SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’N-NİKAH

<< 1805 >>

DEVAM: 36.bab

 

حدثنا أحمد بن أبي عمرو قال: حدثني أبي قال: حدثنا إبراهيم عن يونس، عن الحسن:

 {فلا تعضلوهن} قال: حدثني معقل بن يسار: أنها نزلت فيه، قال: زوجت أختا لي من رجل فطلقها، حتى إذا انقضت عدتها جاء يخطبها، فقلت له: زوجتك وفرشتك وأكرمتك، فطلقتها، ثم جئت تخطبها، لا والله لا تعود إليك أبدا وكان رجلا لا بأس به، وكانت المرأة تريد أن ترجع إليه، فأنزل الله هذه الآية: {فلا تعضلوهن} فقلت: الآن أفعل يا رسول الله، قال فزوجها إياه.

 

[-5130-] Hasan(-ı Basrl)ldan, dedi ki: "Nikahlanmalarına engel olmayınız."(Bakara, 232) buyruğu hakkında bana Ma'kil İbn Yesar'ın tahdis ettiğine göre, bu buyruk, kendisi hakkında nazil olmuştur.

 

Dedi ki: Bir kız kardeşimi bir adam ile evlendirmiştim. Onu boşadı. Nihayet iddeti bitince tekrar gelip ona talip oldu. Ben de ona:

 

Seni evlendirdim, sana kızkardeşimi verdim. Sana ikramda bulundum, sen de onu boşadın. Şimdi de gelip ona talip oluyorsun. Hayır, Allah'a yemin ederim ki ebediyyen sana geri dönmeyecektir, dedim.

 

Adam kötü tarafı olmayan birisi idi. Kadın da ona dönmek istiyordu. Bunun üzerine yüce Allah:

 

"Nikahlanmalarına engel almayınız" buyruğunu indirdi. Bu sefer ben: Şimdi emredileni yapacağım, ey Allah'ın Rasulü dedim."

 

(Ravi) dedi ki: Kızkardeşini onunla evlendirdi.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Yüce Allah'ın: "Kadınları boşayıp da iddetlerini bitirdiler mi. .. nikahlanmalarına engel almayınız. "(Bakara, 232) buyruğu", onların evlenmelerini engellemeyiniz, demektir.

 

"Ay halinden temizlendi mi?" Sanki buradaki sebep, onun bu adamdan daha çabuk gebe kalmasını sağlamaktır.

 

"Onunla birlikte olmayı iste." İstibda' ve mubadaa, dma' demektir. Yani sen ondan hamile kalmak üzere seninle dma' etmesini iste. Cima' etmek anlamı ile "mubadaa", ferc demek olan "el-bud'''dan türetilmiştir.

 

"Bunu ancak soylu çocuk sahibi olmak arzusuyla yapardı." Yani böyle bir erkeğin soyundan bunu elde etmek istiyordu. Çünkü onlar kahramanlık yahut cömertlik ya da başka hususlarda büyükleri ve ileri gelenleri sayılan kimselerden bu işi yapmalarını istiyorlardı.

 

"Hepsi de o kadınla dma' ederdL" Göründüğü kadarıyla bu, kadının rızasıy-. la ve kadının onlarla, onların da kadın ile anlaşması sonucunda oluyordu.

 

"Kötü bir tarafı bulunmayan birisi idi." es-Sa'lebi'nin rivayetinde "sadakatli, doğru bir adam idi" şeklindedir. İbnu't-Tin der ki: İyi birisiydi, demektir. Mübarek İbn Fedale'nin el-Hasen'den diye naklettiği Ebu Müslim el-Kecd'deki rivayetinde şöyle denilmektedir: "el-Hasen dedi ki: Yüce Allah adamın hanımına, hanımının da kocasına ihtiyacı olduğunu bildiğinden, bu ayet-i kerimeyi indirdi."

 

Bunun üzerine yüce Allah şu: "Nikahlanmalarına engel almayınız" buyruğunu indirdi. Bu ifadeler, ayet-i kerimenin bu olay sebebiyle nazil olduğu hususunda gayet açıktır. Durumun böyle olması, ifadelerdeki hitabın zahirinin bütün kocalara yönelik olmasına mani değildir. Çünkü ayet-i kerimede: "Kadınları boşadığınızda ... " diye buyurulmuştur. Fakat ayetin geri kalan bölümlerinde: "Artık kocalarıyla nikahlanmalarına engelolmayınız" diye buyurulmaktadır. Bu da bu engellemenin veliler ile ilgili olduğu hususunda açık bir ifadedir. Tefsir bölümünde veliler ile ilgili olan el-'adl (evlenmeyi engelleme}nin açıklaması, yüce Allah'ın:

 

"Kadınlara zorla mirasçı olmanız size helal değildir. Onları da engellemeyin ... "(Nisa, 19) buyruğu açıklanırken geçmiş bulunmaktadır. Böylelikle buyruk, her bir yerde kendisine uygun şekilde delil gösterilir.

 

"Bunun üzerine ben de: Şimdi bunu yapacağım ey Allah'ın Rasulü dedim. (Ravi) dedi ki: Kızkardeşini onunla evlendirdi." Yani yeni bir akid ile kızkardeşini ona geri verdi. Ebu Müslim el-Kecci'nin, Mübarek İbn Fedale yoluyla elHasen'den naklettiğine göre "Ma'kil İbn Yesar bunu işitince: Rabbimin buyruğunu duydum ve hemen itaat edip uydum, dedi. Kızkardeşinin kocasını çağırdı ve onu onunla evlendirdi." es-Sa'lebi'nin rivayetinde: "Şüphesiz ben Allah'a iman ediyorum" diyerek hemen kızkardeşini ona nikahladı ve yemini dolayısıyla kefarette bulundu."

 

İbn Battal dedi ki: Veli hususunda ilim adamları ihtilaf etmişlerdir. Aralarında Malik, es-Sevri, el-leys,• Şafii' ve başkalarının da bulunduğu cumhur şöyle demektedir: Nikahta veliler asabe denilen akrabalardır. Dayının, annenin babasının, anne bir kardeşlerin ve benzerlerinin velayetleri yoktur. Hanefilerden nakledilen rivayete göre ise bunlar veliler arasında sayılırlar. Baba ölüp de çocuklarına bir adamı vas i tayin ederse acaba bu vasi nikah akdi hususunda akraba olan veli gibi mi olur, ondan önce mi gelir, yoksa onun velayeti olmaz mı? Bu hususta görüş ayrılıkları vardır.

 

Rabia, Ebu Hanife ve Malik, vasi önceliklidir, derler. Bunların lehine şu delil gösterilmiştir: Eğer baba hayatta iken muayyen bir adama böyle bir hak verecek olursa, velilerden herhangi bir kimsenin ona itiraz etme yetkisi yoktur. Dolayısıyla ölümünden sonra da aynı şey sözkonusudur.

 

Ancak buna şöyle itiraz edilmiştir: Velilik ölüm sebebiyle intikal etmiş bulunuyor. Dolayısı ile hayattaki hal ile kıyas edilmez. '

 

ilim adamları nikah hususunda velinin şart olup olmadığı hakkında da ihtilaf etmişlerdir. Cumhur bu kanaatte olup, şöyle demişlerdir: Kadın hiçbir zaman kendi kendisini evlendiremez. Onlar sözü geçen hadisleri delil göstermişlerdir. Bu delillerin en kuvvetlilerinden birisi ise sözü geçen ayetin nüzulü ile ilgili olarak zikredilen bu sebepte anlatılanlardır. Şüphesiz bu, velinin muteber oluşuna dair en açık bir delildir. Aksi takdirde kardeşinin onun nikahını engellemesinin bir anlamı olmazdı. Diğer taraftan kadının kendisini evlendirme yetkisi bulunsaydı, kardeşine ihtiyacı bulunmazdı. Yetkisi elinde bulunan bir kimse hakkında da, başkası onu o yetkisinde kullanmaktan alıkoydu, denilemez.

 

İbnu'l-Munzir'in nakletliğine göre ashab-ı kiramdan herhangi bir kimsenin bundan farklı bir kanaati olduğu bilinmemektedir. Malik'ten gelen bir rivayete göre eğer kadın soylu birisi değilse kendi kendisini evlendirebilir.

 

Ebu Hanife ise velinin hiçbir şekilde şart olmadığı görüşüne sahiptir. Kadın denk birisi ile evlendiği takdirde velisinin izni olmasa dahi kendisini evlendirmesi caizdir. O, buna alışverişe kıyası delil göstermiştir. Kadın tek başına alışveriş yapabilir. Velinin şart olduğuna dair varid olan hadisleri de küçük kız ile ilgili yorumlamış ve bu hadislerin genel ifadelerini de böyle bir kıyas ile özelleştirmiş (tahsis etmiş)tir. Böyle bir şey usul açısından uygun görülmüştür. Bu da umumun kıyas ile tahsis edilmesinin caiz oluşudur. Ancak kaydedilen Ma'kil ile ilgili hadis böyle bir kıyası ortadan kaldırmaktadır. Çünkü Ma'kil'in hadisinden anlaşıldığına göre veli engelolacak olursa, sultan (hakim ve benzeri yetkililer) ona engellemesinden vazgeçmesini emretlikten sonra ancak evlendirme cihetine gider. Eğer o da kabul ederse mesele yok, şayet ısrar ederse hakim ona rağmen evlendir(ebil)ir.

 

Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

باب: إذا كان الولي هو الخاطب.

37. VELİNİN KENDİSİ TALİP OLDUĞU ZAMAN

 

وخطب المغيرة بن شعبة امرأة هو أولى الناس بها، فأمر رجلا فزوجه.

Muğire İbn Şube, insanlar arasında kendisinin en yakın olduğu bir kadına talip oldu da bir başka adama emir vererek kendisini onunla evlendirdi.

 

وقال عبد الرحمن بن عوف لأم حكيم بنت قارظ: أتجعلين أمرك إلي ؟ قالت: نعم، فقال: قد تزوجتك.

Abdurrahman İbn Avf da Karız kızı Ümmü Hakim'e: Seni evlendirme işini bana verir misin deyince, o evet dedi. Abdurrahman da: Seni kendimle evlendirdim, dedi.

 

وقال عطاء ليشهد أني قد نكحتك، أو ليأمر رجلا من عشيرتها.

Ata dedi ki: Ben seni nikahladım, sözüne başkasını şahit tutsun yahut (bu işi yapmak üzere) aşiretinden bir adama emir versin.

 

وقال سهل: قالت امرأة للنبي صلى الله عليه وسلم : أهب لك نفسي، فقال رجل : أن لم يكن بها حاجة فزوجنيها.

Sehl dedi ki: Bir kadın Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e: Ben kendimi sana hibe ediyorum dedi. Bir adam: Ey Allah'ın Rasulü, eğer senin bu kadına bir ihtiyacın yoksa onu benimle evlendir, dedi.

 

حدثنا ابن سلام: أخبرنا ابن معاوية: حدثنا هشام، عن أبيه، عن عائشة رضي الله عنها في قوله:

 {ويستفتونك في النساء قل الله يفتيكم فيهن}. إلى أخر الآية، قالت: هي اليتيمة تكون في حجر الرجل، قد شركته في ماله، فيرغب عنها أن يتزوجها، ويكره أن يزوجها غيره، فيدخل عليه في ماله، فيحبسها، فنهاهم الله عن ذلك.

 

[-5131-] Aişe r.anha'dan rivayete göre o, yüce Allah'ın:

 

"Kadınlar hakkında senden fetva isterler. Deki: Onlara dair fetvayı size Allah veriyor ... "(Nisa, 127) buyruğu hakkında dedi ki:

 

"Burada kasıt, bir adam'ın himayesindeki yetim kız çocuğudur ki, mahnda velisi ile ortak olduğu halde, velisi de onunla evlenmek istemez. Bununla birlikte başkası ile evlendirmesi ve böylelikle malında kendisine ortak' olması da hoşuna gitmez. Bu sebeple de onu evlendirmezdi. Yüce Allah onlara böyle yapmalarını nehyetti."

 

 

حدثنا أحمد بن المقدم: حدثنا فضيل بن سليمان: حدثنا أبو حازم: حدثنا سهل بن سعد:

 كنا عند النبي صلى الله عليه وسلم جلوسا، فجأته امرأة تعرض نفسها عليه، فخفض فيها النظر ورفعه، فلم يردها، فقال رجل من أصحابه: زوجنيها يا رسول الله، قال: (أعندك من شيء). قال: ما عندي من شيء، قال: (ولا خاتما من حديد). قال: ولا خاتم من حديد، ولكن أشق بردتي هذه لاعطيها النصف، وآخذ النصف، قال: (هل معك من القرآن شيء). قال:

نعم قال (اذهب فقد زوجتكها بما معك من القرآن).

 

[-5132-] Sehl İbn Sa'd r.a.'dan, dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanında oturuyorduk. Yanına bir kadın gelerek ona kendisini arz etti (evlenmeyi teklif etti). Allah Rasulü yukarıdan aşağıya ona baktl. Fakat onu istemedi.

 

Ashabından bir adam: Ey Allah'ın Rasulü, beni onunla evlendir, dedi. Allah Rasulü: Yanında (mehir olarak vereceğin) bir şey var mı, diye buyurdu. Adam:

 

Hiçbir şeyim yok, dedi. Allah Rasulü: Demirden bir yüzük de mi yok, diye sordu. Adam: Bir yüzük dahi yok. Fakat şu üstümdeki burdemi böler, ona yarısını veririm, yarısını da kendim alınm, dedi.

 

Allah Rasulü: Hayır, Kur'an'dan ezber bildiğin yerler var mı, diye sordu.

 

Adam: Evet deyince, Allah Rasulü: Git, ezbere bildiğin Kur'anCı ona öğretmen) karşılığında seni onunla evlendirdim, buyurdu."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Nikahta "velinin kendisi evlenme talebinde bulunan kişi olursa" kendisini evlendirebilir mi yoksa bir başka veliye gerek var mı? İbnu'l-Müneyyir dedi ki:

 

Tercümede (bab başlığında) hem caiz olduğuna, hem de olmadığına delil teşkil eden hususlar zikrediimiş bulunmaktadır. Böylelikle bu hususta işi müçtehidin görüşüne havale etmek istemiştir. Evet, İbnu'l-Müneyyir böyle demiştir. O bu sonucu Buhari'nin konu ile ilgili kesin bir hüküm vermeyişinden çıkarmış gibidir. Ancak onun bu yaptıklarından caiz olduğu kanaatini taşıdığı görülmektedir. Çünkü velinin bir başkasına kendisini (velayeti altında bulunan ile) evlendirmesine dair emir ihtiva eden rivayetler de kendi kendisini onunla evlendirmesini yasaklayan açık ifadeler de bulunmamaktadır. Üstelik tercümede (bab başlığında) bunun caiz olduğuna delilolan, Ata yoluyla gelen rivayet i kaydetmiş bulunmaktadır. Her ne kadar ona göre veli akdin iki tarafından birisini üstlenemiyor olsa dahi bu böyledir.

 

Bu hususta selef farklı görüşlere sahiptir. el-Evzaı, Rabia, es-Sevrl, Malik, Ebu Hanife, ashabın çoğunluğu ve Leys, veli kendi kendisini evlendirebilir, demişlerdir. Ebu Sevr de bu hususta onlara muvafakat etmiştir.

 

Malik'ten gelen bir rivayete göre: Eğer dulolan kadın, velisine: Beni uygun gördüğün kimse ile evlendir diyecek olursa, o da kadını kendisi ile yahut seçtiği kimse ile evlendirecek olursa, kadının bunu kabul etmesi gerekir. Kocanın muayyen olarak kim olduğunu bilmese dahi. ..

 

Şafii der ki: Onları birbirleriyle sultan (hakim ya da yetkili kişi) yahut onun gibi bir başka veli ya da velayette ondan daha yetkili kimse evlendirir. Züfer ile Davud da ona uygun kanaat belirtmişlerdir. Delilleri de velayetin akitte şart oluşudur. Buna göre, nikahlayan ile nikahlanan aynı kişi olamaz. Tıpkı bir kimsenin kendi kendisinden bir şey satın alamayışı gibi.