: Evet, onların nafakasını karşılamak üzere yapacağın harcamalar dolayısıyla senin için bir edI' vardır, diye buyurdu."

 

 

حدثنا محمد بن يوسف: حدثنا سفيان، عن هشام بن عروة، عن أبيه، عن عائشة رضي الله عنها:

 قالت هند: يا رسول الله، إن أبا سفيان رجل شحيح، فهل علي جناح أن أخذ ما يكفيني وبني؟ قال: (خذي بالمعروف).

 

[-5370-] Aişe radıyallahu anha'dan: "Hind: Ey Allah'ın Rasulü, gerçek şu ki Ebu Süfyan çok eli sıkı birisidir. Dolayısıyla onun malından bana ve çocuklarıma yetecek kadarını almamda benim için bir vebal olur mu, diye sordu. Allah Rasulü: Maruf ile al, diye buyurdu."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

İbn Battal özetle der ki: Selef, yüce Allah'ın: "Mirasçıya düşen de bunun gibidir.''(Bakara, 233) buyruğu ile neyin kastedildiği hususunda ihtilaf etmişlerdir. İbn Abbas:

 

Ona zarar verilmemesi gerekir demiştir. eş-Şa'bi, Mücahid ve Cumhur da böyle demişlerdir. Onlar derler ki: Mirasçılardan herhangi birisi üzerine bir yükümlülük yoktur ve bunlardan hiçbirisinin kendilerine miras bırakan kişinin çocuğunun nafakasını sağlamak yükümlülüğü yoktur.

 

Diğerleri ise şöyle demiştir: Şayet babası ölen çocuğun kendi malı yoksa o çocuğun süt emme ücretini nasıl babası hayatta iken ödemesi gerekiyor ise, babaya mirasçı olanların da onu ödemek yükümlülükleri vardır.

 

Diğer taraftan miras alan ile kimin kastedildiği hususunda da ihtilaf etmişlerdir. el-Hasen ile en-Nehai: Miras alan bütün erkekler ve kadınlardır, demişlerdir. Bu, Ahmed'in ve İshak'ın da görüşüdür. Ebu Hanife ve arkadaşlarına göre ise:

 

Bu sadece çocuğa mahrem olan yakın akrabadır.

 

Zeyd b. Sabit dedi ki: Eğer ölen, geriye bir anne ve bir amca bırakmış ise bunların her birisinin alacağı miras kadar çocuğu emzirme yükümlülükleri vardır. es-Sevri de böyle demiştir.

 

باب: قول النبي صلى الله عليه وسلم: (من ترك كلا أو ضياعا فإلي)

15. NEBİ S.A.V.'İN: "AĞIR BORÇ YÜKÜ BIRAKAN YAHUT BAKIMA MUHTAÇ ÇOLUK ÇOCUK BIRAKAN KİMSENİN İŞİ BANA AİTTİR" BUYRUĞU

 

حدثنا يحيى بن بكير: حدثنا الليث، عن عقيل، عن ابن شهاب، عن أبي سلمة، عن أبي هريرة رضي الله عنه: أن رسول الله صلى الله عليه وسلم كان يؤتى بالرجل المتوفى عليه دين، فيسأل: (هل ترك لدينه فضلا؟). فإن حدث أنه ترك وفاء صلى، وإلا، قال للمسلمين: (صلوا على صاحبكم). فلما فتح الله عليه الفتوح، قال: (أنا أولى بالمؤمنين من أنفسهم، فمن توفي من المؤمنين فترك دينا فعلي قضاؤه، ومن ترك مالا فلورثته).

 

[-5371-] Ebu Hureyre radıyallahu anh'dan rivayete göre: "Önceleri Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzuruna borç bırakıp vefat etmiş adam getirilir, o da: Bu kimse, borcunun ödenebilmesi için fazla bir mal bıraktı mı, diye sorardı. Eğer onun borcunun ödeneceği bir mal bıraktığı söylenirse namazını kıldırırdı. Değilse Müslümanlara: Arkadaşınızın namazını kılınız, derdi.

 

Allah ona fetihler nasip edince şöyle buyurdu: Ben mu'minlere kendi öz canlarından daha yakınım. Bu sebeple mu'minlerden kim vefat edip de geriye bir borç bırakırsa onu ödemeyi üzerime alıyorum. Kim de bir mal bırakırsa o da mirasçılarınındır. rı

 

باب: المراضع من المواليات وغيرهن.

16. CARİYELERDEN VE DĞĞER KADINLARDAN SÜT EMZiRENLER

 

حدثنا يحيى بن كثير: حدثنا الليث، عن عقيل، عن ابن شهاب: أخبرني عروة: أن زينب بنت أبي سلمة أخبرته:

أن أم حبيبه زوج النبي صلى الله عليه وسلم قالت: قلت: يارسول الله، انكح أختي ابنة أبي سفيان، قال: (وتحبين ذلك). فقلت: نعم، لست لك بمخلية، وأحب من مشاركني في الخير أختي، فقال: (إن ذلك لا يحل لي). فقلت: يارسول الله، فوالله إنا نتحدث أنك تريد أن تنكح درة بنت أبي سلمة؟ قال: (ابنة أم سلمة). فقلت: نعم، فقال: (فوالله لو لم تكن ربيبتي في حجري ما حلت لي، إنها ابنة أخي من الرضاعة، أرضعتني وأبا سلمة ثويبة، فلا تعرضن علي بناتكن ولا أخواتكن).

وقال شعيب، عن الزهري: قال عروة: ثويبة أعتقها أبو لهب.

 

[-5372-] Ebu Seleme'nin kızı Zeyneb'den rivayete göre "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in zevcesi Ümmü Habibe dedi ki:

 

Ben, ey Allah'ın Rasuıü, kız kardeşim Ebu Süfyan'ın kızını nikahla, dedim. O: Bunu severek arzu eder misin, diye sordu. Ben: Evet, zaten seninle ben tek başıma değilim ki (Senden başka zevcesi bulunmayan biri değilim ki). Hayırda bana ortak olmasını en çok sevdiğim kişi de kız kardeşimdir.

 

Allah Rasulü: Bu bana helal olmaz, diye buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Rasulü Allah'a yemin olsun ki biz kendi aramızda senin Ebu Selemelnin kızı Durrelyi nikahlamak istediğini konuşuyoruz.

 

Allah Rasulü: Ümmü Selemelnin kızı (Durre'yi) mi diyorsun, diye sordu, ben evet deyince, şöyle buyurdu: Allahla yemin olsun ki eğer o benim himayemde, benim üvey kızım olmamış olsaydı bile yine bana helal olmazdı Çünkü o benim süt kardeşimin kızıdır. Suveybe hatun beni ve Ebu Selemeıyi beraber emzirmişti. o halde sakın bana ne kızlarınızı, ne de kız kardeşlerinizi evlenmek için teklif etmeyiniz. '

 

 

Hadise dair yeterli açıklamalar daha önceden nikah bölümünden geçmiş bulunmaktadır.