DEVAM: 1. AİLE HALKINA NAFAKANIN FAZİLETİ
حدثنا يحيى
بن قزعة:
حدثني مالك،
عن ثور بن زيد،
عن أبي الغيث،
عن أبي هريرة
قال:
قال
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (الساعي
على الأرملة
والمسكين،
كالمجاهد في
سبيل الله، أو
القائم الليل
والصائم
النهار).
[-5353-] Ebu Hureyre r.a.'dan, dedi ki: "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
Dul kadın(lar)ın ve yoksul (lar) ın ihtiyaçlarını karşılamak için
çalışıp çabalayan bir kimse, Allah yolunda cihad eden ya da geceyi namazla,
gündüzü oruçla geçiren kimse gibidir, diye buyurdu."
Bu Hadis 6006 ve 6007 numara ile gelecektir.
حدثنا محمد
بن كثير:
أخبرنا
سفيان، عن سعد
بن إبراهيم،
عن عامر بن
سعد رضي الله
عنه قال:
كان
النبي صلى
الله عليه
وسلم يعودني
وأنا مريض
بمكة، فقلت:
لي مال أوصي
بمالي كله؟
قال: (لا). قلت:
فالشطر؟ قال:
(لا). قلت:
فالثلث؟ قال:
(الثلث والثلث
كثير، أن تدع
ورثتك أغنياء
خير من أن
تدعهم عالة
يتكففون
الناس في
أيديهم، ومهما
أنفقت فهو لك
صدقة، حتى
اللقمة
ترفعها في في
امرأتك، ولعل
الله يرفعك
ينتفع بك ناس،
ويضر بك آخرون).
[-5354-] Sa'd r.a.'dan dedi ki: "Ben Mekke'de hasta iken Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem beni ziyarete gelir giderdi. Benim malım var,
malımın tamamını vasiyet edeyim mi, dedim.
Allah Rasulü: Hayır, dedi. Ben: O halde yarısını, dedim. O: Hayır,
diye buyurdu. Ben ya üçte birini diye sordum.
O: Üçte bir (olabilir), gerçi üçte bir de çoktur. Çünkü senin
mirasçılarını zengin olarak bırakman, onları insanlara ellerini açıp dilenecek
yoksul bırakmandan daha hayırlıdır. Hem sen her ne infak edersen o senin için
bir sadakadır. Hatta kaldırıp da hanımının ağzına koyduğun bir lokma dahi.
Allah'ın, seni kaldırıp yükselteceğini, seninlebirtakım insanların
faydalanacağını ve seninle başkalarının da zarar göreceğini ümit ederim, diye
buyurdu."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"el-Hasen dedi ki: el-Afv: Arta kalan demektir." İbn
Ebi Hatim'in mürsel olarak Yahya. b. Ebi Kesirlden ona kadar ulaşan sahih bir
sened ile rivayet ettiğine göre ona şu haber ulaşmıştır: Muaz b. Cebel ile
Sarlebe Rasulullah s.a.v.'e şunu sordular: Bizim kölelerimiz ve aile halkımız
vardır. Mallarımızdan neleri infak edelim? Bunun üzerine bu ayeF nazil oldu.
Böylelikle Buharl'nin bu ayet-i kerimeyi bu başlıkta
zikretmekteki maksadı da açıkça anlaşılmış olmaktadır. İbn Abbas'tan ve bir topluluktan
rivayet edildiğine göre "el-Afv" ile kastedilen, aile halkının
ihtiyacından arta kalan maldır. Bunu da İbn Ebi Hatim rivayet etmiştir. Mücahid
yoluyla da (İbn Abbas'ın): el-Afv farz olan sadakadır, dediği rivayet
edilmiştir. Ali b. İbn Talha yoluyla İbn Abbas'tan da:el-Afv, mal arasında açık
seçik belli olmayandı'", dediği rivayet edilmiştir. Bu hüküm sadaka
(zekat) farz kılınmadan önce idi.
Bu husustaki görüşler arasında ihtilaf olduğuna göre, -mürsel
dahi olsaayetin nüzul sebebi ile ilgili olarak gelen rivayetin kabul edilmesi
daha uygun görünmektedir.
"Ebu Mestid el-Ensari'den, ben ona: Nebiden diye mi bunu
rivayet edersin, diye sordum. O: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den,
dedi." Meğazi bölümünde Müslim b. İbrahim'den, onun Şube'den, onun
Adiyrden, onun Abdullah b. Yezid'den rivayet ettiğine göre o Ebu Mesud
el-Bedri'nin, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den diye ... buyurduğunu rivayet
etmiştir" deyip, metni muhtasar olarak zikretmiş bulunmaktadır. Orada
"ecrini Allah'tan umarak" ibaresi yoktur. Bti. fazlalık, aileye
yapılan harcamanın infak olduğunu belirten bu başlıktaki Sa'd'den rivayet
edilen dördüncü hadiste olduğu gibi, mutlak ifadelere kayıt getirmektedir.
Çünkü sözü geçen bu dördüncü hadiste: "Her ne infak edersen o senin için bir
sadakadır" diye buyurulmuştur.
"Eerin Allah'tan beklenmesi (ihtisab)" ise, ecrin
istenmesi maksadı ile amel işlemesi demektir. Bundan anlaşıldığına göre ecir
ancak niyet ile birlikte yapılan amel ile gerçekleşir. Bundan dolayı Buhari
sözü geçen Ebu Mesud'un bu hadisini "amellerin niyetler ile ve ecrinin
beklenmesi ile olduğuna dair gelen rivayetler" başlığı altında da
zikretmiş bulunmaktadır.
Taberi özetle şöyle söyler: Aile halkına infak vaciptir. Onun
infak olmak üzere verdiklerinden ecir alması, maksadına göredir. Bu infakın
vacip olması ile sadaka olarak adlandırılması arasında da bir aykırılık yoktur.
Aksine bu infak (aile halkına yapılan harcama) nafile sadakadan daha
faziletlidir.
el-Mühelleb dedi ki: Aile halkına infak icma' ile vaciptir. Şeriat
koyucunun buna sadaka adını vermesinin sebebi, onların bu vacibi yerine
getirmelerinde kendileri için bir ecir bulunmadığını zannetmeleri korkusu
iledir. Çünkü onlar sadakanın ecrinin ne kadar büyük olduğunu biliyorlardı.
Böylece onlara aile halkına yapılan harcamanın da bir sadaka olduğunu öğretmiş
oldu, ta ki onlar aile halklarının yeterli ihtiyaçlarını karşılamadan
ailelerinden olmayan kimselere sadaka vermesinier. Böylelikle vacip olan
sadakaya nafile olan sadakaya göre öncelik vermeleri için teşvik edilmiş
oldular.
İbnu'I-Müneyyir dedi ki: Nafakaya sadaka adının verilmesi sadak
(mehir)e nihle (gönül hoşluğuyla verilen şey) adının verilmesi kabilindendir.
Çünkü lezzet, ünsiyet, iffetin korunması, çocuk sahibi olmak isteği gibi
hususlarda kadının erkeğe olan ihtiyacı, erkeğin kadına olan ihtiyacı gibi
olduğundan ötürü, asıl olanın kadına bir şey vermenin gerekmemesidir. Ancak
şanı yüce Allah erkeğe kadına karşı lütufta bulunmak gibi bir özellik vermiş ve
bundan dolayı da onu kadından bir derece yükseltmiş bulunmaktadır. Bu sebeple
de sadak (mehir) hakkında "nihle" adının, nafaka hakkında da
"sadaka" adının kullanılması uygun düşmüştür.