EK SAYFA – 1779-4
باب: الترتيل
في القراءة.
28. KUR'AN'I TERTİL ÜZRE OKUMAK (TANE TANE)
وقوله تعالى:
{ورتل القرآن
ترتيلا}
/المزمل: 4/. وقوله:
{وقرآنا
فرقناه
لتقرأه على
الناس على مكث}
/الإسراء: 106/.
Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Kur'an'ı tane tane
oku!"(Müzzemmil 4), "Biz onu, Kur'an olarak, insanlara dura dura
okuyasın diye (ayet ayet, sure sure) ayırdık. "(İsra 106)
وما يكره أن
يهذ كهذ الشعر.
Kur'an'ı hızlıca şiir okur gibi okumak mekruhtur.
{يفرق}
/الدخان: 4/: يفصل.
قال ابن عباس:
فرقناه: فصلناه.
يفرق yufraku, ifadesi o gece
ayrılır manasına gelir. İbn Abbas فرقناه feraknahu ifadesini فصلناه fessalnahu şeklinde tefsir etmiştir.
حدثنا أبو النعمان:
حدثنا مهد بن
ميمون: حدثنا
واصل، عن أبي
وائل، عن عبد
الله قال:
غدونا
على عبد الله،
فقال رجل:
قرأت المفصل
البارحة،
فقال: هذا كهذ
الشعر، إنا قد
سمعنا القراءة،
وإني لأحفظ
القرناء التي
كان يقرأ بهن النبي
صلى الله عليه
وسلم، ثماني
عشرة سورة من
المفصل، وسورتين
من آل حم.
[-5043-] Ebu Vail, Abdullah [İbn Mes'ud]'dan şöyle
rivayet etmiştir:
"(Ebu Vail der ki) Bir sabah Abdullah İbn Mes'ud'un yanına
gittik. Adamın biri 'dün gece Mufassal sureleri okudum' dedi. Bunun üzerine İbn
Mes'ud şöyle dedi:
Hızlıca şiir okur gibi mi?! Biz kıraatı dinleyerek öğrendik. Ben
uzunluk ve kısalık bakımından birbirine yakın sureleri Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem okurken ezberledim. Bu surelerin on sekizi Mufassal surelerden, ikisi
ise elif lam mım Hamım diye başlayan surelerdendi."
حدثنا قتيبة
بن سعيد:
حدثنا جرير،
عن موسى بن أبي
عائشة، عن
سعيد بن جبير،
عن ابن عباس
رضي الله
عنهما:
في
قوله: {لا تحرك
به لسانك
لتعجل به}. قال:
كان رسول الله
صلى الله عليه
وسلم إذا نزل
جبريل بالوحي،
وكان مما يحرك
به لسانه
وشفتيه، فيشد
عليه، وكان
يعرف منه،
فأنزل الله
الآية التي
في: {لا أقسم
بيوم
القيامة}: {لا
تحرك به لسانك
لتعجل به. إن علينا
جمعه} فإن
علينا أن
نجمعه في صدرك
{وقرآنه. فإذا
قرأناه فاتبع
قرآنه}: فإذا
أنزلناه فاستمع.
{ثم إن علينا
بيانه}. قال:
إنا علينا أن
نبينه بلسانك.
قال: وكان إذا
أتاه جبريل
أطرق، فإذا
ذهب قرأه كما
وعده الله.
[-5044-] İbn Abbas "(Resulüm!) Vahyi çabucak okumak
için dilini kımıldatma!"(Kıyame 16) ayeti hakkında şöyle demiştir:
"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Cebrail A.S. kendisine
vahiy getirdiği zaman, vahiyle birlikte dilini ve dudaklarını hareket
ettirirdi. Bu durum onun için son derece zordu. Onun bu hali herkes tarafından
bilinmekte idi. Derken Allah Teala
"Kıyamet gününe yemin ederim"(Kıyame 1) diye başlayan
suredeki, "(Resulüm!) Vahyi çabucak okumak için dilini kımıldatma!
Şüphesiz onu toplamak ve okutmak bize aittir, ayetlerini indirdi. "(Kıyame
16-17) Yani bu Kur'anı hafızanda toplamak ve okutmak bize aittir. "O
halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu takip et!"(Kıyame 18)
Yani biz onu indirdiğimiz zaman, onu dinle! "Sonra şüphen olmasın ki, onu
açıklamak da bize aittir. "(Kıyame 19) Yani onu senin dilinle açıklamak
bize aittir.
Bundan böyle Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Cebaril aleyhisselam
ona geldiği zaman bakışlarını indirip sustu. Cebrall aleyhisseJam gittiği zaman
ise tıpkı Allah'ın vad ettiği gibi okudu."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Öyle anlaşılıyor ki, İmam BuhMi, bu başlık ile, tertil ile
ilgili ayet in seleften nakledilen tefsirlerine işaret etmiştir. Mesela; İmam
Taberi sahih bir senetle Mücahid'den "Kur'an'ı tane taneterlil ile
oku!" ayetinin tefsiri hakkında şunu nakletmiştir: "Yavaş yavaş,bir
kısmını diğerinin peşinden getir." Katade'den de "tam olarak
açıkla!" yorumunu nakletmiştir. Kur'an'ın tane tane okunması emri her ne
kadar farz olmasa da, müstehap bir ameldir.
"Kur'an'ı hızlıca şiir okur gibi okumak mekruhtur."
Öyle anlaşılıyor ki, İmam Buharı, bu ifade ile tane tane Kur'an okumanın
müstehap olmasının hızlı okumanın mekruh olduğu anlamına gelmeyeceğine işaret
etmiştir. Çünkü bazı harflerin yutulması veya mahreçlerine uygun telaffuz
edilmemesi şeklinde zuhur eden okuma mekruhtur.
"İbn Abbas oI.:J )/feraknahu ifadesini ol:.L,.2j/fessalnahu
şeklinde tefsir etmiştir." Ebu Ubeyd, Mücahid kanalıyla şu rivayeti
nakletmiştir: Adamın biri İbn Abbas'a, aynı sürede kıyam, rukü ve secdede kalan
iki adamdan birinin sadece Bakara suresini, diğerinin ise hem Bakara hem de
Al-i İmran suresini okuduğunu bildirip bunlardan hangisinin faziletli olduğunu
sordu. İbn Abbas, 'sadece Bakara suresini okuyan daha faziletlidir' diye cevap
verdikten sonra "Biz onu, Kur'an olarak, insanlara dıira dura okuyasın
diye (ayet ayet, sure sure) ayırdık"(İsra 106) ayetini okudu."
Ebu Hamza kanalıyla da şu rivayeti nakletmiştir: "İbn
Abbasla Iben hızlı okuyan biriyim. Üç günde Kur'anlı hatmederiml dedim. Bunun
üzerine şöyle dedi:
Bakara suresini tane tane ve manalarını düşünerek okumam senin
söylediğin gibi okumamdan daha hayırlıdır."
İbn Ebı Davı.1d başka bir senetle Ebu Hamzaldan şunu
nakletmiştir: "İbn Abbasla 'ben hızlı okuyan biriyim. Kur'anlı bir gecede
hatmederiml dedim. Bunun üzerine o, şöyle dedi: [Bir gecede] bir sure okumak
benim için daha sevimlidir. İlle de çok Kur'an okuyacaksan, kulaklarının işitip
kalbinin de manalarını idrak edeceği tarzda oku!"
İşin özü, hızlı ve yavaş okumanın her birinin kendisine özgü
fazileti vardır.
Ancak, hızlı okuyanın, mutlaka gerekli olan harf, hareke ve
sükunlara riayet etmesi gerekir. Bu okuyuşlardan birinin diğerine üstün veya eşit
olması mümteni değildir. Zira yavaş yavaş okuyan kimse, eşsiz bir mücevheri
tasadduk etmiş birine benzer. Hızlı okuyan ise, bir çok mücevheri tasadduk
edene benzer. Ancak onun tasadduk ettiği mücevherlerin kıymeti, bir eşsiz
mücevherin kıymeti kadardır. Bazen de, bir mücevher birçok mücevherden çok daha
kıymetli olur. Bazen de bunun tam tersi olur.