SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’N-NİKAH

<< 1799 >>

EK SAYFA – 1799-2

باب: ما يحل من النساء وما يحرم.

24- (KENDİLERİ İLE EVLENİLMESİ) HELAL OLAN KADINLAR İLE HARAM OLAN KADINLAR

 

وقوله تعالى: {حرمت عليكم أمهاتكم وبناتكم وأخوتكم وعماتكم وخالاتكم وبنات الأخ وبنات الأخت - إلى أخر الآيتين إلى قوله - أن الله كان عليما حكيما}. /النساء: 23، 24/

Ve yüce Allah'ın: "Anneleriniz, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, hemşire kızları ... " buyruğundan itibaren iki ayetin sonu olan: "Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, mutlak hüküm ve hikmet sahibidir. "(Nisa, 23-24) buyruğuna kadar.

 

وقال أنس: {والمحصنات من النساء} ذوات الأزواج الحرائر حرام {إلا ما ملكت أيمانكم} لا يرى بأسا أن ينتزع الرجل جاريته من عبده. وقال: {ولا تنكحوا المشركات حتى يؤمن}. /البقرة: 221/.

Enes dedi ki: "Evli kadınlar da"; kocaları bulunan hür evli kadınlar da haramdır. "Sağ ellerinizin malik oldukları müstesna." Kişinin (efendinin) cariyesini kölesinden almasında bir beis görmezdi.

 

Yüee Allah buyurdu ki: "Müşrik kadınları iman edinceye kadar nikahlamayın. "(Bakara, 221)

 

وقال ابن عباس: ما زاد على أربع فهو حرام كأمه وابنته وأخته.

İbn Abbas dedi ki: Dörtten fazlasını nikahı altında tutmak annesini, kızını, kızkardeşini nikahlaması gibi haramdır.

 

 

وقال لنا أحمد بن جنبل: حدثنا يحيى بن سعيد، عن سفيان: حدثني حبيب، عن سعيد بن جبير، عن ابن عباس: حرم من النسب سبع، ومن الصهر سبع. ثم قرأ: {حرمت عليكم أمهاتكم}. الأية.

 

[-5105-] İbn Abbas'tan rivayete göre "Neseb yoluyla yedi kadın, sıhri akrabalık yoluyla yedi kadın ile evlenmek haramdır." Daha sonra yüce Allah'ın:

 

"Anneleriniz ... size haram kılındl."(Nisa, 23) ayetini okudu. Abdullah İbn Cafer ise, Ali'nin {başka bir kadından doğma} kızı ile hanımını bir arada nikahı altında bulundurmuştur.

 

 

وجمع عبد الله بن جعفر بين ابنة علي وامرأة علي، وقال: ابن سيرين لا بأس به، وكرهه الحسن مرة، ثم قال: لا بأس به

 

İbn Sirin: Bunda bir sakınca yoktur derken, bir sefer el-Hasen bunu mekruh görmüş, sonra da: 'Bunda sakınca yoktur,' demiştir.

 

وجمع الحسن بن الحسن بن علي بين ابنتي عم في ليلة، وكرهه جابر بن زيد للقطيعة، وليس فيه تحريم، لقوله تعالى: {أحل لكم ما وراء ذلكم} /النساء: 24/.

 

el-Hasen İbn el-Hasen İbn Ali aynı gecede iki amca kızını bir nikah altında bulundurmuştur.

Ancak Cabir İbn Zeyd bunu akrabalık bağını koparacağı endişesiyle mekruh görmüştür, ama bunda haramlık sözkonusu değildir. Çünkü yüce Allah: "Geriye kalanları ise ... size helal kllındl."(Nisa, 24) diye buyurmuştur.

 

 

وقال عكرمة، عن ابن عباس: إذا زنى بأخت امرأته لم تحرم عليه امرأته.

 

İkrime, İbn Abbas'tan şöyle dediğini rivayet etmektedir: Hanımının kızkardeşi ile zina edecek olursa hanımıana haram olmaz.

 

ويروى عن يحيى الكندي، عن الشعبي وأبي جعفر: فيمن يلعب بالصبي: أن أدخله فيه فلا يتزوجن أمه، ويحيى هذا غير معروف ولم يتابع عليه.

 

Yahya el-Kindi, eş-Şa'bi ve Ebu Cafer'den küçük çocukla oynayıp da ona zekerini girdirmiş ise annesi ile evlenmeyeceğini söylediğini rivayet etmiştir. Ancak burada sözü edilen Yahya maruf birisi olmadığı gibi, bu hususta ona mutabaatta da bulunulmamıştır.

 

 

قال عكرمة، عن ابن عباس: إذا زنى بها لم تحرم عليه امرأته، ويذكر عن أبي نصر: أن ابن عباس حرمه، وأبوه نصر هذا لم يعرف بسماعه من ابن عباس.

ويروى عن عمران بن حصين، وجابر بن زيد، والحسن، وبعض أهل العراق: تحرم عليه.

 

İkrime'den, o İbn Abbas'tan rivayet ettiğine göre karısının annesi ile zina edecek olursa karısı ona haram olmaz.  Ebu Nasr'dan nakledildiğine göre İbn Abbas bunu haram kabul etmiştir.

 

Burada sözü edilen Ebu Nasr ise İbn Abbas'tan hadis dinlemekle tanınan birisi değildir.

İmran İbn Husayn ile Cabir İbn Zeyd'den, el-Hasen'den ve bazı Irak alimlerinden "kadın ona haram olur," dedikleri rivayet edilmiştir.

 

وقال أبو هريرة: لا تحرم حتى يلزق بالأرض، يعني يجامع. وجوزه ابن المسيب وعروة والزهري، وقال الزهري: قال علي: لا تحرم، وهذا مرسل.

 

Ebu Hureyre dedi ki: Kadını yere yatırmadıkça ona haram olmaz. Bununla kadınla dma' etmeyi kastetmektedir. İbnu'l-Müseyyeb, Urve ve ez-Zühri ise bunu caiz kabul ederek Ali de: "Haram olmaz" demiştir. Bu da mürsel bir rivayettir.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Abdullah İbn Cafer" İbn Ebi Talib "Ali'nin (başka bir kadından olma) kızı ile hanımını bir nikah altında bulundurmuştur." Buhari bununla iki kızkardeşi aynı nikah altında bulundurmaktaki illetin, aralarında akrabalık bağının koparılması olduğunu düşünerek, bunu sıhrı akrabalık dahi olsa yakın her iki akraba kadını da kapsayacak şekilde genelleştirmeyi düşünenlerin kanaatlerinin reddedildiğine işaret etmek istemiş gibidir. Bu şekilde sıhri akrabalık yoluyla aynı nikah altında bulundurma şekillerinden birisi de bir kadın ile kocasından olma üvey kızının aynı nikah altında bulundurulmasıdır. (Bunun caiz olmayacağını söyleyenlerin aksine seletten bu şekilde evlenenlerin bulunduğuna işaret ederek caiz olduğunu söylemek istemiştir.)

 

"İkrime, İbn Abbas'tan şöyle dediğini nakletmektedir: Hanımının kızkardeşi ile zina edecek olursa, hanım ı ona haram olmaz." Bu, İbn Abbas'ın iki kızkardeşin aynı nikah altında bulundurulmasının yasaklanmasındaki maksadın, evlilik olduğu neticesine vardığını göstermektedir. Cumhurun görüşü budur. Fakat ileride geleceği üzere bir kesim bu hususta muhalefet etmiştir.

 

İmran İbn el-Husaynldan, el-Hasen'den, Cabir İbn Zeydiden ve bazı Iraklılardan kadının ona haram olduğu rivayet edilmiştir. İmran'ın görüşünü Abdurrezzak, el-Hasen el-Basri 'nin ondan yaptığı rivayet yoluyla mevsul olarak rivayet etmiştir. O, karısının annesi ile zina eden kimse hakkında her ikisinin de ona haram olduklarını söylemiştir. Senedinde bir beis yoktur.

 

Ayrıca Muğire yoluyla İbrahim ve Amir -eş-Şa'bi'den- karısının annesi ile zina eden kişi hakkında şöyle dediği rivayet edilmektedir: Her iki kadın da ona haram olur. Ebu Hanife ve arkadaşlarının görüşü de budur. Onlar derler ki: Bir kadın ile zina edecek olursa o kadının annesi de, kızı da ona haram olur. Iraklı olmayan alimler arasında bu görüşü kabul edenlerden Ata, el-Evzaı, Ahmed ve İshak da vardır. Malik'ten gelen bir rivayet de böyledir, ama cumhur bu kanaati kabul etmeyerek şunu delil göstermişlerdir: Şeriatte nikah, mücerred cinsel ilişki hakkında değil, kendisi ile nikah akdi yapılan kadın hakkında kullanılır. Aynı şekilde zinada mehir de yoktur, iddet de yoktur, miras da yoktur.

 

İbn Abdilberr der ki: Çeşitli bölgelerde fetva vermek ehliyetine sahip olanlar ittifakla zinakar erkeğin zina ettiği kadın ile evlenmesinin haram olmayacağını kabul etmişlerdir. Buna göre annesini ya da kızını nikahlamak daha da caiz bir iştir.

 

"Ebu Hureyre dedi ki: Yere yatırmadıkça, yani onunla cima' etmedikçe o kadın ona haram olmaz." Bu ibarelerle Hanefilerin benimsedikleri kanaatin aksine işaret etmektedir. Çünkü Hanefiler şöyle demiştir: Karısının annesine (kayınvalidesine) mücerred (şehvetle) dokunması ve fercine bakması sebebi ile dahi hanımıana haram olur.

 

Hulasa, Ebu Hureyre'nin sözünün zahirinden anlaşılan, böyle bir haramlık cima' erçekleşmedikçe sözkonusu olmaz. Bu durumda bu mesele ile ilgili üç farklı görüş ortaya çıkmaktadır: Cumhurun görüşüne göre ancak akitle beraber dma' ile haram olur. Hanefilere -ki bu Şafil'den de gelen bir görüştür- göre ise şehvetle dokunmak da dma' gibi değerlendirilir. Çünkü o da bir çeşit faydalanmadır. Bunun sözkonusu edileceği yer ise bu dokunmanın mubah bir sebep ile olması halidir. Haram olan bir sebep ile olursa zina, gibi bunun da tesiri olmaz. Üçüncü görüş ise dma' helal veya zina yolu ile gerçekleştiği takdirde -onu hazırlayan sebeplerin aksine- haramlık etkisi ortaya çıkar.

 

باب: {وربائبكم اللاتي في حجوركم من النساء اللاتي دخلتم بهن} /النساء: 23/.

25. "VE KENDİLERİ İLE ZİFAFA GİRDİĞİNİZ EŞLERİNİZDEN HİMAYENİZDE BULUNAN ÜVEY KIZLARINIZ SİZE HARAM KILINDI."(Nisa,23) BUYRUĞU

 

وقال ابن عباس: الدخول والمسيس واللماس هو الجماع.

ومن قال: بنات ولدها من بناته في التحريم.

لقول النبي صلى الله عليه وسلم لأم حبيبة: (لا تعرضن علي بناتكن). وكذلك حلائل ولد الأبناء هن حلائل الأبناء.

وهل تسمى الربيبة وأن لم تكن في حجره.

ودفع النبي صلى الله عليه وسلم ربيبة له إلى من يكفلها، وسمى النبي صلى الله عليه وسلم ابن ابنه ابنا.

İbn Abbas dedi ki: Duhul, mesis ve limas, cima' demektir.  "Kadının çocuğunun kızları da haram oluş bakımından kadının kızları gibidir" diyenler ve buna Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Ümmü Habibe'ye söylemiş olduğu:  "Bana kızlarınızı da, kızkardeşlerinizi de evlenmek üzere teklif etmeyiniz" sözünü delil gösterenler.  Aynı şekilde oğulların oğlunun helali olan kadınlar da oğulların helali olan kadınlar gibidir.

Üvey kızı kendi himayesinde bulunmasa dahi ona "Rabibe" adı verilir mi? Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de bir üvey kızını, bakımını üst1enecek birisine vermiştir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem kız çocuğunun oğluna "oğul" adını vermiştir.

 

حدثنا الحميدي: حدثنا سفيان: حدثنا هشام، عن أبيه، عن زينب، عن أم حبيبة قالت:

 قلت: يا رسول الله، هل لك في بنت أبي سفيان ؟ قال: (فأفعل ماذا). قلت: تنكح، قال: (أتحبين). قلت: لست لك بمخلية، وأحب من شركني فيك أختي، قال : (إنها لا يحل لي). قلت: بلغني أنك تخطب، قال: (ابنة أم سلمة). قلت: نعم، قال: (لو لم تكن ربيبتي ما حلت لي، أرضعتني وأباها ثويبة، فلا تعرضن علي بناتكن ولا أخواتكن).

وقال الليث: حدثنا هشام: درة بنت أبي سلمة.

 

[-5106-] Ümmü Habibe'den, dedi ki: "Ey Allah'ın Rasulü! Ebu Süfyan'ın kızına bir ihtiyacın var mıdır, dedim. O: Ne olacak, dedi. Ben: Onu nikahlarsın, dedim.

 

O: Sen bunu arzu eder misin, dedi. Ben: Zaten seninle tek başıma değilim ki. Seninle bana ortak olmasını en sevdiğim kişi de kızkardeşimdir, dedim.

 

O: O bana helal olmaz, diye buyurdu. Ben: (Ama) Senin (birisine) talip olduğun haberi bana ulaştı, dedim.

 

O: Ümmü Seleme'nin kızını mı kastediyorsun, diye sordu. Evet dedim. O şöyle buyurdu: Eğer o benim üvey kızım 'olmasaydı dahi bana helal olmazdı. Suveybe beni ve babasını emzirmişti. Sakın bana kızlarınızı da, kızkardeşlerinizi de (nikahlamak teklifiyle) arz etmeyiniz."

 

el-leys dedi ki: "Bize Hişam'ın tahdis ettiğine göre o, Ümmü Seleme kızı Durre'dir. "

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"İbn Abbas dedi ki: DuhCıI, mesıs ve limas hep dma' anlamındadır." Abdurrezzak, Bekr İbn Abdullah el-Müzenı yoluyla şöyle dediğini rivayet etmektedir:

 

İbn Abbas dedi ki: DuhCıI, teğaşşı, ifda, mübaşeret, refes ve lems, (hep) dma' demektir. Bunun sebebi de şu ndan ibarettir. Şam yüce Allah çok hayalı ve pek kerimdir. Dilediği şeyleri dilediği lafızlar ile kinayeli olarak söyler.