باب: غيرة
النساء
ووجدهن.
108. KADINLARIN GAYRETİ (KISKANÇLIĞI), ÜZÜLÜP ÖFKELENMELERİ
حدثنا عبيد
بن إسماعيل:
حدثنا أبو
أسامة، عن هشام،
عن أبيه عن
عائشة رضي
الله عنها
قالت: قال لي
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (إني لأعلم
إذا كنت عني
راضية، وإذا
كنت علي غضبى)
قالت: فقلت: من
أين تعرف ذلك؟
فقال: (أما إذا
كنت عني راضية،
فإنك تقولين:
لا ورب محمد،
وإذا كنت غضبى،
قلت: لا ورب
إبراهيم).
قالت: قلت: أجل
والله يا رسول
الله، ما أهجر
إلا اسمك.
[-5228-] Aişe r.anha'dan, dedi ki: "Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem bana, ben senin benden hoşnut olduğun zamanları da, bana kızgınolduğun
zamanları da bilirim, diye buyurdu.
Aişe dedi ki: Ben ona, "peki bunu nasıl biliyorsun",
diye sordum. O: "Sen benden hoşnut isen 'hayır Muhammed'in Rabbi hakkı
için' diyerek yemin edersin, kızgın olduğun takdirde ise 'hayır İbrahim'in
Rabbi hakkı için' diye yemin edersin", diye buyurdu. Aişe dedi ki: Evet,
Allah'a yemin ederim ey Allah'ın Rasulü! Ancak senin ismini anmamakla
kalırım."
Bu Hadis 6078 numara ile gelecektir.
حدثني أحمد
بن أبي رجاء:
حدثنا النضر،
عن هشام قال:
أخبرني أبي،
عن عائشة أنها
قالت:
ما
غرت على امرأة
لرسول الله
كما غرت على
خديجة، لكثرة
ذكر رسول الله
صلى الله عليه
وسلم إياها
وثنائه
عليها، وقد
أوحي إلى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم أن
يبشرها ببيت
لها في الجنة
من قصب.
[-5229-] Aişe r.anha'dan, şöyle dediği rivayet
edilmiştir:
"Ben Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hanımlarından
Hatice'yi kıskandığım kadar hiçbirisini kıskanmış değilim. Buna sebep ise
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in onu çok anışı, onu çok övmesidir. Bir
de Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e, Hatice'ye cennette oyulmuş inciden
bir evinin bulunduğu müjdesini de ona
vermesi vahyedilmiş idi."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Kadınların gayreti ve üzülüp öfkelenmeleri." Musannıf (Buhari) başlıkta sözünü ettiği
hallerin hükmünü açıklamamıştır.
Çünkü bu hüküm, hallere ve şahıslara göre değişiklik arz eder.
Gayret (kıskançlık), asıl itibariyle kadınların kendilerinin. kazandıkları bir
şey değildir. Fakat bu. hususta aşırıya kaçması halinde kınanması söz
konusudur. Bunun ölçüsü de bir başka hadiste ensardan olan Gıbir İbn Atik'in
merfu olarak rivayet ettiği şu hadiste dile getirilmiştir: "Şüphesiz
gayretin bir kısmını Allah sevdiği gibi, bir kısmına da Allah buğzeder.
Allah'ın sevdiği gayret, şüphe etmeyi haklı kılan sebepler dolayısıyla
gayrettir. Allah'ın buğzettiği gayret ise şüpheyi gerektirmeyecek hususlar
dolayısıyla gayrete gelmektir."
Böyle bir ayrım, bir kadının helal olarak aynı anda iki kocaya
sahip olması söz konusu olmadığından ötürü erkekler hakkında geçerli değildir.
Ancak kadın, mesela kocasının zina etmesi yahut hakkını eksik vermesi,
kumasının lehine kendisine zulmetmesi ve kumasını ona tercih etmesi gibi bir
haramı işlediğinden ötürü gayrete gelip kıskanacak olursa, bunları yaptığı
kesinleşir yahut buna dair ortada karineler varsa, bu meşru olan bir
gayret(kıskançlık)tir. Eğer bu herhangi bir delil bulunmaksızın soyut vehime
dayanacak olursa, şüpheyi gerektirecek bir hal bulunmayan bir durum olmakla
birlikte kıskanmak demektir.
Eğer koca eşit davranan ve adaletle hareket eden birisi olup
kumaların her birisine hakkını veriyor ise, kumasını kıskanmak, hiçbir kadının
kendisini kurtaramadığı beşeri tabiattan ileri geliyorsa, kendisine haram olan
bir söz söyleyip yahut bir mı işleme sınırına gelmediği sürece, bundan dolayı
mazur görülürler.
Tibi der ki: Bu (Aişe'nin Nebi'e söylediği "sadece ismini
ağzıma almıyorum" sözü) oldukça latif bir tabirdir. Çünkü bu sözleriyle
(akıllı bir kimsenin tercih imkanını ortadan kaldıran) gazap ve öfke halinde
olduğu takdirde kalbinde yer etmiş bulunan muhabbetinde bir değişiklik
olmadığını bildirmektedir. Onun bu sözleri şairin şu beyiti gibidir:
"Ben senden, -evet- yüz çeviriyorum ama Sana yemin ederek
söylüyorum ki yüz çevirdiğim halde sana meylim artıyor."
İbnu'l-Müneyyir dedi ki: Aişe'nin bu sözleriyle, onun sadece
lafz1 olarak adını terk ettiğini, fakat kalbinin onun kerim zatına karşı
duyduğu sevgi ve muhabbete bağlılığından vazgeçmediğini anlatmak istemektedir.
Aişe R.A.a'nın diğer nebiler arasında İbrahim aleyhisselam'ın
adını zikretmeyi tercih etmesi, Kur'an-ı Kerim'in açıkça belirttiği üzere
insanlar arasında ona en yakın olanın Nebi Efendimiz oluşudur. Aişe, Nebi
Efendimizin o şerefli ismini anmamak mecburiyeti ile karşı karşıya kaldığında
herhangi bir yolla onunla ilişkili olan birisinin adını zikretmiştir ki
genelolarak ona bağlılık dairesinin dışına çıkmamış olsun.
باب: ذب الرجل
على ابنته في
الغيرة
والإنصاف.
109. KİŞİNİN KIZINI GAYRET (KISKANÇLIK) VE ADALET HUSUSLARINDA
SAVUNMASI
حدثنا قتيبة:
حدثنا الليث،
عن ابن أبي
مليكة، عن
المسور بن
مخرمة قال:
سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يقول وهو على
المنبر: (أن
بني هشام بن
المغيرة
استأذنوا في
أن ينكحوا
ابنتهم علي بن
أبي طالب، فلا
آذن، ثم لا
آذن، ثم لا
آذن، إلا أن
يريد ابن أبي
طالب أن يطلق
ابنتي وينكح
ابنتهم،
فأنما هي بضعة
مني، يريبني
ما أرابها،
ويؤذيني ما
أذاها). هكذا
قال.
[-5230-] Misver İbn Mahreme r.a.'den, dedi ki: "Rasulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'i minber üzerinde iken şöyle buyururken dinlemişimdir:
Şüphesiz Hişam İbn Muğire oğulları, kızlarını Ali İbn Ebi Talib
ile nikahlamak üzere benden izin istediler. Hayır, ben izin vermiyorum, tekrar
söylüyorum, izin vermiyorum, yine tekrar ediyorum, izin vermiyorum. Ancak Ebu
Talib'in oğlunun kızımı boşayıp onların kızlarını nikahlamak istemesi
müstesnadır. Çünkü o (Fatıma) benden bir parçadır. Onu şüpheye düşüren bir şey
beni de şüphelendirir, onu rahatsız eden bir şey bana da eziyet verir."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Kişinin kızını kıskançlık ve adalet hususlarında
savumnası" Yani onun kıskanmasını
gerektirecek hususları önleyip ona adaletli davranılmasını istemesi.
"Ancak Ebu Talib'in oğlunun, kızımı boşayıp onların
kızlarını nikahlamak istemesi müstesnadır." Bu da şuna yorumlanır: Ali'ye
buğzeden bazı kimseler onun böyle bir işi yapmak istediğine dair bir haberi
Nebie ulaştırmışlardır. Yoksa onun Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile danışıp
böyle bir şeyi yapmamasını söylemesinden sonra onların kızlarını istemeyi sürdürmesi
düşünülemez.
Zührı'nin rivayetinde şu fazlalık vardır: "Şüphesiz ben
helal olan bir şeyi haram kılmıyorum. Haram olan bir şeyi de helal kılmıyorum.
Fakat Allah'a yemin ederek söylüyorum, Rasulullah'ın kızı ile Allah'ın
düşmanının kızı ebediyyen bir adamın nikahı altında bir arada
bulunamazlar."
İbnu't-TIn der ki: Bu olayın yorumlanacağı en sahih husus, Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Ali'ye kendi kızı ile Ebu Cehil'in kızını nikahı
altında bulundurmasını haram kılmış olmasıdır. Çünkü buna illet (gerekçe)
olarak da bu işin kendisine eziyet verdiğini göstermiştir. Ona eziyet verecek
bir işi yapmak ise ittifakla haramdır.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in: "Ben helal olan bir
şeyi haram kılmıyorum" sözünün anlamı şudur: Eğer onun yanında nikahında
Fatıma yoksa o kızla evlenmesi ona helaldir. Fakat Fatıma'nın rahatsız olması
sebebiyle Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in rahatsız olmasını gerektirecek
bir iş olan her ikisini aynı nikah altında bulundurmak ise helal değildir.
Bazısı da hadisteki ifadelerin, böyle bir işin Ali'ye mubah
olduğu izlenimini vermekle birlikte Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
Fatıma'nın hatırını göz önünde bulundurarak onu bu işten alıkoyduğunu ifade
etmektedir. Kendisi de Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in emrine uyarak bunu
kabul etmiştir.
Benim görüşüme göre ise, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
kızları üzerine
başkası ile evlenilmemesinin, Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'in hususiyetIeri arasında sayılması uzak bir ihtimalolarak görülmüyor.
Bunun Fatıma'ya (selam ona) ait bir özellik olma ihtimali de vardır.
"Çünkü o benden bir parçadır." Bu hadisten
anlaşıldığına göre Fatıma eğer bu işe razı olmuş olsaydı, Ali radıyaııilhu
anh'a sözü geçen ile ya da başkası ile evle nmesine engel olunmazdı.
Hadisten Çıkarılan Sonuçlar
1- Rahatsız edilmelerinden ötürü Nebi s.a.v.'in eziyet duya cağı
kimseleri rahatsız etmek haramdır. Çünkü az ya da çok olsun, Nebie eziyet
vermenin haram olduğu ittifakla kabul edilmiştir. Fatıma'yı rahatsız eden bir
işin kendisini de rahatsız edeceğini açıkça ve kesin olarak ifade etmiş
bulunmaktadır. Dolayısıyla Fatıma'ya karşı bir iş yapıp, bundan dolayı Fatıma
rahatsız olmuşsa aynı şey -bu sahih haberin tanıklığı ile- Nebi s.a.v. için de
rahatsızlık verici bir iştir. Onun çocuğunu öldürmekten daha çok onu rahatsız
edip eziyet verecek hiçbir şey de olamaz. Bundan dolayı istikra yoluyla bu işi
yapan kimselerin dünya hayatında cezalandırılması gerektiği de anlaşılmaktadır.
Ahiretteki azap ise elbette daha ağırdır.
2- Seddu'z-Zeria'yı delilolarak kabul edenlerin lehine bir delil
vardır. Çünkü dört sınırını aşmadığı sürece erkeklerin birden fazla kadın ile
evlenmesi helaldir. Bununla birlikte netice itibariyle ortaya çıkaracağı
zararlardan ötürü böyle bir işin şu anda yapılması (Ali r.anh'a) yasak kılınmış
oldu.
باب: يقل
الرجال ويكثر
النساء.
110. ERKEKLERİN AZALIP KADINLARIN ÇOĞALACAĞI...
وقال أبو
موسى، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (وترى
الرجل
الواحد،
يتبعه أربعون
امرأة يلذن
به، من قلة
الرجال وكثرة
النساء).
Ebu Musa, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den şöyle buyurduğunu
nakletmektedir: "Erkeklerin azlığından, kadınların da çokluğundan ötürü,
bir tek erkeğin arkasından kırk tane kadının gittiğini ve ona sığındıklarını
görürsün,"
حدثنا حفص بن
عمر الحوضي:
حدثنا هشام،
عن قتادة، عن
أنس رضي الله
عنه قال:
لأحدثنكم
حديثا سمعته
من رسول الله
صلى الله عليه
وسلم لا
يحدثكم به أحد
غيري: سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول: (أن
من أشراط الساعة
أن يرفع
العلم، ويكثر
الجهل، ويكثر
الزنا، ويكثر
شرب الخمر،
ويقل الرجال،
ويكثر
النساء، حتى
يكون لخمسين
امرأة القيم
الواحد).
[-5231-] Enes r.a.'dan, dedi ki: "Andolsun size
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den işitip dinlediğim ve size onu benden
başka kimsenin nakletmeyeceği bir hadis aktaracağım. Rasulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyururken dinledim:
Şüphesiz ilmin kaldırılması, cehaletin çoğalması, zinanın artması,
içki içmenin çoğalması, erkeklerin azalıp kadınların elli kadına tek bir kişi
bakacak şekilde çoğalması, kıyametin şartlarından (aıametlerinden)dir."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Erkeklerin azalıp, kadınların çoğalması." Bundan
kasıt ahir zamanda böyle olacağıdır.
"Tek bir kişi bakacak (kayyim)", yani bu kadar kadının
işini görecek tek bir kişi. ..
Bunun, helal ya da haram olsun kendileri ile nikahlanması için
erkeğin arkasından gideceklerinden kinaye yolu ile bir anlatım olma ihtimali de
vardır.