باب: القرعة
بين النساء
إذا أراد سفرا.
97.YOLCULUĞA ÇIKMAK İSTEDİĞİ TAKDİRDE
HANIMLARI ARASINDA KURA ÇEKMEK
حدثنا أبو
نعيم: حدثنا
عبد الواحد بن
أيمن قال: حدثني
ابن أبي
مليكة، عن
القاسم، عن
عائشة:
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم كان إذا
خرج أقرع بين
نسائه، فطارت
القرعة
لعائشة
وحفصة، وكان
النبي صلى
الله عليه
وسلم إذا كان
بالليل سار مع
عائشة يتحدث،
فقالت حفصة:
ألا تركبين
الليلة بعيري
وأركب بعيرك،
تنظرين
وأنظر؟ فقالت:
بلى، فركبت،
فجاء النبي
صلى الله عليه وسلم
إلى جمل عائشة
وعليه حفصة،
فسلم عليها، ثم
سار حتى
نزلوا،
وافتقدته
عائشة، فلما
نزلوا جعلت
رجليها بين
الإذخر
وتقول، يا رب
سلط علي عقربا
أو حية
تلدغني، ولا
أستطيع أن
أقول له شئيا.
[-5211-] Aişe r.anha'dan rivayete göre "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
bir sefere çıkmak istediği takdirde hanımları arasında kura çekerdi. (Bir
keresinde) kura Aişe ile Hafsa'ya çıktı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem gece
oldu mu Aişe ile birlikte yol alır ve konuşurdu.
Hafsa bunun üzerine: Bu gece sen benim deveme binsen, ben de senin
devene binsem. Sen ne olacağına baksan, ben de ne olacağına baksam olmaz mı,
dedi. Aişe: Olur deyince (onun) devesine bindi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem, Hafsa'nın üzerine binmiş olduğu Aişe'nin devesinin yanına geldi. Ona
selam verdi, daha sonra yola devam etti. Nihayet konakladılar.'
Aişe, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i yanında bulmamıştı. Bu
sebeple konakladıkları vakit ayaklarını izhir otları arasına uzattı ve bu
arada: Rabbim, üzerime beni sokacak bir akrep yahut bir yılan gönder de ona
hiçbir şey söyleyemeyeyim diye dua ediyordu."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Sefere çıkmak istediği takdirde" Başlıktan anlaşıldığına göre kura çekmek,
özelolarak yolculuk hali ile ilgilidir, genel değildir. Kuranın amacı, kendisi
ile yolculuk yapılacak olan kadının tayin edilmesidir. Erkek, kurayı hanımları
arasında bir paylaştırma yapmayı istediği vakit de uygular. Dolayısıyla o
kadınlardan istediğinden başlayamaz. Aksine aralarında kura çeker ve kimin
kurası çıkarsa onunla başlar. Herhangi bir suretle razı edilmeleri hali
müstesnadır, o vakit, kurasız da caiz olur.
"Hanımları arasında kura çekerdi." İbn Sa'd bir başka
yoldan, el-Kasım'dan; o da Aişe'den diye naklettiği rivayetinde şu fazlalık da
vardır: "Kura benden başkasına çıkacak olursa hoşlanmadığı
anlaşılırdı."
Bu hadis ortaklar arasında ortak olan malın paylaştırılması ve
daha başka hususlarda kura çekilmesinin meşruiyetine delil gösterilmiştir. Daha
önce Şehadat (şahadetler) bahsinin sonlarında geçtiği gibi. .. Hanefilerle, Malikilerin
meşhur olan görüşü ise kuranın muteber olmadığıdır. Iyad dedi ki: Malik ve onun
mezhebine mensup arkadaşlarından meşhur olarak nakledilen görüş budur. Çünkü bu
bir çeşit piyango ve kumar türündendir. Hanefilerden ise bunun caiz olduğu
nakledilmiştir.
Malikilerden kurayı kabul etmeyenler, kimi kadınların yolculukta
diğerlerine göre daha faydalı olabileceğini delil göstermişlerdir. Dolayısıyla
yolculukta faydası olmayan kimsenin kurası çıkacak olursa bu da erkeğin haline
zararlı olur.
"Kura Aişe ile Hafsa'ya Çıktı." Maksat çıkılan
seferlerden birisidir.
"Ona selam verdi." Rivayette onunla konuştuğu
sözkonusu edilmemektedir.
Olan bitenin ona ilham yoluyla bildirilmiş olması muhtemelolduğu
gibi, bunun böyle denk düşmüş olma ihtimali de vardır, onunlevkonuşmuş olmakla
birlikte -
bunun ayrıca nakledilmemiş olması ihtimali de vardır.
"Aişe, Nebii" yolda gittikleri esnada
"kaybetmişti." Çünkü alışılmışın yitirilmesi insana zor gelir.
"Konakladıkları vakit Aişe ayaklarını izhirin arasına
attı." Anlaşıldığı kadarıyla Hafsa'nın teklifini kabul ederek böyle bir
cinayeti işleyenin kendisi olduğunu bildiğinden, bunu yaptığı için kendisine
sitemde bulunmuştur.
İzhir, çölde çoğunlukla zararlı haşeratın bulunduğu, bilinen bir
ottur.
باب: المرأة
تهب يومها من
زوجها لضرتها
وكيف يقسم ذلك.
98. KADININ KOCASININ KENDİSİNE AYIRMIŞ
OLDUĞU GÜNÜNÜ KUMASINA BAĞIŞLAMASI VE KOCANIN BUNU PAYLAŞTIRMA ŞEKLİ
حدثنا مالك
بن إسماعيل:
حدثنا زهير،
عن هشام، عن
أبيه، عن
عائشة: أن
سودة بنت زمعة
وهبت يومها
لعائشة، وكان
النبي صلى
الله
عليه وسلم
يقسم لعائشة
بيومها ويوم
سودة.
[-5212-] Aişe r.anha'dan rivayete göre "Zem'a kızı Sevde, gününü
Aişe'ye bağışlamıştı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de Aişe'ye, hem kendi günü,
hem de Sevde'nin günü dolayısı ile pay ayırırdı."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Kocanın bunu paylaştırma şekli" İlim adamları derler ki: Kadın gününü ortağı
olan kumasına bağışlayacak olursa koca, bağışlanan kadına kumasının gününü de ayırır.
Eğer bağışta bulunan kadının günü kendisine bağış yapılan kadının gününden
sonra geliyorsa mesele yok, aksi takdirde o günü diğer kadınların rızasını
almadan paylaştırmaktaki sırasına göre öne alamaz. Yine ilim adamları şöyle
demişlerdir: Kadın, gününü kumasına bağışladığı takdirde kocası da bu bağışı
kabul ettikten sonra kendisine bağış yapılanın bunu kabul etmeme imkanı yoktur.
Eğer koca bu bağışı kabul etmezse kabul etmesi için zorlanmaz.
Kadın, gününü kocasına bağışlayıp herhangi bir kumasını sözkonusu
etmeyecek olursa, eğer iki hanımdan fazla eşi varsa bağışlanan günü onlardan
birisine tahsis edebilir mi yoksa diğer kadınlar arasında bugünü (adaletli bir
şekilde) paylaştırabilir mi? Bağışta bulunan kadın, bütün hallerde ne zaman
isterse bağışından vazgeçebilir. Ancak bu vazgeçme gelecek zamanlar için
sözkonusudur, geçmiş için sözkonusu olmaz.
İbn Battal, Sevdelnin Aişe'ye bağışladığı günü ile ilgili
olarak, bağışından vazgeçme hakkının bulunmadığını mutlak bir ifade ile dile
getirmiş bulunmaktadır.
"Zemla kızı Sevde" Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
zevcesi olup, onunla HaticeInin vefatından sonra Mekke'de iken evlenmiş ve
onunla zifafa girmiş, onunla birlikte hicret etmişti. Müslimde Şerik'in Hişam
yoluyla zikrettiği bu husustaki bir başka hadiste şöyle denilmektedir:
"Aişe dedi ki: Sevde, Nebiin benden sonra evlendiği ilk kadın idi."
Yani onunla evlilik akdini Aişe'nin evlilik akdinden sonra yapmıştır. Onunla
zifafa girmesi ise ittifakla Aişe ile zifafa girişinden öncedir. İbnu'l-Cevzı de
bu hususa dikkat çekmiştir.